Böyle yakışıklı balıkçı mı olur kandırmayın bizi adam sarı çizmeyle bile bizden yakışıklı :)

Yusuf Güney - Sevdaluğun Sarmadı


[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

mutlulugu anlatiyim size kucuk bir hikaye ile...

hicbir zaman buyuk bir eve, guzel bir arabaya, cok fazla paraya, populer olmaya, yada herseyin kusursuz gitmesine ihtiyac hissetmedim mutlu olmak icin, cogu zaman bir jelibonda, bir cikolatada, kisa bir mesajda, yada insanlardan duydugum tesekkur kelimesi gibi kucuk seyler beni mutlu etmeye yetti..

bugun ise beni bu kadar mutlu eden sey ise yedigim tap taze bir ekmekti oglen market e gittim ordan ekmek aldigimda ekmek sicacikti, belki yillar oldu ole sicak taze bir ekmege dokunmayali aklima hemen orta okul geldi, bizim orta okulun yaninda bir firin vardi okul cikisi annem bizi almaya geldiginde hep ordan ekmek alirdik o kadar sicak olurdu ki o ekmek kislari annemi beklerken isinmak icin sarilirdim ona, eve geldigimizde ise o ekmegi persembe gunleri babamin yaptigi ton balik salatasi ile yada annemim kavurdugu o salcali kiyma ile yerdik, bir anda o gunler geldi aklima, gozlerim doldu aslinda...

marketten ciktigimda ise cok guclu bir ruzgar esti ve bir baktim ben ekmege coktan sarilmisim ayni orta okuldaki yillarim gibi... sanki hersey tanrinin bana kucuk bir hediyesi gibiydi...

baksana sadece bir ekmek beni ne kadar mutlu eden, sadece o ekmegin sicakligi ve kokusu

mutluluk aslinda hayatimizin heraninda karsimizda duruyor, bir ruzgarin savurdugu bayragin bize el sallamasinda yada benim farkima var diye bagiran bir radyonun sesinde belkide kokusu ile basimizi donduren bir yemekte, sormamiz gerek tek soru biz gercekten mutlu olmak istiyormuyuz?

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

çocukken babamın hediye ettiği tetris mesela... yıllar önce, bambaşka gelmişti tabi, şimdinin çocukları böyle bir hediye alsa küfür eder heralde.

ama sanırım o anı daha anlamlı yapan o günün koşullarıydı. sobalı evde yaşıyorduk o zamanlar. bornozla çıktım titreyerek. sobaya yetiştim sonra hediyemi aldım. çok mutluydum, unutamadım hala o anı. sobanın karşısına geçtim sonra elimde tetrisi kurcalıyordum. diğer yanda sobanın üstünde pişen kestaneler...hep birlikte ısınmaya çalışan aile. sobanın herkesi birarada tutması bile ayrı bir mutluluktu.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

dipnot : yaz sıcağında, gecenin sessizliğinde demire, toprağa, çatılara, arabalara düşen yağmur tanelerinin çıkardığı sesler. bir sigara yaktım, kolumu hafifçe balkonun dışarısına çıkarttım, o ıslandıkça ve ben sesleri duydukça yüzüm gülümsüyor en azından.