Duyduğu koku o kadar tanıdıktı ki..Hayak meyal hatırladığı bir kadın canlandı gözünün önünde...
Ortada sac bir soba.. Üzerinde güğümde kaynayan suyun fokurtusu.. Ara sıra sobanın üstüne düşen su damlacıklarının sıcakla temasından çıkan o ses... Sobada yanan odunların çıkardığı çıtırtı.. Burnunda o sabun kokusu...

Sobanın önünde teneke bir leğen...Başında dizlerinin üstüne oturmuş bir kadın ve köpükler içinde belli bir ritimle öne arkaya sallanarak yıkadığı çamaşırlar...Arada alnına biriken terleri köpüklü elinin tersiyle silip, bir soluklanıp aynı ritimle işine devam ediyordu kadın.

Tüm bunları tıpkı şimdi oturduğu gibi bir divanda oturmuş, elinde içine peynir konulmuş ekmeğini iştahla yerken sinemada film izler gibi izliyordu...

Bu eve ilk girdiğinde hissettiği o tanımışlık ve güven hissini yaşamasının nedenini şimdi anlıyordu. Gördükleri unuttuğu sandığı çocukluğunu hatırlatmıştı ona.. Henüz hayatın içine katılmadığı korunaklı , mutlu bir çocuk olduğu yılları...

Kadının sesiyle sıyrıldı daldığı geçmişinden.. İlk anda çocukluğunun geçtiği o evde mi yoksa şimdiki zamanda mı kavramakta bocalar gibi oldu.

Kadın elinde bakır bir tepsi ile karşısındaydı.
-- Bir şeyler hazırladım, Allah ne verdiyse...Hadi buyur..

diyerek tepsiyi önüne yerleştirdi ve hemen yan tarafa divanın ucuna ilişti.
''Bunca şeyi hangi ara hazırladı?'' diye geçirdi içinden. Domates, salatalık, yeşilbiber, peynir zeytin, yumurtalı ekmek ve bir bardak çay.
Yumurtalı ekmeğe kaydı bakışları.. En son ne zaman yemişti anımsamıyordu bile..

Sadece sessizce tepsiye baktığını gören kadın;
--Çekinme..ye hadi..Hepsi bizim kendi emeğimiz, temizdir meraklanma..

Gözlerini kadına çevirip gülümsedi. O kadar doğal, o kadar içten ve o kadar gerçekti ki...
Göz pınarlarına yaşların birikmesine engel olamadı, içlerinden bir tanesi kendine yol bulup yanağından aşağı süzüldü ve dudağında kendi gözyaşının tuzlu tadını hissetti. Elinin tersiyle gözünü silip kadına uzandı, elinin üstüne dokundu çekinerek...Çok şeyler söylemek istedi, yutkundu , tek bir sözcük çıkabildi dudaklarından;
-Sağol..

Kadın uzanan eli avuçlarının arasına aldı, okşadı.. Hissettiği o sıcaklık iyice gevşemesine neden oldu.. Hepten salya sümük ağlamamak için hızlıca kalktı divandan ayağa dikildi;

--Ellerimi nerede yıkayabilirim?

-- Gel musluk bu tarafta..

diyerek önüne geçti ve az önce birlikte girdikleri evin kapısından çıktılar. Kapının yan tarafında başka bir kapıyı göstererek;
--Aha burası.. Buyur ..Geç..

Kendini lavaboya atıp hızlıca kapattı kapıyı. Duvara tutturulmuş bir tarafı boydan boya çatlak aynaya bakınca daha fazla tutamadı kendini ve göz pınarlarında akmaya hazır bekleyen gözyaşlarını salıverdi...

Geride bırakmak istediği ne varsa, daha ilk durağında onu kendine çekmiş ve sanki olayları en başından tekrar yaşatmaya ant içmişti.