IRCRehberi.Net- Türkiyenin En iyi IRC ve Genel Forum Sitesi  
 sohbet
derya sohbet


 
 
Seçenekler Stil
Alt 25 Şubat 2020, 17:26   #1
Huysuz ve tatlı kadın..
Yazgı - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Standart Arrival Film Analizi

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]


İlk kez bir bilim kurgu filmi yöneten Villeneuve'ün, 2017'de gösterime girecek "Blade Runner 2049" öncesinde adeta bir gövde gösterisi yaptığı söylenebilir.

Arrival'ın; Hugo, Nebula, Locus ödüllü bilim kurgu yazarı Ted Chiang'ın 1998'de yayımlanan Story of Your Life adlı uzun öyküsünden yola çıkılarak uyarlandığını da belirterek başlayalım filmin derinlerine inmeye.

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Film, uzaylı öykülerinin bilindik girişiyle başlıyor: Uzaylılar bir gün ansızın Dünya'ya gelir ve olaylar gelişir... Peki, bu 'geliş'ten sonra şimdi ne olacaktır?

İşte bu soruyu yanıtlama biçimiyle Arrival, son yılların en orijinal bilim kurguları arasındaki yerini alıyor.

Independence Day(Kurtuluş Günü), War of the Worlds(Dünyalar Savaşı) gibi bol bol aksiyon, abartılı görsel efektler sunmayacağını en başından belli eden bir filmdi Arrival. Böyle bir beklentiye girmeden izlemeye başlamanıza rağmen umduğunuzdan daha sanatsal bir film sizi karşılıyor.

Film başlarken "Acaba klişe bir film olur mu?" diye içinizde bir korku oluyor. Sanki, "İnsanlar Dünya'yı yok ediyor, sizi o yüzden yok edeceğiz" diyen uzaylıları izleyeceğimiz hissi oluşuyor. Yani tıpkı The Day the Earth Stood Still(Dünyanın Durduğu Gün)'de olduğu gibi. Neyse ki bunun yanından bile geçmediğini görünce içimize bir su serpiliyor ve orijinalliği ile mest ediyor.

Dilbilimci Louise(Amy Adams)'in trajik öyküsüyle başlıyor hikayemiz. Uzun uzun izliyoruz kızıyla olan dramatik sahneleri.

Bu dramatik anları izlerken hemen düşünmeye başlıyorsunuz, "Önem verilen sahneler olduğu belli, filmin ana öyküsüyle ciddi bağları olmalı. Aksi takdirde duygu sömürüsü olacaktır" diye.(İşte bu sahneler aslında düşündüğümüzden çok daha önemliymiş, ki oralara yazının ilerleyen bölümlerinde birlikte bakacağız.)

Ana kahramanımız Louise, olayı gecikmeli de olsa öğreniyor: Dünya'nın 12 farklı yerinde tanımlanamayan cisimler konuşlanmış. Doğal olarak ülkeler birbirlerinden işkilleniyor, ama çok geçmeden bu cisimlerin gerçekten de dünya dışı yaşama ait olduğu anlaşılıyor. Bu noktada yaratılan atmosfer oldukça gerçekçi, hemen şimdi benzer bir olay olsa yaşanabilecekler muhtemelen paralel bir şekilde ilerleyecektir.

Uzaylıların havada asılı duran, siyah, pürüzsüz, oval araçlarının tasarımı da özgünlüğüyle dikkat çekiyor.

Bu tasarım, filmin fragmanında görülür görülmez heyecan uyandırmıştı. O alışıldık uçan daireler tercih edilmiş olsa baştan kaybedebilirdi zaten.


Bu tasarım fikrinde 15 Eunomia adlı bir göktaşı etkili olmuş.

Bu göktaşına Yunan mitolojisinde Zeus ve Themis'in üç kızından biri olan Eunomia'nın ismi verilmiş. Eunomia, doğada düzeni simgeler; bu da filmin ana fikriyle(ileride daha detaylı bakacağız) gayet uyumlu.

Göktaşının haricinde, İsveç'in lakritsbåt(meyankökü teknesi) şekerinden de ilham almış olabilirler.
 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Kapalı
Refbacks are Kapalı





Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 14:24.