04 Temmuz 2020, 12:22 | #1 |
Ağıt Nedir?
Ağıt, genellikle bir ölüm'ün ya da acı, üzücü bir olayın ardından söylenen halk türkü'südür.
Doğal afet'ler, ölüm, hastalık gibi çaresizlikler karşısında korku, heyecan, üzüntü, isyan gibi duyguları ifade eden ezgili sözlerdir. Ağıt söylemeye ağıt yakma, ağıt söyleyenlere ise ağıtçı denilmektedir. Ağıtın İslamiyet Öncesi edebiyattaki adı sagu, divan edebiyatındaki adı ise mersiyedir. Türklerde Ağıt Geleneği Türklerde ağıt geleneği çok eskidir. Anadolu'nun hemen her yerinde söylenir. Ağıtlar yarı anonim folklor ürünleri arasında da sayılabilir. Türkçe'de 7, 8 ve 10 heceli ağıtlar yaygındır. En çok rastlanılanı 8 hecelilerdir. Gösteri bölümüyle tiyatro, söyleniş biçimiyle şiirseldir. Ağıtlar türkü ve destanla yakın ilişki içindedir. Erkeklerin söylediği ağıtlar varsa da ağıtları daha çok kadınlar söyler. Ağıtlar ve Tarihi Olaylar Tarihin herhangi bir döneminde yaşanmış olaylar hem iyi, hem de kötü yönleriyle bu olayları yaşayan toplumun veya milletin kültür ürünleri içinde yansıtılır. Mitik dönemde insanoğlunun dünyayı ve evreni kavramaya çalışması ve bu çerçevede oluşturulan düşünce ve olaylar mitik anlatmalarda yer bulmuş, epik dönem adını verdiğimiz dönemde yaşanmış olaylar bir kahraman etrafında bütün bir milletin başarısını ve ideallerini gösterecek şekilde aktarılmıştır. Roman dönemine gelindiğinde ise, daha bireysel olaylar etrafında yoğunlaşma olduğu ve bu çerçevede iki kişi arasında yaşanan duygusal ilişkiler konu edilmiştir. Gerek epik ve gerekse roman döneminden itibaren toplumların üzüntü, gam ve kederlerini dile getirdikleri daha kısa halk yaratmaları da vardır. Bunlarda hem tarihte yaşanmış olaylar yer alırken hem de bireysel üzüntü ve sıkıntılar da dile getirilmiştir. Can evimden vurdu felek neyleyim Ben ağlarım çelik teller iniler Ben almadım toprak aldı koynuna Yârim diyen bülbül diller iniler Gider oldum Avşar ili yoluna Bakmam gayrı bu diyarın gülüne Karalan taksın çapar koluna Yağız atlı nice kollar iniler Varayım da mezarına varayım Yürü bre Dadaloğlu’m yürü git Baş ucunda el kavşurup durayım Dertli dertli Çukurova yolunu tut Dadaloğlu
________________
*****
"Ardından karanlığın içinde bir kibrit yanmış. Geçmiş, geleceğin üzerinde kendini ateşe vermiş. Ve gelecek, geçmiş ile birlikte yok olmaya başlamış." ***** |
|
|
04 Temmuz 2020, 12:53 | #2 |
Köprüye Varınca Köprü Yıkıldı
Sivas Şarkışla dolaylarında iki ayrı köyden iki gencin nişanı yapılır. Aradan aylar geçer mart ayının sonlarına doğru düğün yapılmaya karar verilir. Oğlan evi gelini alıp dönerken Kızılırmak üzerindeki köprüden geçerken köprü yıkılır ve düğün kervanı coşkun akan Kızılırmak’ın suyuna gark olur. Onlarca insan ölür. Bu acı hadise sonrasında ağıtlar yakılır. Aşağıdaki ağıt da bu ağıtlardan birisidir ve türkü olarak icra edilmektedir. Altı gardaş idik bindirdik ata Hürü’yü yolladık üç köyden öte Kızılırmak’a varınca oldu bir hata N’ettin Kızılırmak allı gelini Gelini gelini benim yârimi Evde kaynanası evi bezedir Yolda kaynatası yolu gözedir Gelinsiz haneyi kime bezedir N’ettin Kızılırmak allı gelini Gelini gelini benim yârimi Köprüye varınca köprü yıkıldı Üç yüz atlı birden suya döküldü Nice yiğitlerin beli büküldü N’ettin Kızılırmak allı gelini Gelini gelini benim yârimi Atlılar da Kap’altı’nı dolaşır (Kapıaltı) Yengeler de kuzu gibi meleşir Kara haber güveyiye ulaşır N’ettin Kızılırmak allı gelini Gelini gelini benim yârimi Tüfek getirin de şu kartalı vuralım Dalgıç getirin de allı gelini bulalım Biz gelinsiz nasıl köye varalım N’ettin Kızılırmak allı gelini Gelini gelini benim yârimi Elinin kınası soldu mu ola Gözünün sürmesi soldu mu ola Evde kaynatası duydu mu ola N’ettin Kızılırmak allı gelini Gelini gelini benim yârimi Kızılırmak parça parça olaydın Her bir parçan bir yerlerde kalaydın Sen de benim gibi yârsız kalaydın N’ettin Kızılırmak allı gelini Gelini gelini benim yârimi Ağıt
________________
Hiçbir süs edep kadar güzel değildir... |
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|