|
1 PiSi & Blah Blah
Bir kedi, pek çok şeyin yerini alabilir, ama hiçbir şey bir kedinin yerini tutamaz.
|
Gece geç saat bir ara facebook hesabımı açtım. Gene biri defalarca yazmış durmuş benim şu fotoğrafları kaldırıver diye. Aynı şey kaçıncı seferdir başıma geliyor. Ayda yılda bir bakıyorum facebook'a zaten, hepinizden nefret ediyorum yazıp kapıyorum falan. Neyse. Cevap veren de olmayınca epey bir giydirmiş de giydirmiş tabi. Bilindik mevzu, evleniyormuş hanfendi. Önce tabi hesabını eşine ya da eş adayı her kimse ona vermiştir, bunları belki o yazıyordur diye düşündüm. Ama baktım bir hafta sonra gene bir dünya bir şeyler yazmış. Yetmemiş, araya bir de ortak arkadaşımız olan yakın arkadaşını da sokmuş. O da yazmış bir şeyler bir şeyler.
Kaldır dediği fotoğraflara baktıııım baktııım baktım. Dedim: "Fatih! Şimdi bu fotoğraflarda bunların görüp de senin göremediğin yuva yıkıcı unsur tam olarak nerede?" Gece kamp ateşinde şarkı çalıp söyleyen gençler. Aralarında senin o dönemki yaz aşkınla birlikte bulunuyor olman beni irdelemez. Alt tarafı yan yana duruyorsunuz, oturuyorsunuz. Öpüşmüyorsunuz ya da elleşmiyorsunuz. Yaşadığım toplumu ben de biliyorum, albümlerime fotoğraf koyarken bunu göz önünde bulundurarak seçiyordum. Hay sizin evlenmenize de boşanmanıza da. Manyaklar ya... |
Kedim artık sokaktaki diğer kedilerle arama mesafe koyuyor. Denk gelirse yanıma yaklaşan başka bir kediyi kovalıyor, paralıyor.
Sanırım bir yerde her sevdalı ilişkinin sonu aynı yere çıkıyor... |
Bir keresinde Kaliforniyalı bir hatunla konuşma şansım olmuştu. Hayli marjinal bir tipmiş. Vücudunun her yerinin dövme kaplı olduğunu söylemişti.
Hayvan figürleri, mitolojik canlılar, desenler, alegoriler, bir sürü gotik şeyler... Dövdürmüş de dövdürmüş, bir de üzerine sövdürmüş, o derece. Bu kadarı aşırı değil mi diye merak edip nedenini sorduğumda: "Kimsenin elinde çıplak fotoğrafımın olmasını istemediğimden her yerimi dövme kaplattım" demişti. Bu da böyle bir aydınlanma anım. |
İki saattir aynı kafede oturuyorduk ve ben ne büyük bir eşşekmişim ki, iki saattir kedi muhabbeti dinleyip "mmm, tabii tabii, aynı fikirdeyim" diye anlattıklarını onaylıyordum. "Kedi asildir" dedi, onayladım; "kedi karakterlidir" dedi, "bravo!" dedim. Sonra başladım ben de kediyi övmeye. "Başladım" dediysem niyetlendim sadece. Çünkü o, kedinin bütün meziyetlerini övmüştü ve bana övecek bir şey kalmamıştı. "Kedi eee… Kedi ööö…" deyip övecek bir hâlini, tavrını arıyordum, ama bulamıyordum. Sonunda hem biraz bulamamaktan, hem biraz da benim ne kadar coşkun bir kedi sever olduğumu anlayıp etkilensin diye "ben var ya, kedinin …şşağını yiyim be!" dedim. Hatta iyice gaza gelip "keşke imkân olsa da hepimiz kediye bi' kere versek, öyle seviyorum yani" diye de ekledim. Ben böyle deyince, kısa bi suskunluk oldu. Kahvelerimizden son bir yudum aldıktan sonra hesabı isteyip kalktık.
(...) Umut Sarıkaya'nın Hayat Beceriksizi adlı yazısından. |
Günün şu son 12 saatlik dilimi içerisinde farklı farklı platformlarda farklı farklı user'ler bana amasız fakatsiz haklısın yazdılar. Hiç hayra alâmet değil.
Bu durumu metafiziğin dışındaki herhangi bir argümanla açıklayamıyorum. Kaç senedir sürdürdüğüm, gıpta ile baktığım seküler bakış açım sallantıda. Tarikat davetlerine açığım. Teşekkürler. |
Çeşitli astrologların aylık burç yorumlarını izliyorum. Her iki aydan birinde benim yükselene mutlaka yurt dışı çıkıyor. Hiç şaşmıyor.
Millet ülkeden ümidi kesince, astrologlar da tribünlere oynamaya başladı. Sürekli yurt dışı mevzusu dönmesinin başka bir açıklaması olamaz. |
Alıntı:
|
Alıntı:
Cem Yılmaz bile şakayla karışık ben emekli oldum artık diyor. |
Alıntı:
|
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 01:11. |
|
Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2024, vBulletin Solutions, Inc.
Copyright ©2019 - 2023 | IRCRehberi