Su misali akıp gidiyor insanın hayatı.

Akıp giden hayatın durdurulması elde olmadığı gibi geri döndürülmesi de imkânsız.

İnsan, hayata tutunmalı; “yaşama sevinci”ni mevsimler değişse de sarartmamalı, soldurmamalıdır.

Her anın mutlu geçmesini sağlayacak yollar aramalı, formülünü bulmalıdır. Yakın çevresindekileri de mesut etmeye çalışmalıdır.

Yeni yapılan bilimsel çalışmalara göre inançlı insanlar, olmayanlara göre hayatlarından çok daha memnun ve daha mutluymuş.

Bu dünyada hem kendilerine, hem de çevresindekilere mutluluğu yaşatanlar, yaşama sevincinin paylaşılmasına vesile olanlar, ahiret hayatında ziyadesiyle gerçek saadete ulaşacaklardır.

Her insan levh-i mahfuzda yazılan kaderini yaşar. Çok istese de bazen arzuladıklarına kavuşamayabilir. Alın yazısında varsa acı hayatı tatmak; hiç heves etmediklerini yaşayabilir.

“Kaderimde varmış, çekmeye razıyım” diyerek yaşamdan kendini koparmamalı, soyutlamamalıdır. Zorlukları yenmede ve engelleri aşmada asıl güç, kişinin kendisinde saklıdır.

Dünya hayatı bu! Yaşadığı müddetçe her insanın önünde aşılması gereken engeller, çözülmesi gereken sorunlar, yarım kalmış işler vardır. Engeller ve sorunlar yaşamın birer parçasıdır. Her ferdin bunlar tamamlandıktan sonra arzu ettiği mutlu hayatın başlayacağını sanması olağandır.

Elbette, pek çok sorunun çözülmesi gerekir. Çözüm aşamasında karşılaştığımız bazı zorluklar bize soğukkanlı, sabırlı, cana yakın, mütevazı olmayı, müşfik davranmayı öğretebilir.

Fırtınanın şiddeti ne olursa olsun martılar sevdiği denizden asla vazgeçmezmiş.

Hayat çıkışlar ve inişlerle dolu, ama güzelliklerle de dolu. Fırtınalı geçen, içinden çıkılması güç zorlu dönemlerle karşılaşmak mümkün olabiliyor.

Kaptanın ustası fırtınalı günlerde denizlere açılmaktan hoşlanır.

Karşılaşılan zorluklar hayata umutla bakışı değiştirmemelidir. En zor şartlarda bile sorunların ele alınarak çözüme kavuşturulmasında metaneti ve aklıselimi elden bırakmamak gerekir.

İnsan, yüreğindeki kapıları daima açık tutmaya çalışmalıdır. Kendini yaratan güçten; yaşama sevinci, her türlü zorluğa ve acılara karşı dayanma gücü vermesini istemeye devam etmelidir.

Dünya hayatının getirdiği pişmanlığı zamanla fark etse de insan, çoğu kere geri dönüp bakası gelmez. Yaşadıklarından ders çıkarmaz. Aynı hataları tekrarlamaya devam eder.

Umudu da hiçbir zaman uzaklaştırmaz yakınından, tutar yanı başında her an. Çünkü umut ihtiyaç sahibinin ekmeğidir, gıdasıdır. Gerçek anlamda mutlu bir hayatın yakında bir zamanda başlayacağını hayal eder hep.

Nottingham Üniversitesi'nin yaptığı bir çalışma; en az 10 iyi arkadaşa sahip olduğunu söyleyen yetişkinlerin, beş veya daha az yakın arkadaşa sahip olanlardan daha mutlu olduğunu ortaya koymuş. Çalışmaya göre; bireyin kendini daha mutlu hissetmesi için, arkadaş çevresini genişletmesi gerekiyor muş.

Nazım Hikmet bir şiirinde şunları söyler: “Hani derler ya ben sensiz yaşayamam diye, İşte ben onlardan değilim, ben sensiz de yaşarım; ama seninle bir başka yaşarım.”

Unutmayalım! Gerçek mutluluk, tüm sorunlarımızdan arındığımız zaman değil, sorunlarımıza olan bakışımızı değiştirdiğimiz zaman gelir.

Alıntı