Batılı devletlerin Türk milletini kısıtlamak için yıllardır kurduğu zincirler artık birer birer kırılıyor. Bizim uzun menzilli füze üretmemizi engellemek, göklere kendi imzamızı atmamızı durdurmak ve bağımsızlığımızı pekiştirmemizi önlemek için önümüze sayısız engel koydular. Ama şimdi, karşılarında bambaşka bir Türkiye var. Çünkü Türk mühendisleri milli imkânlarla geliştirdiği yerli füze motoru sayesinde menzil sınırlarını paramparça edecek noktaya ulaştı.

Dünya genelinde uygulanan ve bizim de imza attığımız Füze Teknolojisi Kontrol Rejimi, yani kısaca FTKR isimli anlaşma, adeta önümüze dev bir duvar gibi dikilmişti. Bu anlaşma gereği Türk füzelerinin menzili üç yüz kilometre ile sınırlandırıldı. Ve bu sınır yüzünden ne uzun menzilli füze alabildik, ne de daha güçlü motorlara sahip olabildik. Batılı devletler adeta Türk milletini kendi vatanında eli kolu bağlı bırakmaya çalıştı.

Ama hesap edemedikleri çok önemli bir şey vardı. O da Türk’ün azmi, Türk’ün zekâsı ve Türk’ün asla teslim olmayan iradesiydi. Onlar bizi zincirlemek istedikçe biz daha çok güçlendik. Onlar kapıları kapattıkça biz yeni yollar açtık. Ve işte bugün, yabancı motorlarla sınırlı kalan füzelerimizin ötesine geçip kendi milli motorumuzla sınırları aşmaya hazırız.

Tam bu noktada sahneye Kale Grubu’nun geliştirdiği yerli turbojet motoru, yani KTJ projesi çıktı. Bu proje sayesinde Türkiye artık menzil kısıtlamalarının zincirlerini parçaladı. Çünkü unutulmasın: Bu anlaşmalar ülkelerin kendi imkânlarıyla ürettikleri motor ve füzelere karışamıyor. Yani Türk mühendisleri kendi motorunu geliştirdiği anda Batı’nın koyduğu bütün yasaklar hükümsüz hâle geliyor.

Bugün gelinen noktada Türkiye’nin yerli ve milli ilk füze motoru olan KTJ projesinde artık sona gelindi. Bu sadece bir motor değil; bu adeta bir bağımsızlık manifestosudur! Uzmanlar açıkça ifade ediyor: Bu motorla birlikte Türkiye, yıllardır önüne konulan bütün kısıtlamaları tamamen aşacak. Savunma Sanayii Başkanımızın geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamalar da zaten sektörün içindeki heyecanı zirveye taşıdı.

Toplantıya katılan savunma araştırmacıları, hem gelinen son durumu paylaştı hem de bu motorun kullanıma girmesiyle nasıl bir stratejik devrim yaşanacağını anlattı. Bu motor, sadece teknolojik bir başarı değil. Bu motor aynı zamanda Türkiye’nin masadaki ağırlığını artıracak, caydırıcılığını güçlendirecek ve Türk ordusunun elini hiç olmadığı kadar kuvvetlendirecek.

Bir an için gözünüzde canlandırın… Altı yüz kilogramlık bir füze gökyüzünde kilometrelerce yol alıyor, hedefine kilitleniyor ve bütün gücünü tamamen bizim topraklarımızda üretilen bir turbojet motordan alıyor. İşte böylesine kritik ve zor bir görev, Türk mühendislerinin elinde başarıyla hayata geçti. Bu başarı, Batı’nın bize karşı yıllardır uyguladığı kısıtlamaların fiilen ortadan kalkması anlamına geliyor.

Ama şunu unutmayın! Bu işin önemi sadece füze motoru üretmekle sınırlı değil. Bu proje, Türkiye’nin artık hiçbir zincire mahkûm edilemeyeceğini gösteriyor. Yıllarca uluslararası sözleşmelerle önümüzü kesmeye çalışanlara verilen en net cevaptır bu. Çünkü Türk milleti kendi motorunu üretmiş, kendi füzesini geliştirmiş ve kendi gök kubbesinin altında bağımsızlığını mühürlemiştir.

Bugün geldiğimiz nokta sadece teknolojik bir kazanım değil, aynı zamanda büyük bir zaferdir. Bu zafer, Türk’ün yeniden ayağa kalkışının, kendi göklerine kendi iradesiyle yükselişinin sembolüdür. Ve unutulmasın ki Türk milleti ne zaman kendi bileğinin hakkıyla bir şey yapmaya kalksa, bütün dünya titrer. İşte şimdi o titreme vakti gelmiştir!

Alıntı............