|
|
04 Temmuz 2022, 19:52
|
#1 |
  |
Bize ne oldu bu gidiş nereye ?
Günlerdir elim klavyeye gitmiyor. Yazmak istiyorum; ama bir türlü yazamıyorum. Bu topluma ne oluyor.
Biz, millet olarak örfüne,adetine bağlı,gelenekleriyle,değerleriyle yaşayan bir millettik. Nasıl oldu da bugün içinde bulunduğumuz tarif edilemeyen bir toplum olduk… 90’lı yıllarda televizyon kültürü hayatımıza girdikten sonra başladı aslında her şey. O yıllarda tamamen masum olan televizyon dünyası, zaman içinde büyük bir evrim gerçekleştirerek insan hayatını yönlendirmeye başladı. Magazin dediğimiz masum(!) dünya, kırsalda kendi halinde yaşayan yurdum insanını yavaş yavaş etkilemeye başladı. Altı yavaş yavaş ısıtılan kurbağa gibi zaman içinde renkli dünya ruhumuza iyice yerleşmeye başladı. Uyutulduk, uyuduk… Televizyon rağbet gördükçe, enteresan programlarda hayatımıza girmeye başladı. Zaman zaman kızıp kinimizi dillendirmeye çalışsak da yetersiz kaldı büyük medyanın gücü karşısında. Toplumda kendi kendine bağıran ıssız adamın durumunda kaldık böyle zamanlarda. Bağırdık, çağırdık; ama sadece kendimiz duyduk. Birbiri ardına yayınlanan programlar hayatımıza girdikçe, her şeyi olağan karşılama başladık. Diziler, evlilik programları, yarışmalar, uçuk kaçık magazin programları derken hayatımızı tamamıyla eline alan medya, toplumda, sahte hayatların artmasına sebep oldu. 2000’li yılların ortalarına doğru ise hayatımıza girmeye başlayan sosyal medya, yeni yeni sosyal (!) insanları karşımıza çıkarmaya başladı. Birden,ülkenin her yerinde kahramanlar çıkmaya başladı. Hayatımıza yeni yaşam tarzları girmeye başladıkça, değerlerimizi kaybetmeye başladık. Öncesinde en önemli ve en küçük toplumsal birliğimiz olan aileler parçalanmaya, anne-baba- evlat ilişkileri bozulmaya başladı. Gençlerimiz, özenti hayatını benimsedikçe, gerçek hayattan kopan, toplumda hiçbir işe yaramayan, sadece ortalıkta oradan oraya hareket eden boş bedenler olarak işlevsiz yığınlar oluşturmaya başladılar. Toplumun ahlaki değerleri yok oldukça, suç işleme oranları da artış göstermeye başladı. Günden güne yeni yeni suç adları duymaya başladık. Toplumumuzun en önemli değerlerinden olan kadınlar, her dönemde, bu olayların merkezinde oldu. Kadına Şiddet, her gün haber bültenlerinde buruk sesli spikerlerin olmazsa olmaz haber olarak sundukları, zamanla da klasikleşen sıradan haber gibi ruhumuza işlemeye başladı. Ve biz olayları kanıksadıkça, yenilerini görmeye,duymaya başladık. Cinsel içerikli suç haberleri arttıkça, cinselliğin türleri de oluşmaya başladı. Bunların en vahşisi ise PEDOFİLİ haberleriydi. Ve bunun bize ,bir hastalık olarak sunulması ise kabul edilemez bir gerçektir. Son bir yılda resmi kayıtlara geçen 13.000 ÇOCUK İSTİSMARI ve yaklaşık 400 çocuk ölümlerinin asıl sebebi, işte bu, hastalık dedikleri saçmalıktan başka bir şey değildir. Hangi anne-baba bunu kabul edebilir. Hangi anne-babaya ‘ BU BİR HASTALIKTIR.’ yalanını kabul ettirebiliriz. Hangi ruh hali 3 yaşında bir bebeğe tecavüzü, hastalık olarak kabul edebilir. Pedofili bir suçtur. Buna verilecek cezanın içeriğini,süresini biz bilemeyiz. İdam cezası geri gelsin naraları atmak da çözüm değil belki. Buna verilebilecek en uygun ceza, en ağırlaştırılmış uygulama hukukçuların bir araya gelip görüşler bildirerek, meclis kararıyla kanunlaştırılabilir. Biz ne yapabiliriz. Toplumsal açıdan sosyologlar ne gibi önleyici planlar uygulanması konusunda meclisi bilgilendirebilir.Bireysel açıdan psikologlar nasıl,daha etkili bir çalışmaya girebilirler. Anne-babalara ne gibi görevler yüklenebilir. Devletin zorunlu kamu spotu olan üç beş dakikalık reklamlarıyla değil, üç beş saatlik programlarıyla, nasıl daha ahlaki bireyler oluşturulabilir. Medya patronlarına ne gibi asli görevler düşüyor. Bizler bunlar konusunda kafa yormalı fikirler üretmeliyiz. Sosyal medya da daha etkili postlar oluşturmalıyız. Sosyal medyayı, sanal bir dünya olarak değil, toplumsal bilinçlendirme platformu olarak değerlendirmeliyiz. Tamam yine paylaşalım yediklerimizi, içtiklerimizi, gezdiğimiz yerleri. Ama arada bir toplumsal duyarlılığımızı da haykıralım avazımız çıktığınca. Kazandaki yavaş yavaş ölüme giden kurbağa gibi yavaş yavaş yok olamayalım klavyenin arkasında. Doğru kullanıldığında, sosyal medyanın gücü hiç de küçümsenmeyecek bir etkiye sahiptir. Defalarca duymuşuzdur. Suç işleyip, mahkeme sonrası serbest kalan; ama sosyal medyada ki tepkiler sonucu tekrar tutuklanan suçluları. Yine aynısını, daha gür yapabiliriz. |
|
|
|
04 Temmuz 2022, 20:08
|
#2 |
  |
bindik alamete gidiyoz kiyamete daha ne oldu olucagi varmi kopsun kiyamet hayvanlarimiz ac susuz kaldikca cocuklarimiz yoksullarimiz yemek bulamadikca hayatin ne anlami var
________________
No MoRe DramA
|
|
|
|
06 Temmuz 2022, 20:33
|
#3 |
|
|
Toplumumuzda büyüklere saygı yok..
Biz babamızın yanında bacak bacak üstüne atmazken kısa şort giymekten utanırken şimdiki nesil maalesef çıplak geziyor.. Soranlara da '' Aa yeni nesil herkez özgürdür'' deniyor.. Valla bende bir baba var sonuna kadar Atatürk' çü ve asla yasak etmezdi hiç bir şeyimizi. Ama hiç özenmedik hiç topluma uyup saygısızlık yapmadık.. İşin özü tamamen Ailedir.. Edepdir.. @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] emeğine sağlık paylaşım için teşekkürler. |
|
|
|
06 Temmuz 2022, 22:13
|
#4 |
|
|
Birden,ülkenin her yerinde kahramanlar çıkmaya başladı
|
|
|
|
31 Ağustos 2022, 14:16
|
#5 |
 |
________________
 |
|
|
|
25 Mart 2023, 23:59
|
#6 |
  |
Hayatımıza yeni yaşam tarzları girmeye başladıkça, değerlerimizi kaybetmeye başladık.
|
|
|
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| Seçenekler | |
| Stil | |
|
|
Normal
