![]() |
| | #1 |
| Dağların sessizliğinde bir huzur var. Göllerin yüzeyinde yansıyan gökyüzü, bize bir şey anlatır gibi. Doğa göstermez ama hissettirir. Ne yalanı vardır ne de riyası. Ne eksik konuşur ne de fazla. Onun kalbi hep atar, biz durup dinlemeyi bilirsek… Belki o zaman kendi kalbimizin sesini de duyarız. Toprak, üstünde yürüyen her canlıyı tanır. Ayak izlerimizi saklar ama unutmaz. Çimenlerin arasındaki serinlik, sadece bedeni değil, ruhu da dinlendirir. Güneşin ağaç yaprakları arasından süzülen ışığı, sanki bizi sarar, kucaklar. Çünkü tabiat anne gibidir; korur, büyütür, affeder. Bazen sadece bir derenin kenarında oturmak yeter. Su akar, ama sadece taşları sürüklemez; içimizde biriken yükleri de alır götürür sanki. Zaman yavaşlar doğanın içinde. Kalbimiz, onun ritmine uyum sağladığında, hayatın aslında ne kadar karmaşık değil, ne kadar saf olduğunu fark ederiz. Bir kuşun kanadında umut taşınır, bir çiçeğin kokusunda çocukluğumuz saklıdır. Rüzgar, bazen bir dostun sesi kadar tanıdık gelir kulağımıza. Ve biz, tüm bu güzelliklerin ortasında, doğaya ait olduğumuzu unutarak yaşamaya çalışırız. Oysa tabiat, insanın unuttuğu yeridir. Sessizce bekler, biz hatırlayalım diye… Tabiatın kalbi, aslında bizim kalbimizdir. Ne zaman ona kulak verirsek, kendimizi duymaya başlarız. 👍 1 | |
| |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |