IRCRehberi.Net- Türkiyenin En iyi IRC ve Genel Forum Sitesi  
 sohbet
derya sohbet


Üye Günlüğü - Defteri Üye günlüğünüze bu başlık altından ulaşabilirsiniz.

26Beğeni(ler)


 
 
Seçenekler Stil
Alt 12 Ağustos 2023, 19:02   #21
Standart

Bugün bir iş merkezinde camdan dışarı bakıyordum, biri kafasını yukarı dikti ve göz göze geldik. Beni görmesinin akabinde hatun böyle tiksinmiş gibi bir surat ifadesi takındı.

Benim gibi tatlı mı tatlı, sevimli bir kediyi bir hatun kişisi görecek de tiksinecek falan, olmayacak iş tabii. Ne alâka dedim kendi kendime. Anlayamadım.

Sonra kafamı yana çevirdim ve başımı dışarı sarkıtıp bir baktım, camda RTE afişi varmış. Ha dedim tamaaam. Ben de neler düşünmüştüm içten içe...

________________


imza yok. parmak bassam?
 
Alt 20 Ağustos 2023, 02:45   #22
Standart

Gök tahtının tek sahibi olan görkemli Güneş, yeryüzü sakinlerinin kendisine olan ilgisinin, beğenisinin ve minnetinin onun tek ve eşsiz olmasından kaynaklı olup olmadığını sınamaya karar vermiş. Böylece onun suret-i nurundan bir gece Ay doğuvermiş. Yeryüzü sakinleri, henüz görür görmez göğün bu yeni güzelliğini pek bir beğenmiş. Hatta, Güneş'in kendisi bile çok geçmeden ona karşı büyük bir hayranlık duymadan edememiş.

Derken Güneş, göğün her yerini böylesi güzelliklerle doldurmaya karar vermiş. Ama gelin görün ki, kudreti Ay gibisini bir kez daha var edebilmeye yetmemiş. İrili ufaklı parlak yıldızlar sarmış göğün her bir yanını. Böyle olunca, tüm o irili ufaklı yıldızların arasında kocaman kalan parlak Ay'ın karizması iyiden iyiye bereketlenmiş.

Güneş'in Ay'a karşı duyduğu hayranlık, giderek bir kıskançlık hâlini almaya başlamış. En nihayetinde Güneş, ona eziyet eden kıskançlık krizlerine daha fazla dayanamamış ve kendi nur cemalinden var ettiği Ay'a bir büyü yapıp onu günbegün sahip olduğu ziyadarlığını yitirip geri kazanmaya çabalayacağı mütemadi bir döngüye hapsetmiş. Bununla da yetinmeyen Güneş, kendisine de bir büyü yapmış. Öyle ki, artık ona gerçekten hayranlık besleyenler, ona olan ilgileri sonsuz ve katışıksız olanlar onun haşmetli ve sımsıcak cemalini çıplak bir gözle seyredebilecek, yakıcı ve tehditkâr şulesi ona yönelen diğer bütün gözleri rahatsız edecek ve gelip geçici hevesi olanların nazarlarını üzerinden defedecekmiş. Gök tahtının hükümdarı haşmet ve kudret sahibi Güneş, bu büyü vesilesiyle kendisini taparcasına sevenleri diğer herkesten ayırt edebilmiş ve onları kendi sureti şahanesini andıran günebakan çiçeklerine çevirivermiş.

İşte o günden beridir sevenler, ne birbirlerini kıskanmaktan kendilerini alıkoyabilmiş, ne de birbirlerini kendilerine benzetmeye çabalamaktan vazgeçebilmiş. Bir mihri masal da, naçizane aklımdan geçivermiş.

________________


imza yok. parmak bassam?
 
Alt 20 Ağustos 2023, 02:54   #23
Kyo
Kyo - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Standart Gönlüne sağlık

Alıntı:
Kedi Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Gök tahtının tek sahibi olan görkemli Güneş, yeryüzü sakinlerinin kendisine olan ilgisinin, beğenisinin ve minnetinin onun tek ve eşsiz olmasından kaynaklı olup olmadığını sınamaya karar vermiş. Böylece onun suret-i nurundan bir gece Ay doğuvermiş. Yeryüzü sakinleri, henüz görür görmez göğün bu yeni güzelliğini pek bir beğenmiş. Hatta, Güneş'in kendisi bile çok geçmeden ona karşı büyük bir hayranlık duymadan edememiş.

Derken Güneş, göğün her yerini böylesi güzelliklerle doldurmaya karar vermiş. Ama gelin görün ki, kudreti Ay gibisini bir kez daha var edebilmeye yetmemiş. İrili ufaklı parlak yıldızlar sarmış göğün her bir yanını. Böyle olunca, tüm o irili ufaklı yıldızların arasında kocaman kalan parlak Ay'ın karizması iyiden iyiye bereketlenmiş.

Güneş'in Ay'a karşı duyduğu hayranlık, giderek bir kıskançlık hâlini almaya başlamış. En nihayetinde Güneş, ona eziyet eden kıskançlık krizlerine daha fazla dayanamamış ve kendi nur cemalinden var ettiği Ay'a bir büyü yapıp onu günbegün sahip olduğu ziyadarlığını yitirip geri kazanmaya çabalayacağı mütemadi bir döngüye hapsetmiş. Bununla da yetinmeyen Güneş, kendisine de bir büyü yapmış. Öyle ki, artık ona gerçekten hayranlık besleyenler, ona olan ilgileri sonsuz ve katışıksız olanlar onun haşmetli ve sımsıcak cemalini çıplak bir gözle seyredebilecek, yakıcı ve tehditkâr şulesi ona yönelen diğer bütün gözleri rahatsız edecek ve gelip geçici hevesi olanların nazarlarını üzerinden defedecekmiş. Gök tahtının hükümdarı haşmet ve kudret sahibi Güneş, bu büyü vesilesiyle kendisini taparcasına sevenleri diğer herkesten ayırt edebilmiş ve onları kendi sureti şahanesini andıran günebakan çiçeklerine çevirivermiş.

İşte o günden beridir sevenler, ne birbirlerini kıskanmaktan kendilerini alıkoyabilmiş, ne de birbirlerini kendilerine benzetmeye çabalamaktan vazgeçebilmiş. Bir mihri masal da, naçizane aklımdan geçivermiş.
Gönlüne sağlık.

________________

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
 
Alt 24 Eylül 2023, 01:01   #24
Standart

Her yeni Pokemon neslinin lansesi yapıldığında, bak bu nesil de bir halta benzemiyor yorumu yapılmak zorunda mıdır? İnatla ve ısrarla.

1997 ila 2023 seneleri arası toplam dokuz pokemon jenerasyonu kitleye sunuldu. Vatandaş bu dokuz jenerasyonun beşini net beğenmediğini söylüyor, ikisi içinse eh işte idare eder diyor. Buradan hareketle genel itibarıyla bu pokemon denen şeyi beğenmediği ayan beyan ortada denebilir. O hâlde daha ne halt yemeğe kendini zorluyorsun. Beğenmemişsin işte, git başka bir şeye kendini ver. Sanki mutsuz bir evlilik yapmışsın da, ebeveynlik hassasiyetin ve sorumlulukların uyarınca o evliliği sürdürmek durumunda kalıyormuşçasına yana yakıla ortada dolanmanın âlemi nedir?

Bu pokemon dediğimiz, böyle pençeli, bıçak dişli, dikenli ve zırhlı, keskin boynuzlu, ya da ne bileyim belinde tabancası, elinde ekmek bıçağı, sırtında kılıcı olan, yanına yaklaşmayalım bu bizi harcar dedirtecek bir şey olmak durumunda değil. Yok fincandan pokemon mu olur, anahtarlıktan pokemon icat edecek kadar düştünüz mü, bunlar olaya gereksiz kafa yormaktan. Yapmışlar zaten, gayet de olmuş. Pokemon Company bilmem kaç nesil geri gidip de senin bak buradan sonrakiler hiç pokemon gibi olmamış dediğin yerden tekrar pokemon oluşturmaya başlayacak değil. Sal gitsin.

Ha desen ki oyunlar genel olarak çok basit oluyor, bu oyunları yapanlar kolayı seçiyorlar ve pek kasmıyorlar, bunu anlarım. Oyunların bir sürü vasatlığı dururken bunun pokemonuna ve konseptine neden bu kadar düz mantık takılıyorsun!

________________


imza yok. parmak bassam?
 
Alt 28 Eylül 2023, 16:16   #25
Standart

Adem ile Havva hikâyesi, insanın yaradılışına ve yeryüzüne gönderilmesine, yahut bir diğer ifadeyle sürülmesine dair bir anlatı olarak ele alınıyor. Fakat, hikâyedeki sembolizm o denli kendini açık ediyor ki, bak burada başka bir metin gizli demekten kendinizi alamıyorsunuz. Bu bağlamda Adem, hikâyede insanı (insanlığı, beşeriyeti, insan neslini) simgelerken, Havva ise arzuyu temsil ediyor. Cinsiyetlerin farklı sembolik temsiliyetleri olması, insanın belirli bir yönünü vurgulamak bakımından olsa gerek diye düşünüyorum. Keza, burada Havva insanı, Adem arzuyu temsil ediyor da diyebiliriz. Bunda bir behis yoktur. Çünkü, vurgulanmak istenen şey insanın (doğası gereği) arzulayan, sürekli isteyen bir varlık olduğu. Ağaç, yeryüzünü ve tabiatı, aynı zamanda da hayatı temsil ediyor. Şeytan figürü ise, hem nefsi (ego, bencillik, kibir) hem de nefsaniyeti (haset, kendisinin daha nitelikli olmasını, daha üstün görülmesini sağlamak bakımından başkasının kötü bir duruma düşmesini, saygınlığını yitirmesini isteme) tasfir etmek üzerine. Aynı zamanda daha ağır basan spesifik bir yönüyle şehveti temsil ediyor. Hikâyenin bir diğer versiyonunda yılana dönüşmesi, insanın onu bilinçaltı bir biçimde, son derece arkaik olarak bir düşman, bir tehdit olarak görmesiyle ilintili. Hikâyedeki son sembol olan meyve ise, üremeyi vurgulamak üzerine.

Günümüz insanının geldiği noktada elde ettiği buluşlar, eriştiği imkânlar, onun cinsel aktivitelerinde daha rahat olmasına, gelişigüzel davranmasına, kaygılarının ortadan kalkmasına izin veriyor. Başta prezervatifinden gebelik önleyici ilâçlarına kadar bir sürü unsur söz konusu. Hatta bireysel aidiyetleri biyolojik olarak da ispatlanabiliyor, yani hangisinin hangisinden doğduğu falan ispatlanabiliyor. Oysa, bir kaç nesildir insan bu tür imkânlara sahip. Ya önceki nesiller?

Nesiller boyunca cinsellik, insanlık için öyle masum bir şey asla olmadı, ki zaten olmamalıydı. Çünkü cinsellik, aynı zamanda üremeyle doğrudan ilintiliydi. Sonucunda başka bir insanın hayata gelmesi mevzu bahisti. Dolayısıyla, gayet sorumluluk isteyen, insanın öyle her canı çektiğinde gelişigüzel bir biçimde yapabileceği bir eylem şekli asla olamazdı. İşte sembolik yönüyle ele alındığında buradaki Adem ve Havva, yahut bir diğer adıyla Yasak Elma anlatısı, cinselliğe dair uyarıcı bir metne, bir öğretiye dönüşmekte.

________________


imza yok. parmak bassam?
 
Alt 30 Eylül 2023, 16:56   #26
Standart

Aah ah! Memleket var, sokaklarında zincirsiz ve kilitsiz kitap dolapları dolu. Bizde böyle bir şeyi takdiri ve böyle bir şeye imrenmeyi geçtim, okuyanı yererler.

________________


imza yok. parmak bassam?
 
Alt 02 Ekim 2023, 21:20   #27
Standart

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

________________


imza yok. parmak bassam?
 
Alt 26 Ekim 2023, 16:28   #28
Standart

Forumlar üzerindeki etkinliğime artık son verme kararı aldım.

Bulunduğum birkaç senelik sürece dair kendimle ilgili herhangi bir yargı ortaya koyamıyorum, zira sanalda işler ayılama gidiyor. Sevginin, nefretin, övgünün, yerginin, hemen her şeyin aşırı uçlarda dolandığı bir tutum ve davranış silsilesinin içinde, bu ölçüsüzlükten muzdarip şunum iyiydi bunum kötüydü diyebilmek mümkün durmuyor. Sanaldaki hoyratlığa bakarak kendinizle ilgili bir öz eleştiride bulunmanız gerçekçi olmaz. Ölçüyü buradan alırsanız, ne kadar ölçülü ve tutarlı, uyumlu ve iyi biriymişim diyebilirsiniz. Lakin esasta kendinizi kandırırsınız.

Kediliği temsil etmek güzeldi. En azından gerek düş gücüm, gerek yaratıcılığım, gerek ifade zenginliğimle ve en önemlisi de özgünlüğümle bunu benim yapmış olmam anlamlıydı.

________________


imza yok. parmak bassam?
 
Alt 07 Nisan 2024, 06:02   #29
Standart

"Bana bir harf öğretenin kırk sene kölesi olurum."

Eğitimin önemine vurgu yapmak için kullandığı özlü söz bu olan bir toplumun nitelikli bir eğitim düzeyi olabilir mi? Olmadığı için özlü sözü bu.

________________


imza yok. parmak bassam?
 
Alt 25 Nisan 2024, 12:06   #30
Standart

“Arkamızda bıraktığımız geçmişin her şeyini hatırlıyorum. Okunmayı bekleyen bir avucun içindeki çizgiler gibi kumlu araziye oyulmuş sahil şeritlerini, yükselen sıcağa karşı öten ağustos böceği korosunu, lavanta tarlalarının üstünde vızıldayan arıları, ilk ışık vaadinde kanatlarını açıveren kelebekleri... isteyen istediği kadar denesin, iyimserlikte kimse kelebeklerden iyi olamaz.

İnsanlar, iyimserlerle kötümserler arasındaki farkın bir kişilik meselesi olduğunu varsayarlar. Oysa ben olayın temelde unutmayı başaramamakla ilgili olduğuna inanırım. Olanları hafızanızda tutma gücünüz ne kadar büyükse, iyimser olma şansınız da o kadar küçüktür. Kelebeklerin hiçbir şeyi hatırlamadıklarını iddia etmiyorum. Hatırlıyorlardır elbette. Bir gece kelebeği, tırtılken öğrendiklerini anımsayabilir. Ama ben ve benim gibiler, bizler hiç bitmeyen bir hafızadan mustaribiz ve bununla kastettiğim şey yıllar yahut on yıllar değil. Yüzyıllardan bahsediyorum.

Bir lanettir, sağlam hafıza. Geldiğim yerde yaşlı kadınlar birbirine beddua ettiklerinde, bariz bir kötülük gelmesini dilemez o kişinin başına. Yıldırım düşsün, görünmez kazalar olsun veya birden kısmeti kapansın diye beddua etmezler. Sadece şunu derler: Asla unutamayasın.”

“Ne düşündüğünüzü biliyorum. Benim gibi sıradan bir ficus carica, nasıl tutup da bir homo saphiens’e âşık olabilir? Anlıyorum, pek güzel sayılmam. Görünüşüm hiçbir zaman güzel olmadı. Bir sakura değilim; o göz alıcı Japon ağacı gibi dört bir yana uzanan cazibeli pembe çiçeklerim yok, baştan ayağa şatafat, alım ve çalım. Bir akçaağaç da değilim; baş döndüren yakut kırmızısı, safran, turuncu ve altın sarısı tonlarıyla parıldamıyorum, mükemmel biçimli yapraklarla kimseyi baştan çıkarmıyorum. Hele bir mor salkım hiç değilim, alakam yok o zarifçe biçimlenmiş mor fettanla. Sarhoş eden kokusu, parlak ve taze yapraklarıyla her dem yeşil gardenya veya güneşin altında pişen kerpiç duvarlara tırmanıp üzerlerinden taşan o mor debdebesiyle begonvil de değilim. Ne de insanı bekletip bekletip en nihayetinde rüzgârda parfümlü mendiller gibi uçuşan o büyüleyici, romantik çiçeklerini sunuveren mendil ağacı.

Onların cazibelerinden hiçbiri yok bende, kabul ediyorum. Yol üzeri yanımdan geçecek olsanız, dönüp bir daha bakmazsınız bana. Ama, kendime özgü sevimliliğimle benim de bir albenim olduğuna inanmak isterim.”

Kayıp Ağaçlar Adası

________________


imza yok. parmak bassam?
 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Kapalı
Refbacks are Kapalı





Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 19:46.