![]() |
| |
| | #1 |
| Anıtkabir'in dikkatli gözlerden kaçmayan ayrıntılarından biri de, Cumhuriyet Kulesi'nin dış duvarındaki kuşevidir. Anıtkabir'e çıkan merdivenlerin solundaki, heykeltıraş Zühtü Müridoğlu'nun yaptığı Başkomutanlık Meydan Savaşı kabartmasının Cumhuriyet Kulesi ile birleştiği yerde bulunan kuşevi, minyatür bir Anıtkabir görünümündedir... Bir bina inşa ederken dış duvara da kuşlar için ev yapmak, Türk mimarisinde öne çıkan bir duyarlıktır. Japon ve Bizans kültüründe kuşevlerinin olduğu söylense de tarihçiler, hayvan sevgisinin mimarideki bu en belirgin özelliğiyle yoğun olarak Türklerde karşılaşıldığı konusunda hemfikirler.. Mardin, Şanlıurfa, Nevşehir, Kayseri, Amasya, Aydın, Edirne gibi Anadolu'nun pek çok köşesinde kuşevlerine rastlanır. Bilinen en eski kuşeviyse, 1375-80 yılları arasında Tokat'ta yapılan Ulu Cami'nin dış cephesinde çıkar karşımıza.. İstanbul'da Bizans döneminde, binaların duvarlarında kuşların barınması için oyuklar bırakılırken, minyatür bir ev şeklinde kuşlara yuva yapılmasına Fatih Sultan Mehmet'ten sonra rastlanır. Mimar Sinan'ın Fatih semtinde yaptığı Bali Camii'ndeki kuşevi, İstanbul'un bu konudaki en eski örneği olarak kabul edilir. "Serçe Sarayı", "kuş köşkleri", "kuş sarayı" diye de bilinen kuşevleri, camiden köprüye, türbeden hanlara kadar çok değişik mimari yapıların cephelerine konulmuştur.. Helmuth von Moltke'nin "Türkiye Mektupları"nda Üsküdar'daki kedi hastanesi ve Beyazıt Camii'nin avlusundaki güvercin bakımevinden söz ettiği İstanbul'da, hayvan sevgisinin mimarideki karşılığı olan kuşevlerinin çokça görülmesi rastlantı değildir.. İstanbul'da Ahrida Sinagogu, Yahudi Gasilhanesi, Agios Prodromos ve Agios Dimitrios kiliseleri gibi gayrimüslimlerin yapılarının dış duvarlarında da kuşevleri kendilerine yer bulmuşlardır.. (SUNAY AKIN, "Hayal Kahramanları") 👍 2
________________ •quod relinquis, alienum est• | |
| |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |