Ocean Nickli Üyeden Alıntı

hanımefendi benim kadere bakış açım biraz farklı, eleştirel düşüncenin antik yunan medeniyetinde başladığı esas alınırsa taa o zamanlardan beri tartışılan bir konu olmuştur kader.

ben her şeyin belli olduğu bir belirsizlik olarak yorumluyorum kaderi. her ne kadar determinizm kanunları ve özgür irade ile çeliştiği düşünülse de,

moonlighting teoremi buna çok iyi bir örnek sunar. tanrı olduğunu düşün, yedi adet müzik notası yaratmışsındır.yedi adet notayı ve bunları kullanarak, şarkı yapacak olan insanı da yaratmışsındır. insan ise yedi adet notayı kullanarak içinden geldiği gibi bir şarkı çalar milyonlarca farklı türde parça yapabilirler bu yedi notanın dizilimlerini değiştirerek. tanrı hangi şarkı olacağına, hangi notaları kullanarak çalacağına karışmaz bilmez ama sonuç itibariyle hangi yedi taneyi kullanacağını bilir.

tabii felsefi konjonkture uyarlayacak olursak konu daha uzar gider ama benim şuan burada bunu size yazıyor olmam bir kader değildir kendi irademle buradayım ama burada olmam da trilyonlarca ihtimalden biriydi.

BuSe Nickli Üyeden Alıntı

Felsefeyle pek naşır neşir değilim beyefendi ama haklısınız kesinlikle

Ocean Nickli Üyeden Alıntı

hanımefendi zaten felsefe rusya gibidir, bataklık çoktur ve sıklıkla almanlar tarafından işgal edilir. çok da kafa yormamak lazım.

bu arada masumiyet filmini de izlemişsinizdir herhalde aslında masusimiyet 1997'de çekilmişti, kader filmi ise 2006'da.

kader filmi masumiyet filminden sonra çekilmiş olsa da masumiyet filminin öncesinde yaşanan olayları anlatır.

yani masumiyet filmi kader filminin devamıdır. haluk bilginer'in buradaki tiradı da dillere destandır. izledikten sonra bunu tekrar konuşuruz dilerseniz.

Gamzeli Nickli Üyeden Alıntı

Emeğine sağlık canim ama hiç izlemedim merak uyandırdın izlesem mi