IRCRehberi.Net- Türkiyenin En iyi IRC ve Genel Forum Sitesi  
 sohbet
derya sohbet


Tarih Tarihin hayatımıza etkileri ile ilgili tüm konulara bu başlık altından ulaşabilirsiniz.

 
 
Seçenekler Stil
Alt 19 Haziran 2020, 23:02   #1
She
✰ ÖzeL..
She - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Standart Tapınak Şovalyeleri ve Gothic Mimarisi

templar sovalyeleri, hacli seferleri sirasinda kurulmus olan bir sovalye-rahip tarikatidir. hacli seferleri sirasinda araplara karsi son decere acimasiz tavirlari ve kudus'u yagmala***** sagladiklari hazinlerden oturu zenginlikleri ile taninirlar. haklarinda bircok efsane ve spekülasyon üretilmistir. hacli seferlerinin sonunu takiben malvarliklarini kiskanan fransa krali philip tarafindan papa ii. innocent'in de isbirligi ile afaroz edilip heresy (dinsizlik) ile suclanip, iskence edildikten sonra yakilarak oldurulmuslerdir. rivayete gore bir bolumu yer altina girip varliklarini surdurmustur, gunumuzde bazi tarihciler masonlarin templarlarin devami oldugunu iddia etmislerdir
knights of the temple- amaclari, hacli seferleri sonrasi kudusu, bu dogrultuda da incili korumak olan bu sovalyelerin dinsel ayinler duzenlemesi, ellerini ve eteklerini gercek yasamdan cekmeleri, ornegin kadinlarla birlikte olmamak dahil cesitli oruclar tutmalari, vs. cok sonra avrupada ortaya ciktiklarinda, klisenin, askeri ozellikleri nedeniyle buyuk tehdit olusturan bu kisilerden kurtulmak icin escinsel oldukları, dinsel ayinlerde seytana taptiklari, vs. gibi dedikodular cikartmasi sonucu yargilanmalarina sebebiyet vermistir.
paladinlerin bir kısmıda tapınak $ovalyeleridir frpde
bazı sınıflar wardır paladinliktede bazıları ise bu sınıfa girer
"12. yüzyıl başlarında, kudüs'te ugo de payns tarafından kurulmuş, dinsel askeri tarikata bağlı şövalyelerdir.
zamanında batılı bir çok prensliğin desteğini kazanmıştır ve 1128 yılında ermiş bernard'ın başkanlık ettiği bir komisyonla kuralları belirlenmiştir. ve böylece birbirinden farklı olan iki kuramı yani rahiplikle şövalyelik birleştirmiştir. bu tarikatın amacı kutsal mezarın yanı sıra kutsal diyarlara güvenli ulaşımı sağlayan koruyucu bir görev üstlenmiştir.
zamanla gösterikleri başarılarla daha zengin bir konuma gelmişlerdir ve dolayısıyla düşmanları çoğalmıştır. 1307 de "güzel filip" lakaplı fransa kralı bu tarikata karşı bir dava açmıştır ve tarikattakilerin tutuklanıp işkence altında şuçlarını itiraf ettirilmiştir.
1312 yılında da tarikat resmen kapatılmıştır."
martin mystere'de de konu olarak işlenmiştir yer yer.ms 1119 yilinda kutsal topraklardaki süleyman'in tapinagini ve buraya gelen hiristiyanhacilari korumak icin kuruldular. kudus alindiktan sonra hacli seferine katilan askerlerin (sag kalabilenlerin tabii) cogu evlerine donmustu ve buralari korumak icin cok az asker gucu vardi. bunun uzerine iki sovalye hugh de payns ve godefroi de saint omar bir yemin ettiler. bu yemin ilk defa olarak sovalyeligin gerekleriyle kesisligin gereklerini birlestiriyordu. yani hem zayiflari korumak ulkeni sevmek saymak falan gibi standart sovalye tripleri hem de kesisler gibi fakirlik ve abazalik anlamina geliyordu. haliyle bu olusum derebeylerine bagli sovalyelerden tirsan kiliseninde cok isine geldi ve kilise de bunlara arka cikti. o kadar populer olmuslardi ki avrupanin ve ozellikler ingilterenin her yerinden sovalyeler ve soylular bu birlige katiliyorlardi. katilirkende butun mal varliklarini aileleri yerine organizasyona birakiyorlardi. bir yandan da bu muteassip sovalyeler halktan gelen destek ve parasal yardimla giderek gucleniyorlardi. bu is oyle bir hal aldi ki artik templarlar avrupanin degisik yerlerinde paralarini isletmek icin bankalar kurmaya basladilar. artik krallar bile onlardan korkmaya baslamislardi. sonunda 1308 de fransa krali 4. phillip arkasina templarlarin zenginliginden rahatsiz olmaya baslayan halkinda destegini alarak (ettikleri fakirlik yeminini unutmayalim) liderlerini kafirlik ve cadilikla sucladi ve eline gecirdigi butun templarlari yakalyip yakarak idam etti. bir rivayete gore templarlar bu olaydan sonra faaliyetlerini yer altina kaydirdilar ve bugun hala varliklarini surdurmekteler. en azindan bugun hala bir cok frpci gencin kisiliginde paladinler olarak varliklarini surdurmekteler.
tapınak şövalyelerinin hakkında bu kadar çok rivayet doğmuş olmasının sebebi, örgütün kudüsü korumak dışında bazı "gizli" misyonlar taşımasıdır. bir söylentiye göre musanın kayıp sandığının bir diğer söylentiye göre ise 'gerçek' süleyman tapınağının izlerinin aranması gibi erekler onların varlığını yoğun ve mistik bir sis perdesinin arkasında gizlemiştir. ortaçağ'ın incil dışındaki yazılı eserlerin sahip olduğu bilgiyi dışlayan kültürü içinde, kilisenin tepkisini çekmemek için gizlice yeraltında oluşturdukları, binlerce el yazmasıyla dolu olan kütüphaneler ve çeşitli öğretilerin paylaşıldığı tapınak eğitimleri, tapınak şövalyelerini özel yapan etkenlerdir. ikiyüz boyunca çeşitli suikastlar, komplolar, yayılmacı politikalar ve siyasi kumpaslarla avrupanın tarihinde ciddi izler bırakan tapınak şövalyelerinin kaybolduğu rivayeti doğru olmayıp, daha etkin olabilecekleri şekilde yeniden örgütlendiği söylenmekte.

yer altına geçtikten sonra illuminati ile de işbirliği yaptıkları ve örgütsel yaşamlarını sürdürdükleri söylenebilir
birinci haçlı seferi, 1099 yılında kudüs'ün düşmesi ve yaklaşık 460 yıldır müslümanların egemenliği altında bulunan toprakların hıristiyanların eline geçmesiyle sonuçlandı. haçlılar, kudüs'ü kendilerine başkent yaptılar ve sınırları filistin'den antakya'ya kadar uzanan bir latin krallığı kurdular.

bu tarihten sonra haçlıların ortadoğu'da tutunabilme mücadelesi başladı. kurdukları devleti ayakta tutabilmek için örgütlenmeleri gerekiyordu. bu nedenle daha önce benzeri bulunmayan "askeri tarikatlar" kuruldu. bu tarikatların üyeleri, avrupa'dan filistin'e göç edip, burada bir tür manastır hayatı yaşıyor, bir yandan da müslümanlara karşı savaşmak üzere askeri eğitim görüyorlardı.
bu tarikatlardan tapınakçılar, haçlıların kudüs'ü ele geçirmelerinden ve bir latin krallığı kurmalarından yaklaşık 20 yıl sonra tarih sahnesine çıktılar. ortaçağ avrupasının en güçlü, en etkili ve hakkında en çok konuşulan örgütlerinden biri olacak bu tarikatın kuruluşu kudüs'te sessiz sedasız gerçekleşti. 1118'de, aralarında geoffroi de saint-omar ve hugues de payens'in bulunduğu, doğu'daki dokuz haçlı şövalyesi kendilerini dine adadılar . 1120'de foulgues d'angers, 1125 yılında champagne kontu hugo tarikat şövalyesi oldular. 1118 yılında kurulan ve herkesçe tanınan adı "tapınakçılar" veya "tapınak şövalyeleri" (ingilizce'de templarsya da knights templar) olan bu tarikatın tam ismi "isa'nın ve süleyman tapınağı'nın yoksul şövalyeleri" idi. ("pauperes commilitones christi templique salomonis") 9 kurucu şövalyeden şu isimlerden oluşuyordu:
hugues de payens,
godfrey de st. omar,
godfrey rossal,
gundemar,
godfrey bisol,
payen de montdidier,
archibald des st. aman,
andrew de montbard ve
provins kontu.
yukarıda adı geçen kurucular dönemin kudüs kralı ii. baldwin'in huzuruna çıktılar ve birinci haçlı seferi'nin ardından kudüs'e akın eden hıristiyan hacıların mallarını ve canlarını koruma işine talip olduklarını belirttiler. kral hugues de payens'i yakından tanıyordu. kendilerine büyük destek verdi; aynı zamanda onlara bir zamanlar süleyman tapınağı'nın yer aldığı (mescidi aksa'yıda kapsayan) bölgeyi tahsis etti. selahaddin eyyubi 'nin hıttin savaşı'nın ardından kudüs'ü geri almasına kadar geçen 70 yıl süresince "tapınak tepesi", tapınakçılar'ın merkezi oldu. kendilerine "süleyman tapınağı" ile bağlantılı bir isim verilmesinin nedeni de işte budur.
kurucu şövalyelere göre, bir araya gelmelerinin, diğer bir deyişle bu tarikatı kurmalarının amacı, kutsal toprakların ve hıristiyan hacıların güvenliğini sağlamaktı. ancak tapınakçılar gerçekte yardımseverlik değil, aksine ekonomik ve siyasi çıkarlar peşindeydiler.

tapınakçılar örgütü kısa bir süre sonra yeni katılımlarla hızla büyümeye başladı. tarikatın gizemli havası ve mistik öğretisi pek çok avrupalı "asil"in ilgisini çekmişti. bu gelişim, tarikatın 1128 yılındaki troyes konseyi'nde papalık tarafından resmen tanınmasıyla daha da hız kazandı.

bu onayı gerçekleştirmek üzere, tarikatın önderi hugues de payens beş şövalyeyle birlikte papa ii. honorius'u ziyaret eder. kudüs patriğinin ve kral ii. baudoin'in mektuplarını sunar; tampliyeler'in görevlerini, hizmetlerini ve yararlarını anlatır. 13 ocak 1128'de troyes'da konunun müzakeresi için konsil toplanır. konsile çok sayıda yüksek din görevlisinin yanında özellikle citeaux başrahibi etienne harding ve clairvaux başrahibi saint bernard da katılır. tapınakçılar'ın gerek örgütlenmesinde gerekse ilerlemesinde en çok katkısı olan bu kişi , tarikatın kurucularından andrew de montbard'ın kuzeniydi. tapınak şövalyeleri'nin nizamnamesini, kendi mensubu olduğu cistercian mezhebinin ilke ve kuralları doğrultusunda kaleme aldı , konsillere tampliye örgütünü yeniden takdim etti. tatmin olan troyes konsili, isa'nın fakir şövalyeleri adıyla dinsel şövalyelik tarikatının kurulmasına ve tüzüğünün saint bernard tarafından hazırlanmasına karar verdi. böylece tampliye tarikatı resmen kurulmuş oldu

"bernard'ın belgesi, de laude novae militae (yeni şövalyeliğe şükran), christendom'u bir ucundan diğer ucuna geçti, hemen ardından tapınakçı askerlerin sayısı arttı. aynı zamanda avrupa'nın kralları ve baronlarından bağışlar, hediyeler tapınakçılar'ın kapısına düzenli olarak ulaşıyordu. şaşırtıcı bir süratle, dokuz şövalyeden oluşan küçük grup, tapınakçılar şirketi'ne dönüştü."

kısacası onun sayesinde tapınakçılar benzeri görülmemiş ayrıcalıklara sahip oldular; diğer dini tarikatlara tanınmayan imtiyazlar elde ettiler. "ortaçağ'ın en başarılı askeri, ticari ve mali organizasyonlarından biri" oldular. kutsal topraklardan avrupa'ya kadar her yerde bir "efsane" olarak dilden dile dolaşmaya başladılar. örgüt kısa bir zaman diliminde, dokuz şövalyeden iyi eğitimli on binlerce çalışana ve muazzam bir sermayeye sahip dev bir şirkete dönüştü: "yeni üyeler, para ve arazi teklifleri her yerden akmaya başladı. kısa zamanda inşa edilen pek çok kale, çiftlik ve kilise, tapınak şövalyeleri ve hizmetçileri tarafından kullanıldı. tapınakçılar gemileri teçhiz ettiler, hem ticaret hem de savaş gemileri filosu oluşturdular. zamanla dönemlerinin en tanınmış savaşçıları, seyyahları, bankerleri ve finansörleri oldular. % 60'a varan faiz oranlarıyla borç veren örgüt "avrupa'daki servetin büyük bir bölümünü elinde bulundurur duruma geldi. o derece zenginleştiler ki avrupa'nın kralları borç para bulmak umuduyla kapılarını çalıyordu. bunun neticesinde de krallıklar büyük oranlarda borçlu duruma düştüler. diğer bir ifadeyle avrupa ekonomisi bu örgüte bağımlı hale gelmişti. bir dönem, ingiliz krallığının mali işleri tapınakçılar'ın londra'daki merkezinden, fransız krallığı'nın mali işleri ise yine bu örgütün paris'teki merkezinden yönetiliyordu. söz konusu durum, onlara krallar ve alınan kararlar üzerinde söz sahibi olma, hatta istedikleri gibi kralları yönlendirme imkanı verdi.

bu durum kutsal topraklarda menfaat arayan ve fransayı muhtemel bir haçlı seferi için lider konumda gören fransa kralı güzel philip'i kızdırmakta gecikmedi. papalığı da kuklası haline getiren philip tasfiyeye girişti ve bunun için yüzyıllar sürecek söylencelere yol açacak bir söylentiye başvuruldu . buna göre tapınakçılar kudüs'te bulundukları dönemde bir değişim yaşamışlardı.
photius zamanından beri roma'nın dinsel otoritesine gizli ya da açık daima düşmanlık gösteren bir piskoposluk olan constantinople patriğinin 'nin önünde ant içen tampliyelerin ilan edilen görevi, kutsal yerleri ziyarete gelen hıristiyanları korumaktı.

ancak bunun ardında gizli amaçlar edindiklerine ilişkin söylentiler hristiyan dünyasına yayılır oldu. söylentilere göre tapınakçılar hıristiyanlık inancı yerine başka öğretiler kabul etmişlerdi.
bunun temelinde ise, kudüs'teki süleyman tapınağı'nda "keşfettikleri bir giz" yatıyordu. zaten tapınakçılar'ın kudüs'teki asıl hedefleri, süleyman tapınağı'nın harabelerini araştırmaktı.
tapınakçılar'ın "filistin'e giden hıristiyan hacıları korumak" şeklindeki görüntüyü sadece bir kılıf olarak kullanmaktaydılar. gizli amaçları ezekiel'in haber verdiği modele uygun olarak süleyman mabedi'ni yeniden inşa etmekti. en baştan beri roma'nın (papalık) ve onun krallarının egemenliğine karşıydılar ve amaçları, zenginlik ve güç elde etmek ve gerekirse savaşarak kabalistik dogmayı yerleştirmekti.
dolayısı ile tarikatı kuran dokuz şövalyenin gerçek amacı, yahudiliğin ve eski mısır'ın gizli geleneklerinin özünü içeren kalıntılar ve yazıları bulabilmek için bölgede araştırma yapmaktı ve amaca ulaşmışlar ve hıristiyan bir dünyada doğmalarına, hıristiyan kökenden gelmelerine rağmen, hıristiyanlıktan tamamen farklı bir inanca ve felsefeye bağlanmalarına neden olan, onları sapkın ayinlere, kara büyü ritüellerine yönelten bir "kaynağa ulaşmışlardı: kabala!

kabala, kelime anlamıyla "sözlü gelenek" demektir. ve sözlüklerde, yahudi dininin mistik, ezoterik (batıni) bir kolu olarak tarif edilir. bu tanıma göre, kabala, tevrat'ın ve diğer yahudi dini kaynaklarının gizli manalarını araştıran bir öğretidir.
ancak birçok hristiyan ve müslümanın günümüzde de sürdürmekte oldukları ve o dönem hristiyan aleminde kök salmış bir düşünüşe göre kabalanın gizeminin ardında daha farklı gerçekler vardır. bu görüştekilerin vardıkları sonuç ise, kabala'nın, yahudiliğin temeli olan tevrat'tan da önce var olan, tevrat'ın vahyedilmesinden sonra yahudiliğin içinde yayılan, "pagan" yani putperest kökenli bir öğreti olduğudur.

foucault sarkacinda da bol bol adlari gecer. rosicrucians ve masonlarin da bu orgutun devami olduguna inananlar vardir. bir de bu adamlar hacli seferleri sirasinda dunyadaki ilk bilinen uluslararasi bankacilik orgutunu kurdugu soyleniyor, oyle ki avrupadan kuduse gitmek isteyen bir insan ornegin fransadaki templarlara basvuruyor ve onlara bir miktar para verip karsiliginda bir kagit aliyor, sonra kuduste gidip bunun karsiligi altini onlardan alabiliyor. kadinlarla iliskiye girmeleri yasak oldugundan escinsel olduklari hakkinda bir cok dedikodu cikmis ve baslari vatikanla derde girmis, resmi gorevlerine son verilmis. daha sonra varliklarini gizli olarak surdurmusler.


orta çagda dunya çapinda olu$mu$ olan en buyuk hristiyan gizli orgutu. zamaninda fransiz krali philip le bel sava$ masraflarini odemek için heriflerin butun varliklarina el koymu$ ve bunlari teker teker asip yakmi$. templars larin hala gunumzde devam ettigini soyleyen ve iddia eden insanlarda var. mesela revolution software daki bi kaç script writer. ayrica ayni fikiri anormal bi rahatlikla "noir" içinde kullanildi (soldats), "biz japonuz... bize ne... " $eklinde.

asil sorun bu ki 1990 dan itibaren vatikan hristiyanligin temelleri yenilemek ve gunçeller$tirmek amacila yapmi$ oldugu ara$tirmalardan en ilgi çeken noktanin templars larin mezarlarindan hristyanligin gizemlerini çozebilecek eski incilin falan filan dokumanlarin çikmasi ve dunyanin her ko$esinden arkeologlarin atlamasile sentez olmasi vatikan için ciddile$en bir fenomen olmu$masidir. bu nedenle vatikan verifikasyon olaylarini yapmak için her $eye el koymu$, artik 50 yil sonra bi açiklama yaparlar, aman da çok ta merakliydik zaten diyenlerde var tabii ama templars lar bi $ekilde bi ronesans ya$imi$lar ve belki de tek vatikana laf atmak için olsa bile, dunya nin her ko$esindeki entelektuellerin moda tarti$masi olmu$ vaziyette. geçen yil fransa'da en fazla satan ilk 10 kitaparin arasinda lynn picknett in ve clive prince in "the templar revelation: secret guardians of the true identity of christ" vardi fnac’ta. bu ikiside zaten torino'da the holy shroudu ara$tirken templars lara rast geldiler.

ilk kredili bankacılık sistemini kuran tarikat, dolayısıyla kredi kartının ortaya çıkışında rolleri büyüktür.
haçlı seferlerinden önce kurulmuştur, papalık tarafından aforoz edilmişlerdir. kurucuları payns'lı hugues ve 11 şovalye arkadaşıdır.kuruluş amaçları hristiyan hacıları güvenli bir şekilde kudüs e ulaştırmaktır.bu kadar mala sahip olmalarının nedeni kuruluşları sırasında tarikata bağışlanan gayrimenküller ve papa tarafından verilen imtiyazlardır.bu bağışların nedeni ilk kurulan askeri tarikat olmaları ve doğrudan papa ya bağlı olmalarıdır.zengin oldukları doğrudur fakat zengin olan tarikattır şovalyeler daima manastır hayatı sürmüşlerdir.bu zenginlik başlarına büyük belalar aşmıştır fakat bunun bir nedenide tarikatın stratejik kararlardaki hataları olmuştur.aynı dönemde kurulan hastane tarikatı başlarına gelecek felaketi anlamış ve rodos'a kaçmıştır.son grandmaster ları molay li jaques tir ve engizisyon mahkemesinde baphomet e taptıklarını kabul etmiştir.güzel philiphe'nin başlattığı bu katliama papa 5.clemens kraldan korkusu yüzünden karşı koyamamıştır


şimdiye kadar bir türlü 'gerçek' sırları çözülememiş olan,son zamanlarda bazı çevrelerin ateşle oynar misali kurcaladıkları topluluk.
haçlı savaşları döneminde hristiyan hacıları,kudüs yolu üzerindeki müslüman saldırılarına karşı korumak maksadıyla kurulmuş bir topluluk.ilk önceleri isa'nın fakir şövalyeleri olarak anıldılar.lakin görevlerindeki başarıları onları haçlı savaşları içerisine birebir katılımcı olmaya zorlayınca,üstüne üstlük muhteşem başarılarla bu durumlarını taçlandırınca ister istemez (gelen hediyeler,savaş ganimetleri,vergiye bağladıkları bazı bölgeler) hatrı sayılır bir hazinenin sahibi olmuşlardır.avrupa'nın pekçok ülkesinden bir şövalye olmak için akın akın gelen adını tarihe yazdırmış askerler,varlıklı(ve inançlı!) ailelerin genç mensupları,savaş konusunda da yetenekli alimler sayesinde bu topluluk hatrı sayılır bir konuma yükselmiş,her tarafta adını duyurur olmuşlardır.söylenenlere göre gruba(ki artık tapınak şövalyeleri diye anılmaya başlamışlardır)girmek isteyen kişiler bir takım ezoterik işlemlerden/ayinlerden geçmekte,tarikata layık olup olmadıklarını kanıtlamak zorundadırlar.bu törenlerin dört bölümden oluştuğu ve akıl,ruh kontrolü ile bunların olgunluğunun ölçüldüğü söylenir.inisiyasyon neticesinde tören boyu gözleri kapalı olan adayın gözleri ana salon'da açılır ve sembolik olarak da 'işık'a kavuşmuş olur.

tarikat öyle genişlemişti ki katıldığı savaşlarda galibiyet kesin gözüyle bakılmaktayfı.zira bu keşişlerin savaş sanatlarındaki bilgileri aklın ve hayalin ötesindeydi(ki bu durumun aldıklar öğretiler ile de bağlantılı olduğu bilinir).
savaşlara göğü ve karın kısmını kaplayan büyük kızıl haçların olduğu beyaz cübbeler ile katılırlar,böylece orduya 'tanrı bizle' mesajını vererek büyük moral sağlarlardı.bu savşçı keşişler'in hayatlarının geri kalan kısmı ibadet ile geçerdi(ya da öyle gösterilirdi).

bu büyük servet sayesinde ekonomik çöküntü içinde bulunan pekçok krallığa kredi sağlamışlar,siyasette de (derin devlet misali) gizli bir güç olmuşlardır.bu durum papalığın canını sıkmaya başlamıştır,zira din sayesinde istediği herşeyiyaptırabilen vatikan'ın o kudretli konumunu yavaş yavaş tapınak şövalyeleri'ne kaptırmaya başlamışlardır.

tarikatın bu görkemli halleri maalesef 1307'de sona ermiştir.müslümanların savaşlarda başarıdan başarıya koşması,tarikat'ın gizli öğretiler ile uğraştığı gerçeği,fransa kralı güzel philip'in kendi adını (ve ülke ekonomisini) temize çıkarması gerekliliği ile şövalyelerin saraylara sığmayan servetlerine olan muhtaçlığı gibi sebeplerden bu oluşum hızla kan kaybetmeye başlamıştır.
fransa kralı 4. güzel philiph'in yaptığı büyük çaplı komplo sayesinde halk da galeyana getirilerek avrupa çapındaki şövalye avı başlamıştır.
şövalyeler,eşcinsel ilişki,haç'a tükürme,baphomet adlı bir iblise tapma(ki bazı kaynaklar bu adın muhammet'den türetildiğini idida eder),vb. suçlar ilse yarılanmışlardır.çoğu dayanılmaz işkencencelerden geçirilmiş(baş aşağıya kızgın fırınlara sarkıtılmak,kızgın mazgallara oturtulmak,kırık kemiklerle koşturulmak,vucut kaslarını yırtacak hareketleri zorla yaptırmak) ve bu şekilde yapmadıkları suçları kabul etmeleri sağlanmıştır.pek çoğu fransa'nın mountfaucon meydanında asılmış ve son büyük üstad(grand master) jack de molay güzel philiph'in gözleri önünde kazığa bağlanıp yakılmıştır.büyük üstad ölmeden hemen önce krala lanet okumuş ve bir yıl sonra öleceğini haykırmıştır.ve ne kadar enteresandır ki kral tam bir yıl sonra bugün nedeni belli olmayan bir şekilde ölmüştür.söylenenlere göre suikast ve zehirleme konusunda uzman olan haşşaşinler ile bir dönem yakın ilişki içerisindeki tapınakçılar için bu iş pek de zor olmamıştır.bu yüzden de philiph'i ölümü pek de süpriz olmamıştır.evet,tarikat yıkıldıktan sonra bile hazırlanan komployu önceden haber alan ve gereğini yapıp (gemilerle başka ülkelere,başka kimliklerle göç etmek ve saraylara sığmayan serveti hem gemilerle başka bir yere götürmek hem de fransa'nın asla bulunamayacak bir köşesine gizlemek)kaçmışlardır.
günümüzde bu gurubun pek çok temsilcisinin bulunduğu,çok yüksek makamlarda dünya'yı yönettikleri ise bir gerçektir.ilginç olansa bu kişilerin 'duyulmuş' isimlerden de oluşmuş olmasıdır.

'gerçek sırları' halen çözülememiş,paha biçilemez ganimetleri bulunamamış dünya'nın en köklü tarikat'ının kısa bir özetidir bu.olaya merak ile başlayanlara kutsal kan kutsal kase adlı eserin yanı sıra broken sword:shadow of the templar ile gabriel knight 3:blood of sacred,blood of damned adlı pc oyunları önerilir..

edit:aklıma gelmişken eklemek istedim.bazı kaynaklar isa'nın fakir şövalyelerinin ve hacıları koruma görevinin sadece mühim ve büyük 'plan'ın gizli kalması için yapılmış bir tezgah/maske olduğunu söylerler.'mühim' bir şeyi arayan savaşçı keşişleri kimse rahatsız etmesin diye giyilern bir maske

büyük plan denilen olay 72 yılda bir toplanmaları ve ellerindeki bu 'ganimeti' başka bir noktaya taşımalarıdır.en son 1944 yılında toplanılmış ve bu toplantı son toplantı olmuştur.1300 lu yıllardan beri yapılan son toplantıdır ve bu toplantıyla büyük plan tamamlanmıştır.tapınakçıların ezoterik inançlarla çok sıkı bağlantısı vardır.haklarında binlerce rivayet varken en sağlam rivayetlerden biri sırf kudüs'e tek birşeyi aramak için yollandıklarıdır.amaçlarının bu 'ganimet'i ele geçirip avrupaya getirmek ve bundan faydalanarak islamiyeti yoketmek olduğu söylenir.bu ganimetin ya isa'nın kutsal kase'si yada hz musa nın yahudileri 40 yıl kenan ilinde dolaştırırken beslenmelerini sağladığı mucizevi ahit sandığıdır.ne kase ne de sandık yerleriyle gerçek olup olmadıklarıyla bir sırdır.ancak tapınakçıların oradan birşeyleri aldıkları rivayeti çok yaygındır.
çok kısa sürede hem siyasi hemde maddi olarak büyük güç kazanan tapınakçılar nerdeyse krallardan bile daha güçlü konuma gelmişlerdir öyle ki bunları kafalayan güzel filip in tuzak kurmadığına emin olan son büyük üstat jacques de molay hiçbir koruma almadan kralın sarayına gitmiştir.sonuçta tapınakçılar aniden güçlenen ve güçlerini nerden aldıkları belirsiz bir örgütlenmedir.
aynı zamanda diğer bir büyük iddia da fransız devrimiyle ilgildiri.devrim sırasında basılan bastille hapisanesinin ne stratejik olarak nede hapishanede yatanlar açısından büyük bir önemi bulunmamaktaydı.1789 yılı kayıtlarına göre hapishanede sadece 44 mahkum kalmaktaydı.ancak devrim bu hapishaneden başlatılmıştır.nedeni de son büyük üstat jacques de molay ın tutukluluğu sırasında burada yatması ve buradan infaz edilmesidir.aynı zamanda fransa kralının kafası giyotinle kesildikten sonra halkın içinen çıkan bir yabancı kralın kafasını havaya kaldırıp 'jacques de molay'ın öcü alındı!!!' diyerek kalabalığa haykırmıştır.
tarihte bankacılık olarak kabul edilebilecek olan en eski faliyetler tapınak şovalyelerine aittir. bir tapınaktan yola çıkan şovalye, dünyanın herhangi bir yerindeki bir diğer tapınaktan elindeki belge ile para (veya altın) alabilmektedir. bugün bu sistemin adı 'havale'dir.

adayların tapınakçılar örgütüne kabul edilmeleri için bazı ön koşullar vardı. bunlar, hasta veya sakat olmamak, bekar olmak, borçlu olmamak, başka bir tarikat ile bağlantı içinde olmamak, her koşul ve durumda mutlaka itaat etmek ve “tarikatın kölesi” olmayı kabul etmekti. giriş töreni, kutsal kabir kilisesi’ndekine benzer kubbeli bir odada ve büyük bir gizlilik içinde yapılırdı.22 ezoterik ritüeller (aynı masonlukta olduğu gibi) tapınakçılar’ın ayrılmaz bir parçasıydı. ustadlarina magister templi denir.
olmeden once zamanin papasi clement v tarafindan gizlice haklarinda sorgulama ve yargilama yapilip sucsuz bulunan; beraat ettirilmeleri gerekirken fransa krali philippe le bel'in gazabindan korkulup karaktersiz papa tarafindan hicbir onlem alinmayan ve cayir cayir yakilarak oldurulen din adami askerler... sucsuz bulunduklarina dair belgeler vatikan arsivlerinde ortaya cikmis ve bu the times'a haber olmustur... haca tukurmek, isa'yi reddetmek ve diger sapkinlik olarak nitelenen hareketleri bir zamandir cok duydugumuz takiyyeden baska birsey degildir... gunumuzde bile seckin askeri guclerin milletlerini, dinlerini ve buna benzer maddi ve manevi degerlerini yadsimalari egitimlerinin bir parcasidir... dusmanin eline dustukten sonra, ki bu tapinak sovalyelerinde muslumanlar oluyor, haca tukurup isa'yi yadsimalari iskenceden ve oldurulmekten kurtulmak icin bir yoldur... ama tabiidir ki butun dinlerde sehitlik mertebesinin yeri dusunuldugu zaman bu yadsima hareketleri tapinak sovalyelerinde oldugu gibi sonuclara sebebiyet verebilir...
hristiyanlar onları "müslümanlaşmakla" suçlar, haşhaşinlerle aralarındaki ilişkiyi de buna kanıt olarak kullanırlar. müslümanlar da şövalyeleri yahudileşmek ve kabala inancını yerleştirmeye çalışmak, süleyman tapınağını inşa etmeye çalışmakla suçlarlar. yahudiler pek bi şeyle suçlamazlar.
michael baigent, richard leigt ve henry lincoln tarafından yazılmış , tapınak şövalyeleri ve hıristiyanlığın karanlık yüzünü ortaya koyan kitabın adıdır.nevarki türkçe çevirisi iğrenç ötesidir ve bir dünya yazım yanlışı vardır.ilk baskısı yayımcı kuruluş tarafından ücretsiz olarak değiştirilebilir.
gizem başlıca özellikleridir. bu da örgütlerini oldukça çekici kılar. üyeleri her zaman topluluk içinde iyi konumları olanlardır. araştırılması ve kesinlikle öğrenilmesi gereken; içinde günümüze ışık tutacak birçok ipucu barındıran tarihi bir süreçtir.

süleyman tapınağı'nda yaptıkları mistik araştırmalar ve burada edindikleri özellikle gotik mimariyle ilgili bilgiler onları mason (taş ustalığı) kurumlarıyla yakınlaştırmıştır. papa ve kralın darbesinden sonra tüm avrupa'da başlayan tapınakçı karşıtı hareketler, onları yer altında yeniden örgütlenmeye itmiştir ve bunun için en ideal kurum da mason kurumlarıdır. masonluğun özü burada değişir ve günümüze kadar devam eder.

iddialara göre;
1890'lardaki karın deşen jack cinayetlerinde de parmakları vardır. kraliyet mensubu biriyle ilgili özel ilişkinin gizli kalması için 5 fahişe bu örgüte mensup bir doktor tarafından öldürülmüştür. bu cinayetler o zaman çözülememiş; ancak o dönemde bu olayları bilen bir ressamın oğlu, babasının anlattıklarına dayanarak gerçekleri 70 yıl sonra stephen knight'a açıklamıştır. stephen knight, jack the ripper: the final solution adlı kitabı bunun üzerine yazar.

papa ve kralın darbesiyle dağıtılan ve zamanla gizlice yeniden yapılanan örgüt, en son üstatlarının* intikamını almak için fransız monarşisine ve kiliseye tam anlamıyla düşman kesilirler. avrupa'da başlayan sınıf hareketleri ve nihayetinde gerçekleşen fransız ihtilali bu düşmanlığın bir sonucudur. günümüzde de şövalyelerinkiyle benzer şekilde örgütlenen ve benzer ayinler düzenleyen birçok örgüt vardır.
ortaçağ ortamındasın, kimin kimi kestiği belli değil, etraf soyguncu, hır gürcü, haydut kaynıyor. sen de zengin bir adamsın, öle götü boklu zibidiler gibi seyahat etmeye hiç tahammülün yok. hem kese kese altınlarını yanında taşıyıp, hem de hayduttan, allahsızdan ırak olmak istiyorsun. işte tam orada tapınak şovalyeleri olaya giriyor. sen şimdi örgütün misal fransa'daki şubesine altınlarını bırakıyorsun, bunlar sana bi kağıt veriyolar mühürlü bilmemneli, ondan sonra o kağıtla dünyanın dört yanına yayılmış tarikatın herhangi bi şubesinden paranı tık diye alıyosun, hiç şaşmıyor. sevgili şovalyelerimiz aradan komisyonlarını da indirmeyi ihmal etmiyorlar tabi. kısacası misyon bahane, altın şahane...
onlar hazinelerini buldu mu bilmiyorum ama son iki yıl içerisinde bitmek bilmeyen kitapkitapfilmkitap furyası sayesinde pek çok insan onlar sayesinde zengin oldu, hazine bulmuş kadar oldu. sırasıyla pagan, hristiyan ve mason oldular. yarın öbür gün birinin çıkıp "tapınak şovalyeleri aslında müslümandı! onlar kutsal emanetleri arıyorlardı" demesini bekliyorum. hatta ben diyeyim şimdiden; tapınak şovalyeleri müslümanmış. zeki müren ölmemiş, bodrum'da görmüşler.
amaclari bir zamanlar süleyman mabedini yeniden insa etmek olan grup. tapınakçıların muhtelif adlarla anılan ve genel anlamıyla gizemci diyebileceğimiz nitelikleri tarikatın güzel philip tarafından yerle yeksan edilmesinden çok sonra aydınlanma devri zamanında ortaya çıkan mistik akımların bir sonucu olarak görülmelidir diye düşünüyorum.

tarikatin yok edilmesinin ardında yatan temel sebep ise tarihsel planda avrupa siyasal alt yapısında oluşan değişikliğin bir sonucu olarak görülmelidir. bu değişim 14 yy.’a kadar papalığın gölgesinde kalmış ulus devlet kavramının yeniden hayat bularak siyasi erki yeniden ele geçirmesi ve avrupa siyasetine hakim dini otoriteyi alaşağı etmesidir.

ilgili entryde yazdığımız gibi 801 yılbaşında papa 3ncü leo tarafından charlemagne'a "romalıların yeni imparatoru" olarak taç giydirilmesi ardından klisenin tüm avrupa'da içinde gücünü yayma süreci başlamıştı. charlemagne bunu istemiş miydi bilmiyoruz. ama papalığın en derinden arzu ettiği bir gerçekti. böylece hıristiyanlık frankların ulus kimliği ile ortaya çıkardığı siyasi erkin sırtında avrupa turnesine çıkmış oluyordu. başka deyişle bu durum ulus devlet anlayışının uzun süre ortadan kalkacağı ve bunun yerine dinin tek siyasi otorite sayılacağı bir dönemin başlangıcıdır.

frank hanedanının bir anlamda tufaya gelerek elden kaçırdığı siyasi erki yeniden ele geçirmesi içim 6 yy. geçmesi gerekecekti. sanırım anlatmak istediğimi anladınız. tampliyelerin ortadan kaldırılmasına giden süreçte fransız kralının yaptığı şey aslında papalık kurumunun pasifize edilmesinden başka birşey değildi. sonuçta kukla papa clement v papalık makamında filip tarafından eli kolu bağlanmış ve tehdit edilir hale gelmişken filip bir taşla iki kuş vurmak için harekete geçer. amacı papalığın en güçlü koruyucusu durumundaki templar silahlı gücünü ortadan kaldırmak ve bunu yaparken templarların servetine konarak yeniden yapılanan ulus devletin ihtiyaç duyduğu taze girdiyi sağlamaktır.

bugün kurulan tezgahın ve düzmecenin ne denli başarılı olduğunu görüyoruz. bu başarının temelinde bugünün modern insanına bile acaba dedirtecek, onun arketipinde saklı olanlara duyduğu özlemle inanmak isteyeceği bir takım gerekçeler yaratmak vardır: pagan rituelleri, doğaya hakim gizli güçler, evrenin sırrı,şeytan'a tapma, eşcinsellik, insan kurban etme ve kanını içme. konulara bakar mısınız? bugün de herhangi bir magazinde bu konular en çok okunma garantisi taşımıyor mu?

böylece dikkat çekerek düzmece bir koğuşturma zinciri başlatan güzel filip ve komitacıları, tarikata öyle bir kara çalmaya muktedir olmuşlardır ki bunun lekesi hala çıkmamıştır. ardından gelen süreçte engizisyon denen ve işkence altında verilen ifadeyi doğru kabul eden soytarılığı mahkeme diye kabul ettirmiş ve işin suyu çıkmıştır.

peki madem o kadar güçlü ve zengindi. başta jacques de molay olmak üzere tarikat, neden gözgöre göre boynunu teslime yanaştı. bunun cevabını yine tarikatın o dönemdeki yapısında aramak lazım diye düşünüyorum. gerçi örgütün hala bir askeri gücü vardı ama bunun olası bir haçlı seferi için hazır tutulan büyük kısmı kıbrıs’ta konuşlanmıştı.

ama ötesinde belki de efsanelerle insan üstü varlıklara dönüşmüş “templar knights” artık ilk haçlı seferlerinin her biri 100 serazene karşılık gelecek zırhlı birlikleri değildi. belki de onlar, kudüs önlerindeki atalarının hikeyeleriyle ama daha ötesi şarapla sarhoş dünya zevklerine düşmüş ve savaşçı niteliğinden çıkıp hesap kitaba gömülmüş göbekli ihtiyar bankerlerdi.

dahası belki de çıkartılan söylentiler temelsiz değildi. belki doğu ile onca temasın ardından oluşan sentez templar şovalyesinin st.bernard tüzüğü ile kazınmış sarsılmaz imanını zedelemişti. artık isa uğruna savaşa en önde koşan mücahitler değillerdi. 3 büyük haçlı severinden sonra edinilen tecrübeler onlara ne adına savaştıklarını sorgulatmıştı. ve gerçekten de inançlarını yitirmişlerdi. ama söylentilerin aksine gizemci bir takım kültlere tapınıyor da değillerdi. düpedüz inançsızdılar.

bütün bunlar bir yana papanın silahlı gücü olarak silah bırakma ve teslim olma emri bizzat papadan geldiğinde molay’ın tavrı belki de (hatta kuvvetle muhtemel) "öyleyse öl sezar” şeklinde olmuştu. ta ki son anda sergilenen soytarılığa isyan edinceye kadar.

bu varsayımlar doğru olsun olmasın. tarikatın uğradığı mezalimin aynen diğer kralllarca da tekrarını dayatan filip’e ne ingiltere ne de ispanya krallarının pek kulak asmadığını da not etmeliyiz.

tüm bunlardan sonra templarların kendi dönemlerinde hiç de haketmedikleri biçimde cezalandırılıp çok sonraları ise hiç heketmedikleri biçimde payelendirildiklerini düşünüyorum. ama bütün bu yazdıklarımızın altına şu dipnotu da düşmeden edemeyeceğim:

fransa’da köküne darı ekilen tarikatın ispanya ve ingiltere’de dağıtılmasına rağmen mensuplarının pek fazla takibata maruz kalmadıklarını yazmıştık. işte bu sebeple gizli de olsa varlıklarını sürdürdükleri rivayetleri gözümüze takılan cümleler arasında. derken birden 15. yy’da bütün keşifler çağını başlatarak günümüz uygarlığının şekillenmesine yol açacak ispanya prensi henry the navigator’un ve sevgili hocası geoffrey chaucer'ın da işte bu kalıntılardan birine mensup bir templar olduğunu okuyuveriyorum biryerlerde.

- abi bugun kime tapinak?
- bilmem, zeusa tapinak mi?
- olmaz artik tek tanrili dinlere gectik!
- hadi baba ogul ve kutsal ruh a tapinak biz.
- yuruyun muslumanlari kesmeye gidiyoruz!
yararlarının yanı sıra masonluga zarar da vermislerdir. paulo coelhonun hacta anlattığı üzere, kredi mektubu kurumunun ortaya çıkış vesilesi. kredi mektubunun yanı sıra dunyada ilk defa cek uygulamasını baslatanlarda bu topluluktur. fakirliklerini vurgulamak icin ayni ata binen iki sovalyeyi resmeden bir logo secmislerdir. sonradan mala vurdukları halde logoyu degistirmemislerdir. ayrica yuvarlak sovalye masalarinin ilk kez bu tarikat tarafindan kullanildigi rivayet edilmektedir.

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

heterodoks islam örgütleriyle ilişkisi bilinen kardeşlik. ismaili mezheplerle ve özellikle hassan sabbah'ın şu meşhur haşaşileriyle iletişim kurup onlara gizliden gizliye özenen bir yapıları vardır.
hassan sabbahın hashasi tarikatini kurmadan once ortalıktan kayboldugu donemde iletisim kurdugu topluluktur. yani tapinakcilar hashasilerle degil hashasiler orgutlenmeden once hassan sabbah tapınakcılarla iletisim kurmustur.

kıbrıstan turkiyeye gecmis ve burada hayatına devam etmis olanları olduguna inanılır. tapınak $övalyelerin kurulu$unun altında yatan neden malum olduğu gibi hacı adaylarını gönül rahatlığı ile kudus'e ula$tırmakdı. ilk tapınak $övalyeleri çok fakirdiler hatta onlara bu yüzden isa'nın fakirleri denir ve $övalye olabilmeleri için fakirlik yemini etmeleri gerekirdi. daha sonraları zengin hacı adayların bağı$ları geldi. artık zenginler bağı$larını tamamen $övelyelere yapıyordu. çünkü her $övelye rahip olduğu için hem din için bağı$ yapıyorlardı, hemde bunun kar$ılığı olarak da korunuyorlardı. artık kiliseler bağı$ alamaz olmu$lardı. fakir $övalyeler ise zenginledikçe zenginlemi$lerdi.

tapınak $övalyelerin, bankacılık sistemi bulmaları biraz tesadüfe dayanır. hacı adayların, kudus yolunda soyulmaları an meselesiydi. hacı adayları paralarını korumak için, paraları bulundukları en yakın tapınak $övalyesine veriyorlardı ve bunun kar$ılığında $övalyeden bir çek alıyorlardı. bu çekler çalınmaya ya da kaybolmaya kar$ı bazı $ifreler ile doluydu. vardıkları yerde bu çekleri $övalyelere veriyor ve kar$ılığında paralarını alıyorlardı. bazı rivayetlere göre fransadaki tutuklamalardan kaçan bazı tapınakçılar britanya adalarına kaçarlar, hatta bannockburn savaşında iskoçların yanında saf tutarak ingilizlerin yenilmesinde büyük pay sahibi olurlar.

gereksiz bir heavy metal bilgisi olarak da, grave digger'ın tapınak şövalyeleri konseptli knights of the cross albümü battle of bannockburn şarkısıyla biter. şarkı aynı efsane üstüne kurulu. sözlerinden bir kuple de yazayım tam olsun;

...

white knights appear
silhouetted against the dark
in the battle of bannockburn
the table turns

few knights appear
but masters of the fight
in the battle of bannockburn
the table turns
vatikan'ın 700 yıl sonra akladığı şövalyeler.
evet, gizli vatikan arşivi açıldı. tapınak şövalyeleri hakkındaki günümüzde çok popüler olan gizli, kurgusal, mitsel, efsanevi (ve çoğu zaman uydurma) şeyler değil de, tarihsel ve gerçekçi konumları hakkında bilgi aranıyorsa, okunması gereken yegane kitap, piers paul read'in tapınak şövalyeleri (the dramatic history of the knights templar) kitabıdır. papa'yla mahkemelik olmuşlar.
maddî değeri yaklaşık 100 milyar euro olduğu tahmin edilen mal ve mülkleri ile itibarlarinın iade edilmesi talebiyle madrid mahkemesi'nde dava açmışlar. davayı açan derneğin resmî ismi: "isa'nın tapınağına egemenlik eden tarikat" insanın aklına sorular gelmiyor değil:

1. neden madrid? (çıkışta halledebilecekleri bir seçenek düşünebilirlerdi.
2. zaman aşımı denen birşey yok mu? (700 sene olmuş arkadaş.)
3. kimin malını kimden soruyorsun?

eğer iddia edldiği gibi ellerinde altınlar varsa, orta çağın tekel konumundaki bankası olduğunu iddia etmek hiç de yanlış olmaz.
işbölümünün getirdiği bir fark olarak bankayı işletenlerle onun silahlı korucuları aynı kişilerden oluşmuştur.



Alıntı
________________

~ E & B ~
 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Kapalı
Refbacks are Kapalı





Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 05:25.