IRCRehberi.Net- Türkiyenin En iyi IRC ve Genel Forum Sitesi  
 sohbet
derya sohbet


6Beğeni(ler)
  • 3 Post By Security-Bot
  • 1 Post By ZeyNa
  • 1 Post By ZeyNa
  • 1 Post By Security-Bot


 
 
Seçenekler Stil
Alt 05 Şubat 2021, 00:06   #1
Standart Şehit Öğretmen Neşe Alten

Neşe ALTEN ; Diyarbakır ili Bismil ilçesi Çavuşlu köyü İlkokulu'ndaki görevine 30.09.1993 tarihinde başlamış, 25 günlük öğretmen iken, 26.10.1993 tarihinde PKK'lı Teröristler tarafından haince şehit edilmiştir.

Şehit Öğretmen Neşe Alten

Tarih 26 Ekim 1993,


1972 doğumlu, Alten ailesinin en küçük kızı olan Neşe, henüz mezun olmuştur eğitim fakültesinden. Ve Diyarbakır Bismil ilçesine atanır. Çocukluğundan beri hayalini kurduğu mesleği, öğretmenliği yapmak için can atmaktadır.

Neşe çok sevinçli idi. İnsan eğitmenin ne kadar önemli olduğunu biliyordu. Çoğunluğun aksine, özellikle eğitimin daha düşük seviyede olduğu bir bölgeye gitmek, onu daha da mutlu etmişti. Oradaki çocukları yetiştirecek, faydalı insanlar olmalarını sağlayacaktı. Bundan daha büyük bir mutluluk olabilir miydi?

Ama ailesi için bu atama büyük tedirginliğe sebep olmuştu. Çünkü bölücü örgüt, öğretmenleri, "Türk asimilasyonunun" en önemli parçası sayarak, eylem yapma kararı almıştı. Emri, açılım sürecinde devlet yetkililerince, "kanı durdurmak için herkesle görüşülür" denilerek müzakere yapılan Apo vermişti.

Neşe, 22 yaşına yeni girmişti. Çıtı pıtı, çocuk görünümlü bir kızcağızdı. Bir yandan abi, bir yandan iki abla ve anne baba üzerine titriyorlardı. Biraz el bebek gül bebek büyütülmüştü. Kesinlikle kıyamıyorlardı ona.

Vazgeçirmek için yoğun çaba harcadılar. Ama Neşe; ?Bayrağımın dalgalandığı her yere giderim. Ben gitmesem, o gitmese, oraları kim aydınlatacak. O insanlara kim doğruyu yanlışı gösterecek, onları kim eğitecek. Karanlıklar yerini başka türlü nasıl ışığa bırakacak? diyor da başka bir şey demiyordu.

Neşe'nin ailesi anlamıştı kızlarının vazgeçmeyeceğini. Yapacak bir şey yoktu. Bunun üzerine babası, "seni yaban ellerde yalnız başına bırakamam. O zaman ben de seninle geliyorum" demişti.

Şehit Öğretmen Neşe Alten

Böylece baba kız Tekirdağ'dan Diyarbakır'a, oradan da söz konusu ilçeye gitmek için yola çıktılar.

İlçeye geldiklerinde İlçe milli eğitim müdürlüğünden nokta tayinin, teröre müzahir bir köy olan Çavuşlu'ya çıktığını öğreneceklerdi. Baba biraz tedirgin olsa da Neşe'nin mutluluğundan hiçbir şey eksilmedi. Hemen ertesi gün köye hareket ettiler.

Köye ulaşır ulaşmaz, Neşe merakla hemen görev yapacağı okula gitti. Zaten oturacağı lojmanda okulun bitişiğindeydi.

Ancak okulun hali içler acısı idi. Camlar ve sıralar kırılmış, duvarlar yıllarca boya görmemişti. Neşe çok iyi bir okul göreceğini ummasa da bu kadarını tahmin etmemişti. Ama moralini bozmadı.

Ertesi gün başta köy muhtarı olmak üzere köyün ileri gelenleri ile konuşup, eksiklikleri gidermek için yardım istedi. Ama talep ettiği destek konusunda köylülerin isteksizliğini fark etmişti. ?Parasını ben vereyim, usta bulun yaptıralım ve okulumuzu çocuklarımıza yakışır hale getirelim? deyince, bir sonraki gün okulda gerekli onarım işlemleri başlamıştı.

On gün sonra okul artık öğrenim için hazır hale gelmişti. Tabii bu onarım işi, Neşe'nin iki maaşını alacaktı. İlk maaşının büyük çoğunluğunu ustalara verip, kalanını borçlandı.

Dersler başlamıştı, Neşe'nin neşesine de diyecek yoktu. Sanki öğretmen değil bir ışık kaynağıydı gerçekten. Öğrencilerinin her sorunu ile ilgilenmeye çalışıyordu.

Fakat unuttuğu bir şey vardı; yarasalar ışıktan değil karanlıktan hoşlanırdı. Çünkü karanlık onların yaşamalarını borçlu oldukları olmazsa olmaz ortamlarıydı. Tahammül edemezlerdi Neşe'lerin ışığına. Kısa süre sonra ışığı söndürmeye karar verdiler?

Şehit Öğretmen Neşe Alten

Takvimler, 1993 yılının 26 Ekim'ini göstermektedir. Neşe öğretmen, yorgun argın gelir okuldan. Babası ile biraz hoş beş ettikten sonra program defterine ertesi gün yapacağı dersin programını yazar.

Biraz dinlendikten sonra akşam yemeği için babasına, "Babacığım, akşam biraz sivri biberimiz var istersen onları kızartayım. Ekmek ve yoğurtla bir güzel yeriz. Okulun tamirat işleri ile ilgili olarak biraz açıldık. Biraz böyle idare edelim ne dersin" diye sorar.

"Kızım benim için fark etmez, az yemek benim gibi yaşını başını almışlar için daha iyi olur. Sen beni dert etme" der babası.

Yemek yapmak için henüz bir ocakları bile yoktur. Bir tane mavi piknik tüpü, bir tane de tavaları bulunmaktadır. Biberleri kızartmak için hazırlar ve tavaya koyar. Yoğurdu çıkartır, ekmekle beraber masaya bırakır.

Bu arada köydeki köpekler sürekli havlamaktadır. Havlamanın ötesinde ağlar gibi ulumaktadırlar. Hava iyice kararmıştır. Dışarıda köpek ulumaları ve rüzgârın sesinden kapının vurulduğunu başlangıçta duymazlar.

Sertçe vurulmaya devam edince duyarlar ve baba kapıya seğirtir, "Kim o?" diye seslenir. "Açın köydeniz, hoca hanımla bir konu görüşeceğiz" derler kapıyı çalanlar. Baba tereddüt etse de yanına gelen Neşe, belki köyde bir sorun olmuştur, bizden yardım istemeye gelmişlerdir düşüncesi ile "Çekinmeye gerek yok açalım babacığım" der ve kapıyı açar.

Şehit Öğretmen Neşe Alten

Açar açmaz iki yarasayı silahları ile karşılarında bulurlar. "Dışarı çıkın" der, biraz daha öndeki yarasa. Oldukça düzgün bir şivesi vardır. Neşe, içinden ?Bunlar terörist ama bize hitap eden Türkçeyi iyi konuşan, tahsilli biri, demek ki onun da benim gibi bir öğretmeni olmuştur. Onun için bize bir şey yapmazlar, propaganda yapıp gideceklerdir? diye geçirir muhtemel içinden. İşin en olumlu tarafından bakmak durumundadır. Ama hiçte umduğu gibi olmayacaktır?

İhtimal o bunları düşünürken, Türkçeyi iyi konuşan terörist, babasına bir tokat atacaktır. "Biz kamuoyuna açıklama yapmadık mı, faşist TC'nin hiçbir öğretmenini, önderliğin talimatları doğrultusunda "Kürdistan'a" sokmayacağız, gelecek olanlar biletlerini iptal ettirsin demedik mi ulan!" diyerek. Yaşlı adamcağız ne olduğunu anlamadan yere kapaklanır. Burnundan kan akmaya başlamıştır.

Neşe, babasını o durumda görünce bağırmaya başlar. Köylüler belki yardıma gelir diye bir umut ile "Benden ne istiyorsunuz, buradaki çocukları eğitmekten başka bir amaç ve düşüncem yok" diye avazı çıktığı kadar haykırmaktadır.

Pis pis sırıtır öndeki yarasa, "Sus kaltak, boşuna bağırma burada sana yardım edecek kimse çıkmaz, çıkamaz. Onun için nefesini tüketme ve bizimle gel."

"Hayır, gelmeyeceğim, öldürecekseniz ışık olmaya çalıştığım okulumun bahçesi benim mezarım olsun!" diye haykırır Neşe, yine bütün gücüyle. Ama artık köylülerden umudunu kesmiştir.

Bu arada baba doğrulmuştur. "Yapmayın" der, "Beni öldürün ama kızıma bir şey yapmayın. Bakın daha ömrünün baharında, ölmesi için çok erken. Hem o size ne yaptı ki, elinde silah yok, sadece kalemi var. Ne olur ona kıymayın" diye merhamet dilemek ister, ama zalimden asla merhamet dilenmeyeceğini biraz sonra anlayacaktır.

Yarasa sırıtarak cevap verir; "Evet, kalem bizim için silahtan daha tehlikeli, Kürt halkını kalemle asimile edeceğinizi sanıyorsunuz değil mi? Ettirmeyeceğiz size! Daha önce buralara gelmemeniz noktasında bizzat önderimiz Apo uyarıda bulundu. Ama siz ne yaptınız? Önderliğin açıklamasına uymadınız. Şimdi bunun cezasını çekeceksiniz!"

Öndeki bunu söyler söylemez, arkadaki yarasa beklenmedik bir şekilde birden silahın namlusunu babanın kafasına dayar ve tetiğe basar. Boğuk bir ses çıkar adamcağızdan.

Neşe donmuş kalmıştır. Tekrar bağırmak ister ama sesi çıkmaz, kendini olduğu gibi yere bırakır. Yarasalar üç kişi olmuşlardır. Birisi saçlarından çekmeye başlar. Neşe yarı baygın haldedir. Bu arada zaman zaman tekme ve dipçik darbeleri de o incecik bedenine inmektedir.

Köyün hemen çıkışında küçük bir tepe vardır. Oraya kadar sürüyerek getirirler onu. Üstündeki elbise parça parça olmuştur. Bedeni, sefil yaratıkların gözleri önündedir. Bu arada iki yarasa daha gelmiş ve beş kişi olmuşlardır.

Neşe, gözleri alabildiğince açık ve donuk bir şekilde bakmaktadır. Ölüme hazır bir huri gibidir.

Yarasalar arsızca birbirlerine bakarlar, bölgeye sadece bu bölgenin çocuklarını eğitmek, onlara ışık olmak için gelen Neşe'yi nasıl öldürelim dercesine.

Fazla oyalanmazlar. Bu olay her tarafta kısa süre de duyulacak ve böylece bölgedeki öğretmenlerin kısa zamanda ayrılması sağlanacaktır. Amaç budur ve bu vahşet diğerlerine de ciddi bir gözdağı olmalıdır.

Sonradan gelen yarasa, kalaşnikofu seriye alır ve yerde gözleri açık ama öylesine umarsız ve tepkisiz yatan Neşe öğretmenin sağ göğsünün üstüne dayar, arsızca bakar narin bedenine ve tetiği çeker!

Beş mermi birden Neşe'nin sevgi dolu göğsünü parçalamaya yetmiştir. Neşe'nin hiç sesi çıkmamıştır Hakk'a yürürken. Neşe yoktur artık. Bir ışık daha sönmüştür.

Yarasalar tatmin olmamıştır, "Diğer göğsünün de hakkını verelim" der gülerek sonradan gelen yarasa. Aynı işlemi cansız bedenin diğer göğsüne de tekrarlar. Ailesinin üzerine titreyip kıyamadığı Neşe'ye kıymışlar, elbiseleriyle beraber vücudunu da lime lime etmişlerdir.

Şehit Öğretmen Neşe Alten

Onun ölümü, insan hakları için mücadele ettiğini iddia eden hiçbir dernek tarafından kınanmadı. AB komiserleri, kimseye "Ne yapıyorsunuz?" demedi. Herhangi bir ABD yetkilisi açıklama yapmadı. Sokak köpekleri için kıyameti koparanların sesi çıkmadı. Azıcık nasırına basılsa bağıranlardan tek bir açıklama gelmedi. Aydınlardan "Bunu umursuyorum" diyen olmadı. Neşe öğretmen ve babasının arkasından on binler yürümedi. Sessiz sedasız memleketleri olan Şarköy'de toprağa verildiler.

Şehit Öğretmen Neşe Alten

O dönem ilçe jandarma komutanlığında görev yapan yüzbaşı olayı şu şekilde anlatıyor.

Duyar duymaz olay yerine hareket ettik. Olay yerine ulaştığında gördüğü manzara dayanılacak gibi değildir. "Masadaki ekmek ve yoğurtla, piknik tüpünün üstündeki kızartılmamış bibere takıldım. Öylece duruyorlardı. Akşam yemeklerini bile yiyememişlerdi. İçim acıdı birader. Ben bile gözyaşlarıma hâkim olamadım. Bunca olay gördüm, bundan etkilendiğim kadar hiç birinden etkilenmedim".
 
Alt 05 Şubat 2021, 00:28   #2
Standart

Ruhu şad olsun. Gece gece hüngür hüngür ağlattınız beni.
Emeğinize sağlık @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

 
Alt 05 Şubat 2021, 00:44   #3
Standart

Alıntı:
ZeyNa Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ruhu şad olsun. Gece gece hüngür hüngür ağlattınız beni.
Emeğinize sağlık @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Rica ederim. Bunun gibi binlerce hikaye var. Neşe öğretmen teröristlerin şehit ettiği en genç öğretmen. Daha oraya yazılamayacak çok olay var. Mesela en basiti köy okulunu tamir edenlerin utanmadan sıkılmadan neşe öğretmenin ailesinden kalan borçlarını istemeleri. Bizim çocuklarımız okusun diye bu öğretmen buraya geldi şehit oldu demeden adice şerefsizce haince ellerini ovuşturarak o parayı istemeleri ve o parayı kursaklarından geçirmeleri. O gece hiç biri o hainlerin önüne geçip öğretmenine sahip çıkmadı. Öğrencileri pencere aralarından öğretmenlerinin yerlerde sürüklenmesini izlediler. Belki de ailelerine yalvardılar. Belki de hala neşe öğretmen rüyalarına giriyor.

 
Alt 05 Şubat 2021, 00:52   #4
Standart

Alıntı:
Bozkurt Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Rica ederim. Bunun gibi binlerce hikaye var. Neşe öğretmen teröristlerin şehit ettiği en genç öğretmen. Daha oraya yazılamayacak çok olay var. Mesela en basiti köy okulunu tamir edenlerin utanmadan sıkılmadan neşe öğretmenin ailesinden kalan borçlarını istemeleri. Bizim çocuklarımız okusun diye bu öğretmen buraya geldi şehit oldu demeden adice şerefsizce haince ellerini ovuşturarak o parayı istemeleri ve o parayı kursaklarından geçirmeleri. O gece hiç biri o hainlerin önüne geçip öğretmenine sahip çıkmadı. Öğrencileri pencere aralarından öğretmenlerinin yerlerde sürüklenmesini izlediler. Belki de ailelerine yalvardılar. Belki de hala neşe öğretmen rüyalarına giriyor.
Allah hepsinden sorsun hesabını. Korumayan, karşı koymayan, sesi çıkmayan herkesten sorsun.
Bu ülkede Neşe Öğretmenler bitmez. Aybüke Yalçın'lar bitmez. Necmettin Yılmaz'lar bitmez. O ışık hiç sönmeyecek.

 
Alt 05 Şubat 2021, 01:05   #5
Standart

Bu ülke de ne öğretmen ne asker ne polis bitmez. 25 yıl oturduğu şehirde ayaklarını uzatıp öğretmenler odasından çay alıp kapı önünde sigara içen öğretmenlerin değil neşe öğretmen gibi aybüke öğretmen gibi öğretmenlerin öğrencileri bu ülkenin geleceğidir.

Hep söylerim ;
Vatanın cefasını en çok kim çektiyse vatanını en çok seven gene odur

 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Kapalı
Refbacks are Kapalı





Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 21:50.