IRCRehberi.Net- Türkiyenin En iyi IRC ve Genel Forum Sitesi  
 sohbet
derya sohbet


 
 
Seçenekler Stil
Alt 23 Ocak 2023, 02:09   #1
Standart Farkında Olmadan Çocuğunuzda Anksiyeteyi Tetikliyor Olabilir misiniz?

Farkında Olmadan Çocuğunuzda Anksiyeteyi Tetikliyor Olabilir misiniz?

Ebeveynlerin istemeden hatta farkında bile olmadan çocuklarını kaygılandıran davranışlar sergilediğini ve bu yüzden kendi çocuklarında da kaygı bozukluğuna sebep olduklarını biliyor muydunuz? Anne ya da baba olarak kaygı bozukluğu problemi yaşıyorsanız, bunu çocuğunuza yansıtmamak için önce kendinizi iyileştirmeniz gerekiyor.
Anksiyete sadece yetişkinlere özgü bir problem değil. Klinik araştırmalar gösteriyor ki, dünyada milyonlarca çocuk kaygı bozukluğu belirtileriyle mücadele ediyor. Yakın zamanda yapılan bir analize göre, dünya çapındaki gençlerin %20,5'i kaygı bozukluğu yaşıyor.

Farkında Olmadan Çocuğunuzda Anksiyeteyi Tetikliyor Olabilir misiniz?

Massachusetts Hastanesi'nde yönetici olan Dr. Khadijah Booth Watkins'e göre, 'Çocuklar kaygılarını farklı şekillerde gösterebiliyor bu yüzden de çocuklarda kaygı bozukluğunu saptamak, yetişkinlere göre daha zor olabilir.'

Kaygı bozukluğu bazı çocuklarda karın ağrısı, baş ağrısı, hızlı kalp atışı gibi fiziksel semptomlarla gözlemlenirken bazılarında ise öfke nöbetleri ya da anne babaya yapışık yaşama isteği gibi duygusal tepkilerle ortaya çıkabilir.
Bu çocuklar genelde içlerine kapanırlar ve akranları ile iletişim kurmaktan kaçınırlar.

Kimse çocuğunda kaygı yaratma niyeti ile hareket etmez. Ancak niyetiniz bu olmasa bile, ebeveynlerin bazı davranışları ne yazık ki çocuklarda kaygı bozukluğuna yol açabilir.

Uzmanlar, çocuklarda kaygıyı tetikleyen bazı ebeveyn tutumlarını belirlemiş. Klinik psikolog ve yazar Jenny Yip'e göre, ebeveynler aşırı temkinli olduğunda, bu davranış çocuklarda kaygıyı tetikliyor. Örneğin, bir anne sürekli olarak çocuğuna dikkatli olmasını söylüyorsa, aslında farkında olmadan çocuğunu sürekli olarak tehlikeye karşı uyarmış oluyor. Bunun sonucu da kaygılı bir çocuk ortaya çıkarmış oluyoruz.
Bir örnekle açıklamak gerekirse, bir çocuk annesi tarafından sürekli 'Yapma düşersin!' diye uyarılırsa bu çocukta kaygı yaratacaktır. Elbette uyarmanız gereken durumlar olacaktır ancak bunu farklı bir dille yapmakta yarar var.

Çocuklar bir şey söylendiğinde nedenini bilmek ister.

Örneğin, yapma etme demek yerine 'Orada zıplaman tehlikeli çünkü zemin çok sert ve eğer düşersen bir yerini incitebilirsin.' diye detaylı bir açıklama ile uyarı yapmak çok daha doğru olacaktır.

'Sigara içersen ölürsün' demek yerine 'Sigara içmek birçok sağlık sorununa sebep olabilir. Büyükbaban, sigaraya bağlı kanserden hayatını kaybetti. Seni çok seviyorum ve sağlıklı olmanı istiyorum. Lütfen sigara içmeye başlama.' diye konuyu detaylandırmak ve çocuğunuzun kendi aklı ile doğru kararları almasına yardımcı olmak çok daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
Çocuklara dünyadaki tüm tehlikeleri ve kötü şeyleri anlatarak onları boğmaktansa, onlara yeri geldikçe gerekçeleri ile nelerin kötü olduğunu anlatıp, kendi kararlarını mantık çerçevesinde vermeleri için destek olmak en doğrusu olacaktır.

Çocuklarınızla duyguları hakkında konuşmayı ihmal etmeyin. Massachusetts'teki Boston Çocuk Hastanesi'nde klinik psikolog olan Keneisha Sinclair-McBride'a göre, "Kaygı hayatın normal bir parçası". Bir ebeveyn olarak yapabileceğiniz en önemli şeylerden biri, çocuğunuzun kaygıyla başa çıkmasına yardımcı olan stratejileri ona öğretmek.
Pediatrik psikolog ve ebeveynlik koçu Ann-Louise Lockhart'a göre çocukların hislerini anlayabilmeleri için güvenli bir alana ihtiyaçları var.

Çocuğunuz ne hissettiğini tam olarak anlamlandıramayabilir, bu sebeple siz onun yerine bu duyguyu tanımlamaya çalışabilirsiniz.

Örnek vermek gerekirse, 'Bir ileri bir geri gidiyorsun çünkü sınıfa girmekten korkuyorsun' ya da 'Ben yanında olmadan partiye gitmekten çekiniyorsun' gibi...

Bir sonraki adımda ise onu anladığımızı ve yardımcı olmaya çalıştığımızı göstermeliyiz.

' Seni anlıyorum. Bu gayet normal. Bazı insanlar böyle hissediyor ve partiye yalnız gidebilmek için biraz zamana ihtiyaç duyuyor.'
Sorunu çocuğunuzun adına çözmeyin. Bu yardım değil aksine kaygının artmasına sebep olan bir davranış olur. Çocuğunuz adına sorunu çözmeden çocuğunuzu desteklemek ve cesaretlendirmek için orada olduğunuzu anlamasını sağlayın yeter.
Bir ebeveyn olarak, zorlu duygularınızla başa çıkmak için kullanmayı planladığınız bazı başa çıkma mekanizmalarını paylaşabilirsiniz - ister meditasyon ve derin nefes alma, ister aklınızı bir süreliğine bir şeylerden uzaklaştırmak için eğlenceli bir aktivite planlama.

Wisconsin-Madison Üniversitesi'nde insan gelişimi ve aile çalışmaları alanında yardımcı doçent olan Alvin Thomas da bir ebeveyn olarak duygularınız hakkında konuşmanın önemini vurguladı. Bu yaklaşım, çocuklarınızın çevrelerindeki yetişkinlerin neden farklı davrandıklarını açıklamak için kaygı temelli hikayeler uydurmalarını engeller.

'Örneğin, çocuğunuza babasının biraz üzgün veya biraz hayal kırıklığına uğramış hissettiğini söylemenizde bir sakınca yoktur' diye açıkladı. “Çocuğun duygusal kelime dağarcığını genişletiyor, duyguları aracılığıyla konuşmayı öğretiyor ve bunu nasıl yapacakları konusunda onlara model oluyor. O zaman yaşa uygun akıl yürütmeye devam edebilirsiniz. Babam hayal kırıklığına uğramış hissediyor çünkü babam gerçekten bir şey umuyordu ama olmadı.”

Sonuca değil çabaya odaklanın. Çocuğunuzun başarısını değil çabasını övün. Böylece bir gün başarısız olduğunda kendini kötü hissetmeyecektir. Ve çocuğun üzerindeki sürekli başarılı olma baskısını da ortadan kaldıracaktır.
Araştırmalara göre, sonuçtan çok çabaya odaklanmanın birçok faydası var. Öncelikle, bu baskıyı ortadan kaldırır ve çocukların her şeyde mükemmel olmasalar bile yeterince iyi olduklarını anlamalarına yardımcı olur.

Öte yandan sürekli mükemmel olması gerektiğini düşünen bir çocuk için hayat giderek daha da zor bir hal alacaktır.

Yine bir örnekle açıklamak gerekirse, 'Yarışmayı kazanmak için çok çalışmalısın' demek yerine 'Yarışmanın sonucu ne olursa olsun, her gün çalışıyorsun önemli olan bu' demeniz daha doğru olacaktır.

Ayrıca, çocuğunuza onu ne olursa olsun sevdiğinizi ve kabul ettiğinizi bilmesini sağlayın. Bu, kaygıları azaltmaya yardımcı olan güven duygusunu artıracaktır.

Bazen iyi bir amaçla sorduğumuzu zannettiğimiz sorular da çocuklarda kaygı problemine yol açabilir. Çocuğunuzun hiç endişeli değilken soracağınız 'Kampa yakın arkadaşlarından hiçbiri gelmiyor diye endişeli misin?' tarzı bir soru, çocuğunuzun bu konuda kaygılanmasına sebep olacaktır.
Onun yerine, 'Kampa tek başına gidiyorsun, dönüşte arkadaşlarına harika hikayeler anlatacağına eminim. Kampı senin için daha eğlenceli hale getirebilmek için bir şeyler düşünebiliriz istersen.' diye bir konuşma yapabilirsiniz.

Orada yeni arkadaşlar edineceğini, çok havalı aktiviteler yapacağını, ilerisi için şahane anıları olacağını konuşmak, onu endişelendirecek sorular sormaktan çok daha iyi olacaktır.

Belki kampa yalnız gittiği için siz ebeveyn olarak daha gergin olabilirsiniz. O zaman, çocuğunuzla konuşmadan önce, bu konuyu kendi içinizde çözmeyi sakın ihmal etmeyin.

Çünkü çocuklar her şeyi hisseder.

Evde sürekli gergin bir ortam varsa ve ebeveynler eğer aşırı otoriter bir tutum sergiliyorsa, çocuk azar işitmemek ve ailesinin gözünde 'iyi' olabilmek için sürekli tetikte olacaktır. En ufak bir hata onun kendine güvenini zedeleyecek ve ileride kaygılı bir bir birey olmasına sebep olacaktır.
Bu tarz otoriter evlerde büyüyen çocukların çoğu, ebeveynlerini gururlandırmak, cezadan kaçınmak ve 'iyi çocuk' olabilmek için mükemmeliyetçi olabilir.

Bu nedenle de, her şeyi doğru yapma konusunda çok fazla endişeli olurlar.

Bir ebeveyn olarak eğer siz de kaygı bozukluğu ile mücadele halindeyseniz, bunu çocuğunuzun yaşına göre ona anlatın. Bu konuda bir destek alın ve aynı yöntemleri çocuğunuz için de kullanın.
Kaygı bozukluğu olan bir ebeveyn, eğer yardım almazsa çocuğu ister istemez onun davranışlarından etkilenir ve eş zamanlı olmasa da ileride mutlaka aynı durum sorunla yüzleşir.
Çocuklarımızı korumak istiyorsak, önce kendimizi korumalıyız. Uçakta bile oksijen maskesini önce anne taksın, sonra çocuğu diye uyarı yapılması boşuna değil. Siz iyi olmadığınız sürece çocuğunuzun iyi olmasını bekleyemezsiniz.
Sürekli tedirgin ve kaygılarla boğuşan ebeveynler ile büyüyen bir çocuğun kaygısız bir birey olmasını bekleyemeyiz.

Önce kendimiz...

Önce biz iyi olacağız ki, çocuğumuza da gerekli desteği verebilelim.

Kaynak: [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

________________

İnsan bütün sıkıntılarını tek başına atlatınca,
kimseye ihtiyaç duymuyor.


Farkında Olmadan Çocuğunuzda Anksiyeteyi Tetikliyor Olabilir misiniz?
 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Kapalı
Refbacks are Kapalı





Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 17:09.