![]() |
| Felsefe Felsefe hakkındaki tüm konulara bu başlık altından ulaşabilirsiniz. |
| | Seçenekler | Stil |
| | #1 |
| Nasıl olursa olsun, gençlik gürültü patırtı, yaşlılık ise dinginlik dönemidir; yaşlılığın iki yönden de huzurlu oluşu buradan bile çıkarılabilir. Çocuk ellerini merakla, ileriye, renkli ve çok çeşitli gördüğü her şeye doğru uzatır: Çünkü bunlar, duyuları henüz çok taze ve genç olduğu için onu çekerler; aynı durum daha büyük bir enerjiyle, gençlikte de görülür. Genç insan da rengârenk dünya ve onun çok çeşitli biçimleri tarafından çekilir: Hayal gücü, hemen bunları dünyanın verebileceğinden daha fazlasına dönüştürür. Bu yüzden, genç insan belirsiz olana karşı heves ve özlem içindedir: Bunlar onun huzurunu bozarlar; oysaki, huzursuz mutluluk olmaz. Buna karşılık yaşlılıkta her şey duraklamıştır; çünkü bir yandan kan daha serinlemiş ve duyuların uyarılabilirliği azalmış; öte yandan da deneyim, şeylerin değeri ve hazların içeriği hakkında insanı aydınlatmış, böylelikle o insan daha önce şeylerin özgür ve arı görüntüsünü örten ve tahrif eden yanılsamalar, hayaller ve önyargılardan yavaş yavaş kurtulmuştur: Böylece şimdi insan her şeyi daha doğru ve daha açık bir biçimde tanır ve her şeyi olduğu gibi kabul eder; aynı zamanda, tüm dünyevi şeylerin hiçliğinin kavrayışına az ya da çok varmıştır. Hemen hemen her yaşlıya, en sıradan yetenekleri olana bile belirli bir bilgelik görünüşü veren, onu gençlerden ayıran tam da bu kavrayıştır. Ama esas olarak tüm bunlar zihinsel huzuru getirmişlerdir: Bu da mutluluğun büyük bir unsurudur; hatta mutluluğun koşulu ve asıl önemli yanıdır. Buna göre, bir genç, dünyadan alınacak şeylerin harika olduklarını, sadece nereden alınacaklarının bilinmesi gerektiğini düşünürken; yaşlı biri, Koheleth'in, "Her şey değersiz" sözünün asıl anlamını kavramıştır ve, altınla kaplı olsalar bile tüm fındıkların içlerinin boş olduğunu bilir. İnsan, Horatius'un hiçbir şeye şaşırmama düşüncesine, yani tüm şeylerin değersizliğine ve dünyanın tüm harikalarının içlerinin boşluğuna dolaysızca, samimi bir biçimde ve iyice inanmaya, ancak ileri yaşlarda varabilir: Hayaletler ortadan yitmiştir. İnsan artık, bedensel ve zihinsel acılardan kurtulmuşsa, herhangi bir yerde, ister sarayda olsun isterse kulübede, esas olarak kendisinin de her yerde tattığı mutluluktan daha büyük, daha özel bir mutluluğun bulunduğu kuruntusuna kapılmaz. Dünyanın ölçütlerine göre büyük ve küçük, seçkin ve sıradan, onun için artık farklı değildir. Bu durum yaşlıya özel bir iç huzuru verir, bu iç huzuruyla dünyanın hokkabazlıklarını gülümseyerek küçük görür. Bütünüyle hayal kırıklığına uğramıştır ve insan yaşamının, ne kadar süslenip püslense de, çok geç denen tüm bu panayır parıltıları arasından tüm yoksulluğunu göstereceğini; ne kadar boyanıp güzelleştirilse de, her yerde esas olarak aynı olduğunu; gerçek değerinin, ne hazların ne de şatafatın varlığında değil, ancak acıların yokluğundan sonra tahmin edilebilecek bir varoluş olduğunu (Horatius, epist. kitap I, 12, dize 1-4) bilir. İleri yaşların temel karakter özelliği, hayal kırıklığına uğramışlıktır: O zamana dek yaşama çekicilik ve etkinliğe teşvik veren yanılsamalar ortadan kalkmıştır; dünyanın tüm güzelliklerinin, özellikle de şatafatın, parıltının ve yücelik görüntüsünün hiçliği ve boşluğu öğrenilmiştir; arzulanan şeylerin ve özlenilen hazların çoğunun ardında çok az şey bulunduğu görülmüştür ve böylelikle yavaş yavaş, tüm varoluşumuzun büyük yoksulluğu ve boşluğu kavranılmıştır. İnsan Koheleth'in ilk dizesini ancak yetmiş yaşında anlar. Ama, yaşlı kişilere belirli bir asık suratlılık görüntüsü verende budur. | |
| |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| Seçenekler | |
| Stil | |
| |