Eğer geleceksen, şimdi gel bana!
Bakarsın kar yağar, yollar tıkanır;
Kaldırımlar buz tutar, insanlar evlere kapanır.
"Yaz günü kar mı yağar?" diye söylenme sakın!
Sana geleceğini duyan mevsimler bile kendini şaşırır...

Eğer seveceksen, şimdi sev beni!
Bir saniye bile düşünmeden sev!
Belki aklını karıştıranlar olur,
Belki de beni sevecekler yerine başkasını sever.
"İnsana kayyum atanır mı?" diye sorma sakın!
Bu ülkede bazıları, başkasının yerine geçmeye çoktan hazır...

Eğer güleceksen, şimdi gül bana!
Bülbül daldan göçmeden gül,
Güller dikenlerini kendine saplamadan gül.
"Gül kendine diken mi saplarmış?" diye sorma sakın.
Bülbülün kanatlarını yoldular,
Gülü dalından koparıp altın vazoya koydular.
İşte bu yüzden,
Dikeni kendine saplayıp solmazsa ayıp olur asıl!

Sarılacaksan şimdi sarıl bana!
Bedenim sensizlikten donarken sarıl,
Ruhum içliklerini giyinmeden sarıl.
"Ruhlar içlik mi giyermiş?" diye sakın sorma!
Sensizliğin ayazında titrerken yüreğim,
Senden soğumasın diye,
Kat kat içlikler giydiriyordum ben ona...

Öpeceksen şimdi öp beni!
Belki bir düğün konvoyu geçer yanımdan,
Kör bir kurşun gelir,
Kelebeklerle dolu olan göğsüme saplanır.
"Kelebeklerin ne işi var göğsünde?" diye sakın sorma!
Seni gördüğüm günden beri,
Yuva oldum ben onlara...

Başka birini seveceksen eğer şimdi sev!
Olmayan aklım sana kaçmadan sev,
Bayramlıklarını giymiş çocuklar,
Gönlümün kapısını çalıp,
Şeker istemeden sev.
Köşede duran dilenci;
"Allah sevdiğine kavuştursun" diye dua etmeden sev,
Terzi Nuran abla beğendiğim gelinliği satmadan sev,
İsmet amcanın diktiği damatlığı başkası giyinmeden sev.
Ama sev,
Şimdi sev...

Gökhan ÇANDIR.