IRCRehberi.Net- Türkiyenin En iyi IRC ve Genel Forum Sitesi  
 sohbet
derya sohbet


Felsefe Felsefe hakkındaki tüm konulara bu başlık altından ulaşabilirsiniz.

 
 
Seçenekler Stil
Alt 24 Temmuz 2020, 23:46   #1
She
✰ ÖzeL..
She - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Standart Metafiziğin (Fizikötesi) Aristoteles'te Madde Anlamı Nedir?

Aristoteles’in, görünür şeyleri, yani “Madde” (Hyle) idea, öz ya da form ile bir arada, iç içe ele alan bu özgün varlık anlayışı, beraberinde birçok soru işareti getirmektedir. Bunların başlıcası, görünür şeylerle ideaların ya da madde ile özün birbirleriyle ilişkilerinin ne olduğu sorusudur. Bu soru Platon’da da karşımıza çıkmış, ideaların görünür şeylere nasıl varlık kazandırdıkları sorulmuştu. Platon bu soruya karşılık “Katılma”, “Pay Alma”, “Bulunma” gibi bazı kavramlar önermiş ve sonunda Demiourgos isimli aracı bir Tanrı’nın varlığına ihtiyaç duymuştu. Aristoteles’in madde ve form (Ya da Öz) anlayışında bu tür bir aracılığa ihtiyaç kalmamıştır. Çünkü artık madde ve öz birbirlerinden ayrı değillerdir. Ama yine de birbirlerinden yapıca farklı olan ve hiçbir ortak nitelik taşımayan madde ve formun, nasıl olup da birbirleriyle etkileşebildiklerini, aralarındaki ilişkinin ne olduğunu açıklamak gerekecektir.

Aristoteles, maddenin ancak form sayesinde gerçeklik kazandığını, form sayesinde biçimlenip belli niteliklere büründüğünü, varlığa geldiğini düşünmekteydi. Buna karşılık formun da ancak maddede kendisini gerçekleştirebileceğini, madde olmasaydı, formun da kendisini asla açığa koyamayacağını savunmaktaydı. Böylece madde ile form arasındaki ilişkiyi bir karşılıklı bağımlılık ilişkisi hâline getirmişti. Madde, onu bizim için algılanabilir kılan hiçbir biçime, forma sahip olmasaydı kaotik durumda kalır, yani bir nevi yokluk durumunda bulunurdu. Çünkü Aristoteles’e göre form kazanmamış, formun henüz kendisini gerçekleştirmediği bir madde varlık kazanmış sayılamaz. Bu yüzden Aristoteles, formu daima gerçekliğin ve varlığın kendisi olarak görmüş, bir şeyin gerçeklik ve varlık kazanmasını form kazanmasına, formun o şeyde gerçekleşmiş olmasına bağlamıştır.

Salt maddeyi ise “olacağı şeyi henüz olmamış, yani henüz form kazanmamış ama form kazanma gücüne ya da imkânına sahip şey” olarak görmüştür. Hiç form kazanmamış, formun kendisinde henüz hiç gerçekleşmediği madde “salt madde” ya da “ilk madde”dir (Prote Hyle). Bu ilk madde, Aristoteles’e göre bir “kuvve hâlinde olma durumu” ya da gizilliktir (Dynamis). Form ya da öz, bu ilk maddede henüz gizil hâlde, yani bir imkân olarak bulunmaktadır. Bu ilk maddenin form, yani varlık ve gerçeklik kazanabilmesi için bu gizilliğin açığa çıkması, imkânın gerçekleşmesi gerekecektir. Aristoteles’e göre varlık kazanma süreci, yani “Oluş” (Genesis) işte bu “imkânın gerçekleşmesi ya da gizillikten açığa çıkma” sürecinden ibarettir. Oluş denen şey, gizilliğin edimselleşmesinden başka bir şey değildir. Dilimizdeki “etme” fiilinin kökü olan “et” sözcüğünden türetilmiş olan “edimselleşme” sözcüğü, Aristotelesçi felsefede imkân hâlinde olanın açığa çıkması, gerçekleşmesi anlamına gelir.



Alıntı
________________

~ E & B ~
 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Kapalı
Refbacks are Kapalı





Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 03:53.