IRCRehberi.Net- Türkiyenin En iyi IRC ve Genel Forum Sitesi  
 sohbet
derya sohbet


 
 
Seçenekler Stil
Alt 26 Ağustos 2021, 17:19   #1
dae
Les yeux sans visage
dae - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Standart Jean-Jacques Rousseau - kimdir ?

Jean-Jacques Rousseau (d. 28 Haziran 1712 Cenevre, Cenevre kantonu - ö. 2 Temmuz 1778 Ermenonville, Fransa), Cenevreli filozof ve yazar. Siyasi fikirleri, Fransız Devrimini etkilemiştir. Düşünceleri özellikle, Devrim'den sonra kurulan yeni devletin kalkınmasında, toplumun sosyal yapısında ve eğitim sisteminde etkili olmuştur

Jean-Jacques, 28 Haziran 1712 günü, günümüzde İsviçre sınırları içerisinde bulunan Cenevre kentinde doğmuştur. 4 Temmuz 1712'de vaftiz edilmiştir. Rousseau'nun annesi Suzanne, doğumdan dokuz gün sonra, doğum sonrası enfeksiyon kaptığı için ölmüştür. Rousseau, daha sonraları bu olayı "ilk talihsizliği" olarak nitelendirecektir. Bir saatçinin oğludur. Babası Isaac, Topkapı Sarayı'nda saat tamirciliği yapmıştır. 9-10 yaşlarına kadar babası Isaac ve teyzesi ile kalmıştır. Rousseau on yaşında iken babası Isaac, şehirdeki bir toprak sahibi ile kavga etmişti. Bu tartışmanın ardından babası, Rousseau'yu kardeşine emanet edip Nyon'a taşınmıştır. Isaac, Nyon'a giderken yanında Rousseau'nun teyzesini de götürmüştür. Isaac o günden sonra bir daha asla Rousseau'yu ziyaret etmemiştir. Daha sonradan Isaac'in, Rousseau'nun teyzesi ile evlendiği açığa çıkar. Babası tarafından terk edilen Rousseau, amcası ile bir süre kaldıktan sonra evden kaçarak Cenevre'yi terk eder. 1728-1738 yılları arasında, sekreterlik, müzik hocalığı ve tercümanlık yaparak, Fransa ve İtalya'da dolaşmıştır. Fransa'da yazıları yasaklanınca daha sonra aralarının açılacağı dostu David Hume'un daveti üzerine İngiltere'ye gider. Kalvenist olan Rousseau, Torino'da iken Katolikliğe geçer, daha sonra tekrar Kalvenist olur.

2 Temmuz 1778 tarihinde, 66 yaşında iken sabah yürüyüşü sırasında düşer ve kan kaybından dolayı hayatını kaybeder.

Jean – Jacques Rousseau’nun yapıtlarındaki karmaşıklık onun; doğal hukuk kuramcısı, doğal hakları yadsıyan biri, aydınlanmacı, aydınlanma ilkelerini yerle bir eden biri, demokrasinin inançlı savunucusu, demokrasiyi ayaklar altına alan biri, burjuva liberal devriminin hazırlayıcısı, öte yandan böyle bir devrimin olumsuzluklarını çok önceden gösteren, hatta reformculuğu bile benimseyen biriymiş gibi birbiriyle çelişen ve çatışan çok karşıt düşüncelerle yorumlanmasına sebep olmuştur. Bu sebeple Rousseau anlaşılması güç bir düşünür olmuştur. Kendisini hep halktan birisi olarak görmüş, halktan kişiler arasında daha rahat etmiştir. Romantizmden etkilenmiş ve etkileri görülmüştür.

Rousseau, doğru bir siyasal toplumun temellerini ortaya koyabilmek için olguların bir yana bırakılması gerektiğini belirtir. Çünkü ona göre salt olgulardan hareket edildiğinde, çıkarlar, yararlar ön plana yerleştirilmekte ve böylece adalet, hukuk ayaklar altına alınmaktadır. Rousseau, güçlünün haklı kabul edildiği, siyasal toplumun kökenine olguları yerleştiren, olgusal verileri ve kuramları eleştirmektedir. Yurttaşı, ortak benliği, halkı, devleti yaratan bir “toplum sözleşmesi”ni ve bu sözleşmeye toplumdaki her bireyin dahil olması gerektiğini savunur. Halk olmanın temelinde egemenliğin var olması gerektiğini düşünür. Yasaların olmadığı bir yerde devletten söz edilemeyeceğini savunmuştur. Yasaların, halkın tümü için geçerli olması gerektiğini düşünmektedir.

Rousseau’nun toplumsal sözleşme teorisine göre insanların tek kaygısı fizyolojik ihtiyaçlarının giderilmesinden ibarettir. Doğa durumunda, bu ihtiyaçlar insanların ellerinin hemen altında olduğundan mutsuz olmalarını gerektirecek bir şey yoktur. Bu nedenle Rousseau, doğa durumundaki insanların mutlu olduğunu söyler. Doğa durumundaki insanlar birbirlerine karşı iyi veya kötü değillerdir. Her türlü baskıdan da uzaktırlar. Suç veya erdem nedir bilmezler. Rousseau'ya göre doğa durumundaki insanlar arasında savaş veya mücadele yoktur. Bu dönemdeki insanların hepsi eşittir. Ayrım yoktur. Rousseau; herkesin eşit olduğu, ihtiyaçlarını giderdikleri, savaş veya mücadeleye gerek duymadıkları bu mutlu toplumun uygar toplumların ortaya çıkmasıyla birlikte varlığını yitirdiğini söyler. Uygar toplumlarda zamanla sınıflandırmalar olmuş, iyi-kötü ayrımları yapılmaya başlanmış, savaş ve mücadele baş göstermiştir. Rousseau, tüm kötülüklerin sebebini eşitliğin yok olması olarak tanımlar ve bu durumu, "Yaratıcı’nın elinden çıktığında her şey iyidir. Her şey insanların elinde bozulur," sözleriyle açıklar. İnsanlar bir süre sonra savaşa son verebilmek adına sözleşme yapmayı kabule geçmişlerdir. Bu sözleşmenin temeli ise, toplumdaki herkesin haklarını ve varlıklarını genel bir idareye vermesiyle oluşacağı yönündedir. Böylece toplumu yönetecek bir güç olan "devlet" ortaya çıkmıştır.

alıntıdır.
________________

 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Kapalı
Refbacks are Kapalı





Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 13:36.