ÖLÜM VE RÜYA
Efsunlu bir uyku alıp götürdü düşlerimi bu gece
Eksik olanların doldurulduğu boşluklar diyarına
Katrelerin ummana , habbelerin kubbeye dönüş menziline
Sonra bir rüya çıktı karşıma soluk perdelerin ardından
Gah Epiktetos oldum zulüm gördüğü halde mesut olan
Gah Selahattin oldum AslanYürekli Richard’a karşı civanmert
Gah sabır abidesi Eyyub olup dua dua yalvardım
Gah gözü yaşlı Yakub gibi Kenan illerinde ağladım
Gah kamçıladım hayallerimi Hızır çeşmesine ulaşıp
Yeniden diriliş yolunda
Düşündüm, nedir bu gözyaşlarımı çağlatan
Garip gönlümü ağlatan ızdırap
Ne darağaçları hazırlandı Pir Sultan çadırında
Ne sürgünler yedi yüreğim sıddıkların yolunda
Heyhat ki beklemediğim bir dev kesti yolumu
Bozdum ettiğim tüm kasemleri
Karantinaya alınmış alevgir özlemlerin aşina nidaları kulaklarımda
Nirvanaya ermeyi bekleyen bir miskin misali
Evrensel korkularımın heyula nöbetlerine karşı taşıdığım muska boynumda
Agantha dedim yüreğime hadi kalk gidelim
Değil mi ki yol yürümek nefes te tüketmek için
Yürüyelim durmak yok bize bundan gayrı
İman dağları bile yerinden oynatmaz mı
Mehterin kös vurup selam durmasına gerek yok
Ay batmış ufkumuzda, güneş doğmamış ne yazar
Gamgüsar enisler yeter bize
Sevdamızın rengini kızıl güller alsın
Umudumuzun rengini ummanlar
Ölümler dirilmek , ızdıraplar daha rahat bir hayat için ise
Ölmek ve tekrar dirilmek,yeniyi bulmak, ebedi yeniyi
Ölüm bir tebdili mekandan ibaret değil mi?






Agantha: Halatı elde sıkı tutup bırakmama
Gam-ı güsar enis: Sıkıntıları gideren dost
Tebdili mekan:Mekan değişikliği
Nirvana: Budizm geleneğinde mutlak dinginlik ve evrenle kaynaşma
Heyula nöbetleri: Korku nöbetleri
Katre: Damla
Habbe: Tanecik