![]() |
| | #1 |
| İhanet Mevsimi Bazı mevsimler takvimde yazmaz. Ne başlangıç tarihi bellidir ne de ne zaman biteceği… İhanet mevsimi de onlardan biridir. Bir sabah ansızın başlar; hava hâlâ tanıdıktır ama insanın içi üşür. Çünkü ihanet, soğuk bir rüzgâr gibi değil; sıcak bir günde gölgeye sığınmışken gelen bir ürperti gibidir. Nereden geldiğini anlayamazsın ama geldiği anda her şeyi değiştirir. İnsan, çoğu zaman hayatın kötü sürprizlerine hazırdır; kayıplara, zorluklara, hatta yalnızlığa bile. Ama ihanete hazır değildir. Çünkü ihanet, güvenin olduğu yerde yeşerir. Güven yoksa ihanet de olmaz. Bu yüzden en çok can yakan, en çok iz bırakan acılardan biridir. İhanet, çoğu zaman yabancıdan gelmez. En çok güvendiklerinden öğrenirsin bu mevsimi. Aynı sofrayı paylaştığın, aynı sırları bildiğin, aynı yolda yürüdüğün insanlar… Bir bakarsın, içindeki yaz bir anda sonbahara dönmüş. Yapraklar düşmez belki ama inançlar dökülür. İnsan o an anlar ki, bazı kopuşlar sessizdir ama gürültüsüzlüğüyle daha derindir. İhanetin en ağır yanı, bir anda her şeyi sorgulatmasıdır. Geçmişi, yaşanmışlıkları, paylaşılan kahkahaları… “O gün söylenen sözler gerçek miydi?”, “Gülen yüz, gerçekten gülüyor muydu?” soruları zihni kemirmeye başlar. Çünkü ihanet, sadece bugünü yaralamaz; geçmişi de kanatır. Güzel anılar bile yer değiştirir kalpte. Bir zamanlar iç ısıtan hatıralar, artık can acıtan sorulara dönüşür. Bu mevsimde insan, kelimelere şüpheyle bakmayı öğrenir. Söylenen her söz, gizli bir anlam arar gibi dinlenir. “O zaman da mı?”, “Bunu söylerken de mi?” diye başlayan cümleler çoğalır. Güven dediğin şey, bir kere kırıldığında eskisi gibi onarılamaz. Yapıştırılır belki, tutturulur ama çatlakları kalır. İnsan o çatlaklardan sızan soğukla yaşamayı öğrenir. İhanet mevsimi sessizdir. Büyük fırtınalar kopmaz çoğu zaman. Ne bağırışlar vardır ne de uzun vedalar. Daha çok susarak yaşanır. İnsan içine çekilir, kalabalıkların içinde yalnız kalır. Anlatmak ister ama kelimeler boğazında düğümlenir. Çünkü bazı acılar, anlatıldıkça hafiflemez; anlatıldıkça daha da ağırlaşır. Bu sessizlik, insanın kendini dinlediği bir sessizliktir. Geceler uzar, düşünceler çoğalır. İnsan, yalnız kaldığında anlar bazı gerçekleri. Kimin yanında gerçekten kendisi olabildiğini, kiminle sadece idare ettiğini… İhanet, ayıklayıcıdır. Kalabalıkları azaltır ama özü gösterir. Bu mevsimin en ağır yanı, insanın kendisiyle yüzleşmesidir. “Nasıl göremedim?”, “Neye inandım?”, “Bu kadar güvenmek hataydı mı?” soruları zihinde dönüp durur. İhanet sadece karşıdakini değil, insanın kendine olan güvenini de sarsar. İnsan bir süre kendi sezgilerine bile inanamaz hâle gelir. Kalp, herkese mesafeli durmayı öğrenir; akıl ise temkinli olmayı. İnsan, bu süreçte kendini suçlama eğilimindedir. Oysa ihanet, güvenenin suçu değildir. Güvenmek bir zaaf değil; bir erdemdir. Yanlış olan, o güveni istismar edendir. Ama bunu anlamak zaman alır. İhanet mevsiminde insan, önce kendine kızar; sonra yavaş yavaş kendini affetmeyi öğrenir. Zamanla şunu fark eder: Herkes kalıcı değildir. Bazı insanlar hayata misafir olarak girer. Öğretir, iz bırakır ve gider. İhanet mevsimi, bu gerçeği sert ama net bir şekilde öğretir. Kimlerin hayatında kalıcı olduğunu, kimlerin sadece bir durak olduğunu gösterir. Ama her mevsimin bir sonu vardır. İhanet mevsimi de geçer. Fakat geçerken insanı olduğu gibi bırakmaz. Geride biraz yorgunluk, biraz bilgelik bırakır. İnsan daha az inanır belki ama daha doğru inanır. Daha az açılır ama daha sağlam bağlar kurar. Çünkü acı, öğretir. Acı, insanı dikkatli yapar ama körleştirmez. Bu süreçte insan, yalnız kalmanın da bir iyileştirici yanı olduğunu keşfeder. Kendiyle baş başa kalmak, insanın içini toparlamasına yardımcı olur. Sessizlik, bir kaçış değil; bir tamirdir bazen. Kalp, bu sessizlikte kendini onarır. İhanet mevsimi, insanı sertleştirmez; olgunlaştırır. Kalbi taşlaştırmaz; derinleştirir. İnsan, her şeye rağmen sevmeyi tamamen bırakmaz ama seçici olur. Herkese aynı kapıyı açmaz. Çünkü bilir ki, herkes içeri girmeyi hak etmez. Bu mevsim, insanın kendi değerini hatırlamasına da vesile olur. Her giden, kayıp değildir. Bazıları, yer açmak için gider. Hayat, bazen eksilterek güzelleştirir. Yanlış insanların gidişi, doğru olanların gelişi için alan açar. Takvimler yazı gösterse bile, kalbinde kış yaşatanlar olur. İnsan dışarıdan güçlü, içeriden yorgun görünebilir. Ama bu yorgunluk kalıcı değildir. Çünkü insan, iyileşmeyi bilir. Yeter ki kendine sadık kalsın. Ve bil ki, kalbine sadık kalanlar için bahar mutlaka gelir. Daha temkinli, daha bilinçli ama daha gerçek bir bahar… İhanet mevsimi geçer. Gerçek olan kalır. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Lütfen Üye Olmak için TIKLAYIN...] | |
| |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| Seçenekler | |
| Stil | |
| |