Palazzo Ducale veya Doge’s Palace olarak da bilinen “Dükler Sarayı”, Venedik’in kalbinin attığı yer olan San Marco Meydanı’nı süslüyor. Görkemli mimarisi, iç mekan süslemeleri ve birbirinden değerli eserleriyle Venedik’te görülmesi gereken en önemli ve en popüler cazibe merkezlerinden biri olmaya devam ediyor.

Venedik’in simgelerinden olan saray, Dükler’in ikamet yeri olmasından Venedik Cumhuriyeti hapishanesine kadar çok farklı amaçlar için kullanılmış. Aslen 10. ve 11. yüzyıllar arasında müstahkem bir kale olarak kurulmuş olan yapı, o dönemde çıkan bir yangından dolayı harap olmuş ve meydan ile birlikte 1172-1178 yılları arasında yeniden inşa edilerek günümüze kadar gelebilmiş.
Saray, günümüzde ziyaretçiye açık. Hemen her bölümünü görebiliyorsunuz. İç mekanların büyük bir bölümünde fotoğraf çekimine izin verilmiyor olsa da, sarayın önemli bölümlerinde ve odalarında fotoğraf çekebilirsiniz.

Dükler Sarayı’nın ilk bölümü 810 yılında Doge Angelo Partecipazio tarafından inşa edilmiş. Ancak çıkan bir yangından dolayı 1100’lü yıllarda Doge Sebastiano Ziani’nin yönetimi altında yeniden inşa edilmiş. Bu yeniden inşa sırasında kamu daireleri, mahkeme salonları, hapishaneler ve diğer tesisler olarak hizmet verecek çeşitli binalar da yapıya eklenmiş.

Tarihinde birçok kez yangından dolayı zarar görmüş olan yapı, 1577 yılındaki son yangından sonra 1600’lü yıllarda yeniden inşa edilme sürecine girmiş. Yapı, günümüzdeki haline bu dönemde yapılan eklemeler ve restorasyon sonrasında gelmiş. Ahlar Köprüsü ve yeni hapishaneler de bu dönemde eklenmiş.
Saray, 1923 yılında müzeye dönüştürülmüş ve o günden günümüze Venedik’in en önemli çekim merkezlerinden biri olmaya devam ediyor.

1.Filippo Calendario’dan Arcade Heykelleri

Dükler Sarayı’nın başmimarı olan Flippo Calendario, sarayın zemin katının dış cephesindeki açık pasajın tasarımcısıydı.

Ayrıca, güney cephesinin köşesinde tasvir edilen “Nuh’un Sarhoşluğu” (Noah’s Drunkenness) adlı heykel ve meydana bakan pasajlardan yedi tanesinde Venedik’i tasvir eden alegorik heykeller bulunuyor. Bu heykeller, saray cephesinde en dikkat çeken eserler arasında yer alır. Bu yüzden iç mekana girmeden önce sarayın Büyük Kanal ve meydana bakan cephesindeki heykelleri incelemeyi unutmayın.


2.Porta della Carta

1438 yılında inşa edilen Porta della Carta adı verilen kapı, saray ile San Marco meydanı arasında yer alan bir giriş kapısıdır. Kapı üzerindeki kuleler, oyulmuş yoncalar ve kanatlı aslan (Venedik’in sembolü) mimar Bartolomeo Buon tarafından tasarlanmış. Ayrıca bu giriş kapısı Venedik’teki gotik mimari tarzının en önemli örneklerinden ikincisi (Birincisi Ca d’Oro’dur) olarak kabul ediliyor.

Porta della Carta’nın kelime anlamı ‘Kağıt Kapı’dır. Bu kapıya Kağıt Kapı isminin verilmesi, tahminlere göre ya devlet arşivlerinin burada barındırıldığı ya da hükümete yazılı taleplerin sunulduğu kapı olduğundan dolayıdır.

3.Ahlar Köprüsü

Büyük Kanal tarafından cephenin sonuna doğru yürüdüğünüzde görebileceğiniz Ahlar Köprüsü, saraydan ayrı bir yapıymış gibi görünse de, sarayın en önemli bölümlerinden biri. Sarayı hapishanenin birinci katına bağlayan kapalı barok tarzdaki bu kemer köprüsü, Venedik’te görülmesi gereken en önemli yerler arasında. Bu köprüyü saraya girmeden dışarıdan da görebiliyorsunuz.

Köprünün taş ızgaraları sayesinde hükümlüler buradan hapishaneye götürülürken Venedik’i son kez görüp iç çekermiş. Köprüye de bu yüzden Ahlar Köprüsü adı verilmiş.



4.Hapishane

Kuyular olarak da bilinen Dükler Sarayı’nın nemli ve çorak hapishane hücreleri zemin katta bulunuyordu. 16. yüzyılın sonlarında, daha fazla hapishane hücresine ihtiyaç duyulduğu tespit edildiğinde, Venedik hükümeti Prigioni Nuove (Yeni Hapishaneler) adlı yeni bir bina inşa etmeye başladı. ‘İç Çekme Köprüsü’ (Ahlar Köprüsü) ile bu tarihten sonra sarayın ikinci katına bir hapishane inşa edildi. Suçların türlerine ve ağırlığına göre hükümlüler farklı hapishane hücrelerine yerleştiriliyordu.

Hapishaneden tek kaçan hükümlü ise Casanova‘dır. Casanova’nın 1755 yılındaki ünlü bu kaçış hikayesini, rehberli turlar satın alacak olursanız yerinde dinleyebiliyorsunuz.



5.Foscari Kemeri

Sanatçı Antonio Rizzo’nun Adem ve Havva heykelleri de dahil olmak üzere Gotik kulelere ve heykellere sahip güzel bir zafer takı olan Foscari Kemeri, sarayın en ilgi gören bölümleri arasında yer alıyor. Kağıt Kapı’nın hemen ilerisinde bulunan bu kemerin bulunduğu geçitten de Devler Merdiveni adı verilen, Mars ve Neptün tanrılarının heykelleri ile çevrili olan Büyük Merdiveni de görebiliyorsunuz. Avlu ve bu Büyük Merdiven de yine Antonio Rizzo tarafından tasarlanmış. Bu merdiven ile sarayın ana katına çıkabiliyorsunuz.

Yaldızlı alçı tavanla süslenmiş Altın Merdiven, 1530-1550 yılları arasında üst katlardaki devlet dairelerini ziyaret eden ileri gelenlere büyük bir giriş sağlamak için inşa edilmiş. Bu merdivenler üçüncü kattaki ofislere ve resepsiyon odalarına kadar çıkıyor.



7.The Museo dell’Opera

Altın Merdiven’den başlayan müze, sarayın 14. yüzyıldan kalma pasajından bazı mimari eserleri sergiliyor.


8.Maggior Consiglio Salonu

Büyük Konsey’in toplandığı salon olan Maggior Consiglio Salonu, 14. yüzyılın ortalarında yapılmış olmasına rağmen, 1577 yılında çıkan bir yangından dolayı 1578 ile 1594 yılları arasında çok daha görkemli bir şekilde yeniden inşa edilerek günümüzdeki halini almış.

Daha çok yaldızlı tavanı ile dikkat çeken salonun duvarlarında Tintoretto, Veronese ve Bella gibi dönemin önde gelen sanatçılarının tablolarını ve fresklerini de görebilirsiniz. Dükler Sarayı’nda kaçırılmaması gereken bir bölüm varsa, o da Maggior Consiglio Salonu’dur diyebiliriz.

9.Dükler Dairesi

Düklerin eski konutu ikinci katta yaklaşık 12 odayı kaplıyor. Bu odalar süslü tavanları ve şömineleri ile dikkat çekiyor.

Burada Giovanni Bellini ve Titian’ın resimlerini de içeren Dükler Sarayı resim koleksiyonunu görebilirsiniz.

10.Sala dello Scrutinio

Sarayın ikinci katında yer alan toplantı odası olan Sala dello Scrutinio, oyulmuş ve boyanmış bir tavan ve duvarlarda Venedik deniz savaşlarının muazzam tabloları da dahil olmak üzere muhteşem dekorasyonlar içerir.

11.The Sala del Collegio

Kolej Salonu olarak da bilinen The Sala del Collegio, sarayın üçüncü katında yer alıyor. Salonda, Veronese’nin ve Tintoretto’nun ünlü tablolarını görebiliyorsunuz. Salona ‘Kolej Salonu’ adı verilmesinin nedeni ise salondaki resimlerin büyük bir bölümünün Tintoretto’nun öğrencilerine ait olmasıdır.

19. yüzyılın ünlü İngiliz sanat eleştirmenlerinden olan John Ruskin, bu oda hakkında Dükler Sarayı’ndaki başka hiçbir odanın, bir ziyaretçinin “Venedik’in kalbine bu kadar derinden girmesine” izin vermediğini söylemiş olması da, bu salonun diğer oda ve salonlardan çok daha başarılı bir dekorasyona ve sanat eserine ev sahipliği yaptığını kanıtlar nitelikte.


12.Sala del Senato

Venedik Cumhuriyeti Senatosu’nun toplandığı bu büyük salonun tavanı Tintoretto’nun çalışmalarıyla süslenmiş. Salondaki iki büyük saat ise özellikle incelenmesi gereken objelerden.



13.Sala del Consiglio dei Dieci

Ten Konseyi’ 1310 yılında kurulan bir gizli servisti. Dük Falier’i devirmek için kurulan komplo sonrasında daha da önem kazanmış olan bu gizli servis üyeleri toplantılarını bu salonda gerçekleştiriyormuş. Tiepolo’nun büyük bir resmine ev sahipliği yapan salondaki tavan süslemeleri ise Veronese’ye ait.


Dükler Sarayı Hakkında Bilgiler

Saray, Bizans, Gotik ve Rönesans gibi farklı mimari tarzların birleştirilmesiyle oluşturulmuş. Bu etkileyici bina, Titian, Tintoretto ve Bellini gibi ünlü İtalyan sanatçıların tablolarına ev sahipliği yapmasıyla daha çok ilgi görüyor olsa da, mobilyalar ve mimari yapısıyla da görülmesi gereken tarihi yapılardan.

Eski kale 810 yılında inşa edildiğinden beri Dükler’in konutu ve kamu daireleri olmuş. Yaklaşık 1000 yıldan fazla bir süredir 120 Dük, Venedik’i bu saraydan yönetmiş.
9. yüzyıldan kalma bir kalenin temelleri üzerine inşa edilen bu saray, tartışmasız zamanının en iyi laik Avrupa binası olarak kabul ediliyor.

Günümüzde sarayın büyük bir bölümü 14. yüzyılda inşa edilmiş olmasına rağmen, 16. yüzyılda çıkan bir yangından dolayı saray içerisinde muhafaza edilen eserlerin büyük bir bölümü harap olmuş. Tintoretto, Veronese, Titian, Bellini ve Tiepolo gibi zamanın en büyük Venedik ustalarından bazıları, sarayın eski ihtişamına kavuşturulmasına, yaldızlı sıva, heykeller, freskler ve tuvaller ile katkı sağlamış.

Sarayın İngilizce sesli rehber hizmetinden de mutlaka satın alın derim. İç mekandaki tüm oda, salon ve eserler hakkında bilgileri bu ses rehberiyle öğrenebiliyorsunuz. Ayrıca ‘Casanova Tur’ adı verilen tur paketlerine de göz atmayı unutmayın. Bu turlar ile Dükler Sarayı’nın Hapishanesi’nden kaçan ilk ve son mahkum olan Casanova’nın hikayesini, kaçtığı hücre önünde dinleyebiliyorsunuz.

Dükler Sarayı Nerede ?


İtalya’nın en romantik ve en güzel şehirlerinden biri olan Venedik’te, şehrin kalbinin attığı yer olan San Marco Meydanı’nda bulunan Dükler Sarayı’na şehirdeki diğer cazibe merkezlerinin hemen hepsinden yürüyerek ulaşabiliyorsunuz.