![]() |
| |
| | #1 |
| - Acı Vatan Almanya - Babamın Yitirilen Gençliği - Babamın rahmetli olmasının üzerinden zaman geçse de, içimde bir boşluk var. O boşluk, yıllarca Almanya’da, Stuttgart’ta geçen gençliğinin ardından, köklerini arayan bir insanın yaşadığı yalnızlığın acısı gibi. O şehir, Almanya, babamın ruhunda derin izler bıraktı. Ne zaman gözlerimi kapatsam, onu orada, yalnız ve yabancı bir ülkede, vatanından kilometrelerce uzakta hayal ediyorum. Stuttgart’ı her düşündüğümde, babamın bir zamanlar orada, karanlık sokaklarda kaybolmuş bir şekilde, umutla geleceğe bakmaya çalıştığını görüyorum. O, buraya, bu topraklara aitken, Almanya’da her zaman bir yabancıydı. Babam, oraya gitmek zorunda kaldığında, gençti, belki de çok fazla hayali vardı. Ama yıllar sonra, o hayallerin pek çoğu, oranın beton duvarlarına çarptı. Almanya ona hiç de vaat ettiği gibi bir yaşam sunmadı. Sadece geçim mücadelesi, yalnızlık ve kaybolmuş bir zaman bıraktı. O zaman, orada çalışan her işçi gibi, o da bir "yabancı"ydı. Ama bu, babam için sadece bir etiket değildi. Her sabah işe giderken, her akşam dönünce, ruhu bir parça daha kırılıyordu. Bir insanın kalbi, yıllarca yüreğinden çok, bir gurbet topraklarında atarsa, zamanla bir yabancılaşma hissi sarar her şeyini. Babam da orada hep bir yabancıydı. Dilini konuşamadığı, kültürünü tam anlamadığı bir yerde… Evet, belki işini yaptı, belki de bizlere bir gelecek sağladı. Ama ya o? O yıllar, o kaybolan gençlik, bir kalp boşluğuna dönüştü. Babam, orada hayalini kurduğu yaşamı değil, kaybolan zamanları yaşadı. Yine de, her zaman bir gurur vardı babamda. Ne zaman Almanya'dan dönerdi, o gücünü, yorgunluğunu taşıyan gözlerinden belli olurdu. Bir yabancıydı ama bir o kadar da güçlüydü. Bir kaybedeni, her şeyine rağmen, ayakta kalmaya çalışan bir adamı anlatıyordu. Babam, özlemlerinin, hüzünlerinin ve belki de geçmişinin her zaman peşinden koştuğu bir adamdı. Stuttgart’ta bir hayat kurmaya çalıştı ama ruhu hep buradaydı. Yüreği, ailesini düşündü, kaybolan gençliğini ve belki de asla bulamayacağı huzuru… Bugün, babamın kaybolan yıllarına baktığımda, onun için Almanya'nın bir "acı vatan" olduğunu daha iyi anlıyorum. O vatan, bir ülke değil, kaybolmuş bir zaman dilimiydi. Babamın en güzel yılları, gurbetin soğuk duvarlarına, yabancıların kalabalığına karıştı. O zamanlar buradaki topraklarda belki de bir yaşam kurabilseydi, belki de daha farklı olurdu. Ama şimdi, aradan yıllar geçse de, bir kaybolmuşluk hissi kaldı geriye. Bir göçmen ömrünün bedeli, geriye sadece belirsiz bir boşluk bıraktı. Babasız bir dünyada, orada geçen yıllarını düşünmek, sadece "gurbette" kalan değil, kendi kimliğini arayan bir insanın dramını hatırlatıyor bana. O kaybolan yıllara, yitirilen gençliğe, yaşanamayan hayallere… Babamın o acı vatanı, aslında tam da buydu.Göçtüğü, savaştığı ama asla ait olmadığı bir vatan. Şimdi onun anısına baktıkça, o uzak diyarlar, Almanya, Stuttgart… hepsi birer yabancı kalıyor. Ama bir şeyi biliyorum: Babam orada, o kadar yıl geçirmiş olsa da, en çok burayı, toprağını, doğasını sevdi. Onun vatanı aslında hiç Almanya olamadı. Ve belki de en büyük kaybı, Almanya’da yitirdiği gençliği değil, orada bulunarak kaybettiği "ev" duygusuydu. 👍 1 | |
| |
| | #2 |
| Emegine kalemine sağlık cok güzel anlatmişın 👍 1
________________ ![]() | |
| |
| | #3 |
| Tsk Ederim @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Lütfen Üye Olmak için TIKLAYIN...] 👍 1 | |
| |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |