![]() |
| | #1 |
| Ertesi sabah her zaman ki gibi erkenden uyanıp rutin sabah ritüellerini yamaya başladılar.. Uyanır uyanmaz ilk yapılan şey yataklarını yapmalarıydı.. Çarşaf öyle bir gergin olacak ki jilet gibi.. En ufak bir kırışıklık olmayacak yoksa Macide Hanım' dan fırçayı yemek var işin ucunda.. Nevresim içine geçirilmiş battaniyeden oluşan yorganlarını güzelce katlayıp ayak ucuna koyacaklar.. Terlikler ranzalarının altında ayak ucu kısmında sadece uçları görünecek şekilde duracak.. Odaya biri girdiğinde o nizamı hissedecek ve gözü rahatsız edecek hiç bir eşya ortalıkta olmayacak. Her birine ait birer uzun ince tek kapaklı metal dolap.. Üst rafı kitapları ,kişisel bakım malzemeleri, bardakları falan bulunurdu. Orta ve alt raflar kıyafetleri içindi.. Bu küçücük dolapların kapağını açtığında içine sığdırabildiklerine asla inanamazdınız.. Portatif ütüden tutun da saç kurutma makinesinden , kot pantolonlarını fırçalamak için küçük naylon fırçaya kadar ne arasanız bulabilirdiniz. Yaşamlarını devam ettirmek için gereken tüm gereksinimleri o dolaplarından ibaretti. Yataklar özenle düzelttikten sonraki iş diş fırçalama faslı.. Yedi kişinin on beş karelik bir alanda hiç bir kargaşalık yaşamadan nasıl uyumla hareket ettiklerini dışardan izleseniz hayran kalırdınız. Dolaplar açılır diş macunu fırçalara sıkılır, lavaboların ve duşların bulunduğu ortak alan olan büyük banyo kısmına gidilir ve yan yana dişler fırçalanır, yüzler yıkanırdı. Omuzlarına attıkları havluları ile kurulama faslı ve odaya geri dönüş.. Ondan sonraki ritüel ''Bugün Ne Giysem?'' .. Aralarında fikir alışverişi yaparak, paslaşarak hazırlanırlardı. Kıyafetler de tamam ise sıra makyaja gelirdi. Makyaj konusunda Meral , Saç konusunda Nuran uzman gibiydi.. Kimin hangi ton makyaj yapacağına, rimeli nasıl kullanması gerektiğine allık sürüp sürmeyeceğine kadar her birine tavsiyelerde bulunur, bir yandan da yapamayacak kadar beceriksiz olan en belalı üçlünün de makyajlarını yapmalarına destek verirdi. Makyajını tamamlayan Nuran'ın becerikli ellerine kendini teslim eder ve Nuran özgün tasarımları ile her birine ayrı bir saç modeli uygulardı. O yılların en moda saç şekillerini uygulamada üstüne yoktu.. Saçlar da yapıldıktan sonra artık okul için hazırlar demekti. Ders programlarına göre kitaplarını alıp dolaplarını kitledikten sonra beş kız aşağı kantine kahvaltıya inerken o günün ''şanslı ikilisi'' olan oda nöbetçileri son bir yatak kontrolü yapıp odanın altına paspas çekmek için geride kalırdı. Diğerleri nöbetçi arkadaşlarının kahvaltı kuponunu da alıp onlar gelene kadar kantinde onların kahvaltılarını da hazır etmeyi de ihmal etmezlerdi. Kantinde kahvaltı almak için sıra varsa içlerinde biri masa kaparken ve masaya yedi sandalye ayarlarken kalan dörtlü sıraya girer ve kahvaltılıkları alırdı. Sonra masaya yerleşilir ve hep birlikte muhabbet içinde kahvaltılarını yaparlardı. Haftanın beş günü bu ritüel hep aynı işlerdi. Hafta sonları ise daha çok uyuyanlar, sınavı olup erken kalkıp kütüphaneye gidenler, dışarıya çıkanlar değişkenlik gösterdiğinden serbest zamanlarıydı. Kim ne isterse onu yapardı. Yurt yönetiminin oda kontrolü de olmadığı için oda temizliği bile üstünkörü yapılır bazen yorganlarını bile katlamazlardı. Bol sohbet , bol tembellik yaptıkları, bir haftanın stresini attıkları bir mola idi bu zaman dilimi onlar için... O sabah da tüm yapılması gerekenler yine aynı sıra ile yapılmış, birlikte hazırlanılmıştı. Tek fark Meral ile Nuran , Gülay'a daha bir özenmiş onu yeni platoniğine hazırlarken daha bir titiz davranmışlardı. Bir kaç kıyafet değiştirmek zorunda kalmıştı Gülay.. Her giydiğine biri kusur bulmuş ve sonunda ''Evet bu işte!'' diye ortak bir fikirde buluşmayı başarmışlardı. Kahvaltıları bittikten sonra heyecanla yurttan çıkmış, otobüs durağına giderken yine o gün yapacakları araştırmalar hakkında kritikler yapmışlardı. O gün gündem sadece ''Çingene '' idi. Her biri yeni platoniği görmek için can atıyor , biran önce kampüse gitmek istiyordu. Gülay ise ; Bugün e kadar hep bu tür olayların planlayıcısı, düzenleyicisi olup, diğerlerinin fazla heyecanlı hallerini bastıran ve yönlendiren sakinleştirici rol oynayan kişisiyken bugün olup bitenleri sadece izlemekle yetiniyordu. Arkadaşlarının hallerini izlemekten keyif alıyordu. Nasıl çaba sarf ettiklerini, onun için uğraştıklarını gördükçe mutlu olmuş ve kendini akışa teslim etmişti. Kantinin kapısına geldiklerinde kalbi avucunda atmaya başlamıştı bile.. 👍 4
________________ ![]() | |
| |
| Şu Anda Bu Makale Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
| |