04 Aralık 2020, 21:00 | #1 |
Radyoda Okunabilecek Şiirler - Sözler - Yazılar [Sürekli Güncel]
Merhabalar, bu başlık altında genel olarak benim seslendirdiğim yazılar, şiirler, sözler vs. gibi text metinleri sizlerle paylaşmak istedim.
Mesela ilk olarak bu paylaşımı yapmak istiyorum. Sevmek Nedir ? Sevdiğini kimse kaybetmek istemez. Ona sarılmak ister. Onu koklamak ister. Onun kokusunu; Kendi montunun,kendi kazağının kendi tişörtünün üstüne sindirmek ister. Seven insan seven insan gerçekten Kalbini öyle bir yere koyarki Dünyada ki bütün insanlar o kalbe Ulaşmak istese bile ulaşamaz. Seven insan böyledir beee. Seven insan bekler. Seven insan gitmez. Gitse bile bir gün gelir. Çünkü kalbi hala o bıraktığı yerdedir. ////////////////////////////////////// Sevmek nedir biliyormusun sen. Sevmek,bir insanın gözlerine baktığında Yani sevdiğinin gözlerine baktığında Gözlerinin onda kalmasıdır. Sevmek kalbinin uzun süre Çarpıntılıra kapılmasıdır. Sevmek,gözlerinin yanmasıdır. Neden çünkü uykusuz kalmaktır sevmek. Gece uyumayıp onunla Saatlerce konuşmaktır sevmek . Sırf onun ses tonu benim ruhumda Yayılsın diye... //////////////////////////////////////// Sevmek şiirler yazmaktır. Sevmek satırlara sığdıramacağın Duyguları içinde barındırmaktır. Sevmek nedir biliyormusun. Sonu acı olan bir şeydir sevmek. Öyle bir acıdır ki bu sevmek Canın yanar canın yanar canın yanar Sevmek böyledir Kurşundan daha acı,okdan daha sivridir Düşünürsün düşünürsün ama delirirsin Sevmek akıl işi değildir Giden gelmez gelmeyecek Neden gitti diye kendine sorduğunda Gelmeyecek cevabını bildiğn hlde bklyrsn Sevmek budur lann Sevmek gerçekten budurr //////////////////////////////////////// Sevmek her kelimeni özenle seçmektir Her cümleni özenle seçmektir. Sırf onu kaybedeceğim diye Hayatından vazgeçmek onu adamaktr sevmek Sevmek ya sevmek işte böyle Sevmek hastanedeki doktorların dermanı Olamayacağı bir duygudur. Sevmek öyle bir duygudur ki. Dünyanın en iyi doktorunu Ayaklarına kadar getirseler bile İyileşemeyeceğimiz bir duygudur. Sevmek öyle bir duygudur ki. Dünyayı bize verseler Sevdiğimizi kaybetmeyiz diyebileceğimiz Bir duygudur. Sevmek budur işte....... |
|
|
04 Aralık 2020, 21:02 | #2 |
Yoruldum be Usta !
Kırılmadan, Dağılmadan yaşamak ne mümkün! Ben ufalanıp toz gibi dağıldım usta. Emek verdikçe yitirmeyi, Güvendikçe yanılmaları gördüm. ..... Ben nasıl baş edeyim? Dost,düşman belli değil. Herkesin yüzünde bir maske, Dalkavukluk bu devrin modası! Kim kardeş,kim kalleş nerden bileyim. ..... Onlara bir liman gibi açtığım yüreğimi, ateşe verdiler, Kopardılar kalbimden, sevgiye açan çiçekleri.. "Dört yanım puşt zulası" diyorsun ya usta, Ben hangi yanda can vereyim. ..... Geceleri düşünüp ağlamaktan, Dünü bugüne bağlamaktan, Yoruldum usta! Kırılan umutlarımdan, Boşa giden ömrümden, Ve heran bunları düşünmekten Yoruldum. ..... Kanatları koparılıp, dışarı salınan bir kuş gibiyim, Ben bu koca dünyada, şimdi ne yapayım usta? Yokkk!Yaşamak bu değil. Benim yitip giden gençliğimin, Sömürülen emeğimin hesabını kim verecek? Söyle be Usta,kim verecek? |
|
|
04 Aralık 2020, 21:02 | #3 |
YÜREĞİMDEN YÜREĞİNE sözler akıtıyorum şimdi..
Eğer biraz YÜREĞİN varsa inceden inceden bir ACI saplanır KALBİNE... önce yutkunamassın sözler boğazına düğümlenir sonra NEFES almakta güçleşirsin sonra yanağının ıslandığını ve GÖZLERİNİN SESSİZCE AĞLADIĞINI hissedersin... sen AŞK dersin ACI hatırlatıverir kendini AŞK ACIDIR der gibi.. Sonra dalarsın onunla yaşağın günlerin hayaline... bazen APTALCA gülümsersin bazen İnceden inceye sızlar YÜREĞİN yağmur gibi yağar GÖZ YAŞLARIN anlayamassın ve kendini ÇARESİZLİĞİN EN DİBİNDE bulursun.... birisi AŞK dese ACIR İÇİN İÇTEN İÇE... O başkası ile gününü gün ederken sen sadece HER GÜNÜNÜ ZEHİR EDER BİR ÇARESİZLİĞİN İÇİNDE HEP ÖLÜMÜ Beklersin... AŞK İşte ÖLÜMÜNE SEVERSİN... |
|
|
04 Aralık 2020, 21:03 | #4 |
Ama gitme
ama gitme gözlerimde kan gezer yasadışı bir soğuk işler iliklerime gözyaşlarını geçirip sırtına küflü bir sapak mı bırakacaksın sabıkama biraz duman hıçkırığı sigaranda biraz gece kırığı bende şiir yorgunu damarlarıma ilk aşktan sola dön ama gitme şiir kanamalı bir aşkın "sonu yok"undan geçerken ışığın sesini bul aynandaki kırık yüzümü topla gözümde seğiren acı bir denizde yüzdür olimpos'un sıcağını ama gitme uçurumlar seri cinayetleri tökezletirken sesini sakladım cebime yağmur işgalli bir gecede ıskaladım kapına dayanmalarımı daha binmeden otobüslere duraklar mı tuttu da kustun sesini üstüme bak sana dil sürçmeli peltek şiirler yazdım satırlarından kan sızar satırla doğranmış bir aşkın cinayetinde bir insan iki kıyıya aynı anda gözlerinden düşebilir itme ama gitme daha saat "hoşça kal"ı göstermedi bitme ! |
|
|
04 Aralık 2020, 21:03 | #5 |
Tam göğsünüzün ortasında bir yeriniz acıyacak…
Evinizin sizi içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksiniz… Sokağa fırlayacaksınız… Sokaklar da dar gelecek…. Tıpkı vücudunuzun yüreğinize dar geldiği gibi… Ne denizin mavisi açacak içinizi, ne pırıl pırıl gökyüzü… Kendinizi taşımayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksiniz… Birileri size bir şeyler anlatacak durmadan….ayrılık ‘Önemli olan sağlık.’ ‘Yaşamak güzel.’ ‘Boş ver, her şey unutulur.’ Siz hiçbirini duymayacaksınız… Gözyaşlarınızdan etrafı göremez hale geleceksiniz. O’ndan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksiniz… Hep ondan bahsetmek isteyeceksiniz… ‘Ölüme çare bulundu’ ya da ‘Yarın kıyamet kopacakmış’ deseler başınızı kaldırıp ‘Ne dedin?’ diye sormayacaksınız… Yalnız kalmak isteyeceksiniz… Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak… İkisi de yetmeyecek. Geçmişinizi düşüneceksiniz… Neredeyse dakika dakika… Ama kötüleri atlayarak… Onunla geçtiğiniz yerlerden geçmek isteyeceksiniz…. Gittiğiniz yerlere gitmek… Bu size hiç iyi gelmeyecek… Ama bile bile yapacaksınız. Biri size içinizdeki acıyı söküp atabileceğini söylese, kaçacaksınız… Aslında kurtulmak istediğiniz halde, o acıyı yaşamak için direneceksiniz. Hayatınızın geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksiniz… Aksini iddia edenlerden nefret edeceksiniz… Herkesi ona benzetip… Kimseyi onun yerine koyamayacaksınız… Hiçbir şey oyalamayacak sizi… İlaçlara sığınacaksınız… Birkaç saat kafanızı bulandıran ama asla onu unutturmayan… Sadece bir müddet buzlu camın arkasından seyrettiren… Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek… Boğazınız düğümlenecek,dinleyemeyeceksiniz… Uyumak zor, uyanmak kolay olacak… Sabahı iple çekeceksiniz… Bazen de ‘Hiç güneş doğmasa’ diyeceksiniz. Ne geceler rahatlatacak sizi ne gündüzler… Ölmeyi isteyip ölemeyeceksiniz… Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önünüze çıkana sarılmak isteyeceksiniz… Nafile… Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek… Rüyalar göreceksiniz, gerçek olmasını istediğiniz… Her sıçrayarak uyandığınızda onun adını söylediğinizi fark edeceksiniz… Telefonun çalmasını bekleyeceksiniz… Aramayacağını bile bile… Her çaldığında yüreğiniz ağzınıza gelecek… Ağlamaklı konuşacaksınız arayanlarla… Yüreğiniz burkulacak…. Canınız yanacak…. Bir daha sevmemeye yemin edeceksiniz. Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinizden… Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksınız… Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğiniz için kendinizden nefret edeceksiniz… Yaşadığınız şehri terk etmek isteyeceksiniz… Onunla bir gün bir yerde karşılaşma umudu… Bu umut sizi gitmekten alıkoyacak… Gel gitler içinde yaşayacaksınız… Buna yaşamak denirse… Razı mısınız bütün bunlara? Hazır mısınız sonunda ölüp ölüp dirilmeye? O halde aşık olabilirsiniz! |
|
|
04 Aralık 2020, 21:03 | #6 |
ben seni yaralarından tanıdım
ecelime son kurşundun deli davalım n'olur bulutsuzluğuma darılma dudağında bizi gül kıyametime adım kala beni senden alma aklım kara kış ellerim seni üşüyor bugün günlerden soğuk ben aysız gecelerde çocukluğuma mektup yazardım ah çocukluğum kağıt sesin kokuma gizli yıldızları sönük gecelerde dilime yağmursun gözlerini uyuyorum her gece bu kent içimin bahçesi gemilerim çözülüyor yüreğine ellerinle okşuyorsun bilmiyorsun kendi bakışlı kız ömrümün kırçıl masalısın uçurumlar vaadetme bana yaralısın... |
|
|
04 Aralık 2020, 21:04 | #7 |
Neden ?
En büyük eğlencemiz sokaklarda oynamaktı. Sokakta oynamak diye bir kavram vardı yani. Cafelerde, alış veriş merkezlerinde buluşmazdık. Okula arkadaşlarımızla gider, birlikte çıkar, oynaya, zıplaya yürüyerek gelirdik. Servis falan yoktu. Hatta öyle olurdu ki; çantalarımızı kaldırımlara koyar oyuna bile dalardık. Annelerimiz bu durumu bildiklerinden bizlere ekmek arası bir şeyler hazırlar gönderirdi. Mahallemizdeki teyzeler Annemiz gibiydi. Susayınca girer evlerine su içerdik. Ya da pencereden bize bir sürahi bir bardak uzatırlar, hepimiz aynı bardaktan kana kana içerdik. Kısacası evine gidip gelen elinde mutlaka yiyecekle dönerdi. Anneleri o arada çocuğuna verdiği şeyden bizlere de gönderirdi. Bu bazen bir kurabiye, bazen bir meyve olurdu. Cebimizde harçlığımız olduğunda düşmesin diye çıkarır çantamızın üstüne koyar oyun bitince geri alırdık. Çok garip ama kimse almazdı. Sokaklarımız evimiz kadar güvenli idi. Düşünce kaldırırlar, kavga edince barıştırırlardı bizi… Polisler gelmezdi kavgalarımıza, zabıtlar tutulmazdı. Sonra kavgalarımız da öyle ustura, falçata ile olmaz, onlar nedir bilmezdik bile, asla kanla falan da bitmezdi, en fazla saçlarımızdan çeker, hayvan adları sayar, tekme atar, yine oyuna dalardık. Birbirimizin suyundan içer, elmasına diş atardık. Misket oynamaktan parmaklarımız kanar yine de mikrop kapmazdık. Azar işitip, acillere taşınmazdık. Düşerdik ekmek çiğner basarlardı alnımıza, oyuna devam ederdik. Röntgenlere, ultrasonlara girmezdik. Ben bizim çocukluğumuzu çok özledim. Sokaklarımız ruhsuzlaştı sanki. Komşumu tanımıyorum ama evinin camında, temizliğe gelen kadını haftada bir görür kolay gelsin der konuşurum. Onun dışında orada kim oturur hiç bilmem. Evimizi kendimiz temizlerdik, kapı silmece; bilmem kaç kuruş hepimizin elinde bezler güle oynaya bitirirdik işleri. Evlerimiz var, içinde yaşayan yok. Parklarımız var, içinde oynayan çocuk yok. Ama her yıl sökülüp yenilenen kaldırımlar, lüks binalar, ışıl ışıl vitrinler, girip çıkan yapay insanlar… Ruh yok, buz gibi buz, bu biz değiliz… Tahta iskemlelerimizde oturan yaşlılarımız, onlara dede, nene diye hatırını soran çocuklarımız yok oldu. Ben kapılarında “vale”lerin, “bady”lerin beklediği yerlerden hep korkmuş çekinmişimdir. Kapısını çarparak örtüyor diye çocuğuna kızıp, taksitini bitiremediği arabanın anahtarını, hiç tanımadığı birine vermek ters gelir bana. Benim değildir bu kültür. Ne ruhuma, ne kültürüme ne de cüzdanıma hitap eder.. Nedir bunlar? Reklamlarla desteklenen beyni, ruhu ele geçirilmiş insanlar olduk. Birbirimize yabancı, yalnızlıklarımızla yaşar olduk. İyi de neden böyle olduk?! |
|
|
04 Aralık 2020, 21:04 | #8 |
Öyle bir hayat yaşıyorum ki,
Cenneti de gördüm cehennemi de Öyle bir aşk yaşadım ki Tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de. Bazılar seyrederken hayatı en önden, Kendime bir sahne buldum oynadım. Öyle bir rol vermişler ki, Okudum okudum anlamadım. Kendi kendime konuştum bazen evimde, Hem kızdım hem güldüm halime, Sonra dedimki 'söz ver kendine' Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin, Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin, Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin. Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin. Öyle bir hayat yaşadım ki, Son yolculukları erken tanıdım Öyle çok değerliymişki zaman, Hep acele etmem bundan, anladım... |
|
|
04 Aralık 2020, 21:05 | #9 |
Benim olmayacağını biliyordum.
Aşkım yetmedi sana..Yetinmek nedir hiç bilmezdin zaten..Ama benim sunduğum aşk yetinmen gerekenden çok daha fazlasını vaat etmişti sana..Benim gibi sevmeye biliyorum yüreğin yetmedi… Baştan evet daha en baştan biliyordum bir gün itilip unutulan ne varsa beni onlara katacağını..Kavgam,mücadelem seni anlık sevmelerle yaşatmak içindi..Hiçbir zaman sonsuza dek benim olmayacağını biliyordum..Asla bu beklentiyle sevmedim seni..Sevdim evet..Ve bir gün hiçbir şey söylemeden çekip de gideceğini bile bile..Kalman,beni,benim seni sevdiğim kadar sevmen gerekmedi hiç..Hiçbir şey için bana söz vermen gerekmedi..Adı üstündeydi işte..Karşılıksızdı..Gerçek aşktı..Varlığını oluşturan hiçbir zerre beni anlamadı..Belki de anladı da ya ben sana fazla geldim yada sende bir şeyler eksik kaldı.. Biliyor musun?Her elimi uzattığımda boşluktu tuttuğum..Her dokunmak isteyişimde hiçbir şeydi bulduğum..Her yemin edişimde bozmak oldu sonum..Savruldum..Ettiğim dualar kadar yoktun..Her sana bakışımda gözlerin öyle derin uçurumlara attı ki beni düşüp ölmekten değil her düştüğümde ölememekten yoruldum..Hiç isyan etmedim kadere..Hiç kimseyi sorumlu tutmadım..Hiç beddua etmedim sana ve hiç lanet okumadım aşkına..Hiç ağlamadım ardından bakarken..Hiç uykularım bölünmedi..Yaşamaya hiç ara vermedim ve hiçbir vakit düşünmedim ölümü..Yaşamalı ve yaşadıkça seni sevmeliydim..Çünkü biliyordum..Aşkın benimle birlikte gelmeyecekti mezara..Öteki dünyada kavuşamayacaktık..Burada sevemediysen beni orada da sevemeyecektin..İki dünyada da yokluğunu çekmek fazlaydı kahrolurcasına seven gönlüme.. Ben böyleyim işte..Böyle büyük sevdim seni..Söylesene kim sevdi seni bu kadar körü körüne..Bu kadar beklentisiz..Bir varlığı seviyor olmak kolaydı her zaman..Bense yokluğunu sevdim senin..Kolay olan varlığını değil,zor olan yokluğunu sevdim.. Dönmen için değil..Hiç dönmeyeceğini bilerek…Sevmen için değil,hiç sevmeyeceğini bilerek,koskocaman bir sensizliği içimdeki her bir hücreye itinayla yerleştirerek,gittiğin yollara mutluluk duaları serperek,beklemeden,ağlamadan,dönmen için yalvarmadan,ölmeden,yaşaya yaşaya ve acımı sindirerek sevdim.. Dönme sakın.! |
|
|
04 Aralık 2020, 21:06 | #10 |
Adı Deniz Olmalı
Üzerindekiler bana yabancı değil, Suratındaki yaralar, karalar, kirler Bana birisini hatırlatıyorsun küçüğüm Üzerindekiler bana yabancı değil, Yırtık süeterin, pantolonun, çizmen, çorabın Sakın pişman olma, kızma, kızdırma Sembol olmak, katil olmaktan çok daha zor Yemekten, içmekten, direnmek zor küçüğüm Ben, ben kimim diye sorarsan Biz, biz tabiatla kardeşiz Yemeyle, içmeyle Hatta uçakla, suyla, kuşla, böcekle Ama yine de Bana ne olmuş diye soruyorsan Kızma, kızdırma Hani doğruluktan, dürüstlük doğar derler ya Bence sana Deniz çarpmış küçüğüm Ki, ben beni bildim bileli Ne, ben beni buldum kendimde Nede kendim, beni buldu bende İşte ortalığın arazisi olup kaynadık dünyanın kazanında Dünya kazan oldukça ben bir kepçe Doldum tabaklara birden daha çok kere Hani ya gülüm işçi olup emek dökercesine Ben, beni bildim bileli Ne ben, beni buldum kendimde Nede kendim, beni buldu bende Sen bir başka maya gör Çocuk olursun bir yandan severler Bir yandan döverler Okursun adam olursun, İş bulamadın mıda hiç dinlemez söverler Ben, ben boks şampiyonu olamam ki dostum Hayatı nakavt edeyim Ben kültürümü hayata adadım Hayatı tanımlayamıyorum Hayat nedir acaba _? Hergün paket paket içtiğimiz sigaralar mı Akşamları eve gelen babamın Boş o bomboş bakışları mı Bilmiyorum !!! Yıldızlardan kopup gelmişti dünyama Yıllanmış ağaçların dökülen sarı yaprakları gibiydi Etraf toz, toprak, kan, göleç Adına ne seheryeli diyebiliyorum nede tozpembe Ama şunu çok iyi biliyorum ki Bir çocuğumuz olursa Adı DENIZ olmalı, İster kız ister erkek Farketmez hiç biri Fakat bakışları farketmeli Güneş gibi olmalı Aydınlatmalı her tarafı Her bir yandan bir bir Bir çocuğumuz olursa adı DENIZ olmalı DENIZ kadar engin, DENIZ kadar coşkun DENIZ kadar sıcak, DENIz kadar güzel Bir çocuğumuz olmalı Adı DENIZ olmalı DENIz dedim adına Adı DENIZ olmalı... |
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|