|
|
07 Nisan 2024, 14:20
|
#1 |
  |
Doğrudan demokrasi.
rousseau'nun hayalindeki demokrasi şekli budur. gezi parkındaki insanlardan oluşan topluluk tüm nitelikleriyle onun hayalindeki topluluktur aslında. lidersiz, partisiz, temsilcisiz, milletvekillerinden yoksun, özgürlüğe düşkün, ortak karar alabilecek kadar eğitimli, toplumun çıkarlarını özel çıkarlarından üstün tutan, baş kaldıran, direnen, katı dini dogmaları, gelenek görenekleri olmayan, aç gözlü olmayan, paraya lükse tapmayan, yardımlaşan, hoş görülü, genç, (ki ben şahsen gezi parkında ve hatta öteki birkaç yerde toplanan insanlarda bu niteliklerin hepsini kendi gözlerimle gördüm.) yani kısaca onun genel irade veya halkın iradesi dediği gerçekte budur. (günümüz için şunu da eklemek gerekir ki buradaki çözülmesi gereken en büyük handikap nüfusun çok kalabalık olmasıdır) sözü kendisine bırakmam gerek:
"siz modern halklar! sizin köleleriniz yok, ama siz kendiniz kölesiniz...eski yunanda halk yapması gereken işleri kendisi yapardı, sürekli meydanlarda toplanırlardı... egemenlik (yani genel iradenin hayata geçirilmesi) hangi nedenlerle temsil edilemezse aynı nedenle devredilemez, esasen genel iradeyle ilgilidir ve genel irade (yani kişilerin özel çıkarlarının tersi olan ortak halk çıkarları) kesinlikle temsil edilemez. ya iradedir ya değildir, ortası yoktur. dolayısıyla halkın milletvekilleri halkın temsilcileri değiller ve olamazlar, sadece aracılarıdır. kamu görevi yurttaşların en önemli meselesi olmaktan çıkınca ve yurttaşlar kendileri çalışacaklarına paralarıyla hizmet verme yolunu tercih ettiklerinde devlet yok olmaya doğru gider. savaşa mı girmek gerekiyor? paralı asker tutarlar ve kendileri evlerinden çıkmazlar. toplantıya mı katılmak gerekiyor? milletvekilleri seçerler ve gene evde otururlar. tembellikleri ve paraları onlara, ancak vatanı köleliğe götürecek askerlerle, satacak temsilciler sağlar. ben burada sadece kendilerini özgür sanan modern halkların niçin temsilcileri olduğunu, eski halkların da niçin temsilcileri olmadığını anlatmak istiyorum. her koşulda bir ulus kendisine temsilci seçtiği andan itibaren özgür değildir artık; özgür değildir..." "yeterince bilgilenmiş bir halk tartışmaya, karar vermeye başladığında yurttaşlar arasında hiçbir iletişim olmasa da çok sayıda küçük farklılıklardan her zaman genel irade (ortak halk çıkarı) doğar ama büyük birleşmelerin zararına gelişen ve bir takım entrikalarla küçük birleşmeler yapılırsa bu birliklerin her birinin iradesi üyelerine göre genel, devlete göre özel olur...ve bu durumda genel irade artık yoktur. öne çıkan görüş özel bir düşünceden başka bir şey değildir... dolayısıyla genel iradenin kendini etkili biçimde ifade edebilmesi için devlet içinde farklı birleşmelerin olmaması gerekir. machiavelli şöyle diyor: kimi bölünmeler cumhuriyete zararlı, kimileri ise zararlıdır. zararlı olanlar mezhepler* ve onlara eşlik eden yandaşlardir. yararlı olanlar ise mezhepleri ve yandaşları olmayanlardır. bir cumhuriyetin kurucusu cumhuriyetin içinde düşmanlıklar olmasını önleyemezse hiç olmazsa mezheplerin oluşmasını önlemelidir. floransa tarihi, kitap vıı." jean jacques rousseau, toplum sözleşmesi. *burada kast edilen mezheplerin dini olanları, "benim gibi yaşamazsan cehennemliksin" gibi negatif dogmalara sahip olanlardır. "ne olursan ol gel" gibi ayrıştırıcı olmayan pozitif dogmaları olanlar devlet için yararlıdır demekte kitabın ilerleyen bölümünde. haa unutmadan bu sistem dünyada sadece isviçrede geçerlidir. onuda hatırlatayım.^^ örnek olarak yaşanmış bir olayı aktarayım. ingiltere'de bir mahallenin sakinleri bir araya gelip mahalle içi hız limitinin ne kadar olması gerektiğini tartışmışlar. sebep ise çocukların aniden yola atılması ihtimalini göz önünde bulundurmakmış. mahalle sakinlerinin aldığı ortak karar sonucunda, hız limitinin 50'den 30'a düşürülmesi talep edilmiş ve bu istekleri 2 ay sonra yetkili mecralar tarafından kabul görüp uygulamaya koyulmuş. yani kısacası halkın bizzat demokrasinin içerisinde yer almasına denir.
________________
 |
|
|
|
07 Nisan 2024, 14:55
|
#2 |
  |
burada kast edilen mezheplerin dini olanları, "benim gibi yaşamazsan cehennemliksin" gibi negatif dogmalara sahip olanlardır. "ne olursan ol gel" gibi ayrıştırıcı olmayan pozitif dogmaları olanlar devlet için yararlıdır demekte kitabın ilerleyen bölümünde.
Ne olursan ol gel Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin bakış açısından ilerleseydik zaten bu gibi kötü düşüncelere gebe olmazdı hiç bir insan. iyiliği veyahut kötülüğü bir mezhebe atıp sen hiristiyansın ya da sen müslümansın diye bir yol ayrımına girilmezdi. Önemli olan insan olmak zaten insan olmakta doğru yaşamayı gerektirir.
________________
 ~ E & B ~ |
|
|
|
07 Nisan 2024, 15:31
|
#3 |
  |
üzgünüm
@[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
görüşünüze saygı duymakla birlikte size bu konuda katılmıyorum. paylaşım için teşekkürler
|
|
|
|
07 Nisan 2024, 16:06
|
#4 |
|
|
@[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
mesela hangi konuda ?
________________
|
|
|
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|
Normal
