IRCRehberi.Net- Türkiyenin En iyi IRC ve Genel Forum Sitesi  
 sohbet
derya sohbet


32Beğeni(ler)


 
Seçenekler Stil
Alt 04 Kasım 2023, 13:36   #1
Editör
Brittle - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Standart Ne Seninle Ne Sensiz ..30. sayfa

Ne Seninle Ne Sensiz ..30. sayfa

Esra bebeğin de hayatlarına katılması ile dört kişilik bir aile olmuşlardı.. Aralarında hiç kan bağı olmayan üç insan kaderin onları bir araya getirişiyle birbirlerine bağlanmış ve birbirlerine sımsıkı tutunmuşlardı. Her birinin kendi içinde bambaşka düşünceleri ve duyguları olmasına karşın birlikte çok güzel bir uyum yakalamışlardı.

Esra bebek evin o hissedilen derin hüznünü dağıtmış ve başrole oturmuştu. Evde her şey ona ve onun ihtiyaçlarına göre düzenleniyor ,adeta hayatlarını ona göre yaşıyorlardı. Üstelik kimsenin bundan bir şikayeti de olmuyordu.. Mutluluğun adı artık Esra idi..

Sabah sessizce onu uyandırmadan öperek işlerine giden Sare ve Erhan gün içinde sık sık görüntülü arayıp Esra’yı görmek istiyor .onun bir gülücüğü ile motive oluyor ,akşamları koşarcasına eve gelip onunla zaman geçirmek için çırpınıyorlardı.

Bade Esra’nın ikinci annesi gibi olmuştu. Ablasının direktiflerini harfi harfine yerine getiriyor, gün boyu onun mutlu bir çocuk olarak yetişmesi için ne gerekiyorsa yapıyordu.

Esra bebek her gün biraz daha büyüyor , serpiliyordu. Etrafında pervane olan bu üç insan onun hayatı idi.. İlk kelimesi ‘’baba’’ sözcükleri dilinden döküldüğünde salonun ortasında yerde elinde oyuncak civcivle oturan Erhan bir çocuk gibi mutlu olup hem kahkaha atmış hem ağlamıştı.. ‘’baba’’ dedi.. duydunuz mu? Diyerek ayağa fırlamış elini kolunu nereye koyacağını bilememişti. Onun bu hallerini gözünde yaşlarla izleyen Sare kollarını açmış ve birbirlerine sarılmışlardı.

Onbir aylıkken ilk adımlarını atmaya başlamıştı Esra.. Bunda Bade’nin rolü yadırganamazdı. Kibrit çöplerine ayrı bir merakı olduğunu fark ettiği bebeğin bu zaafını kullanmış. Kibrit çöplerini diğer koltuğa dizip ‘’Esra gel bak ne var burada.. Gel hadi.. Gel ‘’ diye diye onu koltuklara tutuna tutuna yürütme çabasına girmiş ve sonunda tutunmadan ilk adımını atışına o şahit olmuştu. Tüm gün heyecanla bundan onlara bahsetmeden durmuş akşam geldikleri anda sürprizini patlatmıştı.

Esra sevdiklerinin ellerinde büyümeye devam ederken Erhan da çalıştığı hukuk bürosunda aldığı zorlu davaların üstesinden geldikçe yükselmiş ve büronun ortaklığına girmişti. Durumları düzlenince ilk yaptıkları Esra’nın rahat edebileceği, bahçesi ,oyun alanları olan daha geniş bir eve taşınmak olmuştu.

Sare de yoğun bir şekilde çalışıyor, gece gündüz hastanede mesaisine devam ediyordu. İstanbul’u ve İstanbul’dakileri tamamen geride bırakmış, düşünmemeye çalışıyor ama kalbinin artık kronikleşmiş olan o ağrısından asla kurtulamıyordu.

Kızı Erhan’a her baba dediğinde içine bir ok saplamışlar gibi canı yanıyor ama kimseye yansıtmıyordu. Esra’ya her baktığında gördüğü Orhan’ı unutmak onun için imkansızdı.. Hele de bakışları.. O kadar Orhan gibi bakıyordu ki..

Bir yanı içten içe mutlu olmuyor da değildi.. Öyle bir duygu idi ki bu.. Acı çekmek bir insana mutluluk verir miydi.. Veriyormuş.. Yıllar geçtikçe, yaş aldıkça, yaşanmışlıkları arttıkça Orhan’a verdiği tepkinin abartılı olduğunu düşünmeye başlamıştı.. Onu o aşamaya biraz da ben getirdim noktasına gelmişti. Kimselere değil ama kendine bunu artık itiraf edebiliyordu.

Yaşadıkları beraberlikte Orhan ona, onun istemediği hiçbir davranışta bulunmamış, yanı başlarında Nur ile Semih ilişkilerini sınırsız yaşarken onlarla dahi kıyasa girmemişti.. İnsanın canından öte sevdiğine dokunmak, okşamak, sevmek ve birlikte olmak istemesinden daha doğal ne olabilirdi ki..
Bunların her biri ona o yıllarda o kadar büyük bir günah gibi geliyordu ki şimdiki haliyle o günlerdeki kendine baktığında artık Orhan’ı eskisi kadar suçlamadığını fark ediyordu. Ondaki bu değişimde şüphesiz Esra’nın etkisi tartışılamazdı.. Hem annelik hem de kızının gerçek babasından ayrı büyüyor olmasına aracılık ediyor olmak düşünce yapısını değiştirmeye başlamıştı.

Erhan ise bulunduğu konumdan şikayetçi değildi.. Esra’ya deli gibi bağlanmış ve işinden ayırdığı tüm zamanını ona harcar olmuştu. İflah olmaz bir işkolik olmasına rağmen söz konusu Esra ise geri kalan her şey teferruattı..
En büyük mutluluğu kapıdan içeri girdiği anda ‘’baba’’ diye koşarak kollarına atıldığı andı.. Ona sarılmak kokusunu içine çekmek bütün yorgunluğunu anında çekip alıyordu.. Baba olmak ille de dünyaya gelişine biyolojik katkıda bulunmakla olunmuyormuş diye düşünüyordu. Esra’nın baba deyişi onun için duyup duyabileceği en özel kelimeydi..

Ne zaman bu duyguyu yaşasa içinden hep ‘’O gün iyi ki almışım bu kararı’’ düşüncesi geçiyor ve bundan en ufak bir pişmanlık yaşamıyordu.

İstanbul’ dan ayrıldıktan bir yıl sonra bir dava için gittiğinde babasına uğramış ve onunla aralarındaki küslüğü bitirmişlerdi. Zaman zaman telefonla haberleşmeye başlamışlardı. Ancak bunu Sare ile paylaştığında Sare , kesin bir dil ile kendisinin kimseden en ufak bir haber duymak istemediğini ama onun görüşüyor olduğu için de rahatladığını belitmiş ve bu konu aralarında bir daha hiç açılmamak üzere kapanmıştı.

Bir süre sora Safiye Hanım da daha fazla dayanamamış ve Erhan ile o da telefonla görüşmeye başlamıştı. Torunları olduğunu öğrendiklerinden artık o eski katı tutumlarından uzaklaşmış ve Esra’nın fotoğraf ve videoları onlar için vazgeçilmez mutluluk kaynağına dönüşmüştü.


Erhan abisinin başından geçenleri de babasından öğrenmişti. Hülya ‘nın aslında hamile falan olmadığını ,olup bitenlerin tamamen bir düzmece olduğunu, Bırak hamile bırakmayı o gece Hülya’ya dokunamayacak kadar sarhoş olduğunu... Olayların Zehra hemşire tarafından ortaya çıkarıldığını.. Ayrıldıklarını ve abisinin yine inzivaya çekildiğini.. Bütün bunları öğrendiğinde Sare ile konuşmak istedi, bilmesi gerek diye düşündü..

Ama bunu düşündüğü an içini kaplayan o kimsesizlik duygusu.. Esrasız.. Saresiz.. Ve hatta Badesiz.. bir yaşam istemiyordu artık.. Varsın Sare onu dost olarak sevsin.. razıydı.. Varsın onun duyguları hep karşılıksız kalsındı..

Onu daha ilk gördüğü o Sapanca da içinde yeşeren aşk hiç terk etmemişti.. Olabilecek en kötü şeyi yaşamıştı.. Abisinin kız arkadaşına aşık olmuştu.. Kader onu bir şekilde aşkına kavuşturmuş ancak uzaktan sevmeyi uygun görmüştü madem.. O da bununla yetinecekti.. Bunu kaybetmemek için de Sare’ye Orhan’ın durumundan hiç bahsetmemeyi yeğlemişti..
________________

Tecrübe çok acımasız bir öğretmendir;
Önce sınavı yapar, Dersi sonra öğretir..
 
 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Kapalı
Refbacks are Kapalı





Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 23:52.