IRCRehberi.Net- Türkiyenin En iyi IRC ve Genel Forum Sitesi  
 sohbet
derya sohbet


Biyografiler Tanınmış kişilere ait biyografilere bu başlık altından ulaşabilirsiniz.

3Beğeni(ler)
  • 1 Post By Reyhan
  • 1 Post By Malefiz
  • 1 Post By Reyhan


 
Seçenekler Stil
Alt 02 Mayıs 2024, 18:58   #1
Standart Jane Goodall Kimdir? Ne Yapmıştır? Kendi Ağzından Yaşam Öyküsü...

Jane Goodall Kimdir? Ne Yapmıştır? Kendi Ağzından Yaşam Öyküsü...

Jane Goodall Kimdir? Ne Yapmıştır? Kendi Ağzından Yaşam Öyküsü...
Merhaba sevgili dostlarım. Ben Jane Morris Goodall. Birçoğunuz beni ömrünü şempanzelerle yaşayarak geçiren kadın olarak biliyorsunuz. Hayatımın en kısa özeti bu elbette. Ama ilginizi çekeceğini düşündüğüm bir yaşam öyküm var ve başımdan geçenleri sizlerle paylaşmak isterim.

3 Nisan 1934'te İngiltere’nin başkenti Londra’da doğdum. Babam Mortimer araba yarışlarına meraklı bir mühendis, annem ise Vanne Morris takma adını kullanan bir yazardı. Kız kardeşim Judy ile birlikte, oldukça mutlu ve sağlıklı bir çocukluk dönemi geçirdik.

Daha 1 yaşımı yeni doldurmuşken, babam bana Londra Hayvanat Bahçesi'nde doğan bebek bir şempanze anısına üretilen, Jübile adını verdiğimiz oyuncak bir şempanze hediye etmişti. Arkadaşları bu hediyenin bir yaşındaki çocuk için korkutucu olacağı konusunda uyarmışlar ancak babam umursamamış. İşte bu minik oyuncak şempanze Jübile, tüm hayatım boyunca hep benimle oldu. Gerçek şempanzelerle arkadaş olduğumda bile Jübile yanımdaydı.

Babamın araba yarışlarına katılabilmesi için birkaç kez başka kentlere taşınmamız gerekti. Kısa bir süreliğine Fransa’da bile yaşadık. Ancak İkinci Dünya Savaşı başlayınca, İngiltere’ye geri döndük. Savaş yılları benim için tam bir kabustu. Babam evden ayrılmıştı ve uzun süre ondan haber alamamıştık.

Savaş zamanında hayatımı renklendiren tek şey, hayvanları ve davranışlarını izlemekti. Bir seferinde daha 5 yaşındayken yumurtanın nereden geldiğini merak ettiğim için tavukların kümesine girip, onları ürkütmeden saatlerce saklanarak gözlemlemiştim. Annemin benim kaybolduğumu sanıp çılgına döndüğünü ve her yerde beni aradığını nereden bileyim! Benim için çok fazla endişelenmiş olmasına rağmen, eve döndüğümde heyecanla anlattıklarımı dinlemişti. Bazen sizi dinleyen bir çift kulak, hayatınızı değiştirebiliyor işte. Benim için annem de böyle olacaktı.

Çocukluğumu evin dışında oynayarak ve çevreyi keşfetmek için bol bol zaman harcayarak geçirdim. Mutlu bir çocuktum. Bahçemizdeki kelebekleri ve sümüklü böcekleri saatlerce izlediğim olurdu. Birçok evcil hayvanımız vardı ama benim evcil hayvan tarifim biraz farklıydı. Tırtıl, kertenkele, fare ve hamster gibi hayvanları da evimizde besliyordum.

İkinci Dünya Savaşı giderek şiddetleniyordu. Patladığını duyduğum bombalara, uçak seslerine, elektrik kesintilerine, kısıtlı olanaklarla sahip olduğumuz yiyecekleri başkalarıyla paylaşmamıza ve babamın yokluğuna rağmen annem, büyükannem ve kardeşim Judy ile birlikte moralimizi iyi tutmaya çalışıyorduk. Savaş sona erince babam eve döndü. Ancak sevincim kısa sürdü, çünkü annemle babam boşanma kararı almışlardı.

Okul yıllarında en büyük tutkum hayvanların yaşamını izlemek ve gözlemlerimi yazmak için Afrika'da yaşamaktı. Bu hayalim, o zamanlar bir kız için alışılmadık bir hedefti. Ne yazık ki hala öyle, ama cesur kadınlar sayesinde bu durum yıldan yıla değişiyor. O cesur kadınlardan biri, annemdi. Annem beni her fırsatta cesaretlendiriyordu: "Jane, bir şeyi eğer gerçekten istiyorsan ve bunun için çok çalışırsan, fırsatlardan yararlanıp asla pes etmezsen başarırsın." demişti. Ne kadar şanslı bir çocukmuşum değil mi? Herkes benim kadar şanslı değil, o yüzden onların sesine bizler ses katmalıyız.
Jane Goodall Kimdir? Ne Yapmıştır? Kendi Ağzından Yaşam Öyküsü...
Henüz 10 yaşındayken biriktirdiğim harçlıklar ile, okunmuş kitap satan dükkânların birinde gezerken, maymunlar tarafından büyütülen Tarzan’ın kitabını almıştım ve defalarca okumuştum. Bir gün ben de Tarzan gibi hayvanlarla birlikte yaşamak istiyordum. 12 yaşında bir timsah kulübü kurdum, gerçi sadece 3 üyesi vardı ama olsun, yine de ilgi çekici etkinlikler yapmıştık.

18 yaşına geldiğimde okul hayatımı bırakmak zorunda kaldım. Çünkü üniversiteye gidebilecek kadar paramız yoktu. Geleceğim için para kazanmam gerekiyordu.

Kısa bir eğitimin ardından Oxford Üniversitesi'nde sekreter olarak çalışmaya başladım. Daha sonra belgeseller için müzik seçen bir film yapım şirketinde çalıştım. İşte tam bu esnada hayatımı değiştirecek ve beni hayallerime yaklaştıracak teklifi aldım. 1956 yılının mayıs ayında arkadaşım Clo Mange beni ailesinin Kenya’daki çiftliğine davet etti. Afrika hayalimi gerçek yapacak teklif nihayet ayağıma gelmişti! Ama ufak bir sorun vardı: Param yoktu.

Kenya’ya gidebilmek için bir süre garsonluk yaptım ve para biriktirdim. Azimle çalıştım. Biriktirdiğim tüm paraları bu işe yatırıp, 2 Nisan 1957'de, daha sadece 23 yaşındayken, bir tekneyle Kenya'ya gittim.

Afrika'da olmanın yarattığı heyecanı tahmin ediyorsunuzdur. Harika zaman geçiriyordum ve bu ziyaretin en önemli kazancı, ünlü antropolog ve paleontolog Dr. Louis S. B. Leakey ile tanışmamdı. Leakey ve ailesi, adeta fosillere fısıldayan kişilerden oluşuyordu. İnsan evrimi ve primat evrimi üzerine çığır açan araştırmalar ve keşifler yapıyorlardı. Ve ben, o zamana kadar biriktirdiğim bilgileri, nihayet iyi bir amaçla kullanabilecektim: Dr. Leakey'i, Afrika ve yaban hayatı hakkındaki bilgilerimle etkilemeyi başarmıştım. O da bana asistanlık teklif etti. Onun asistanlığını yapmak benim için bulunmaz fırsattı. Bunun üzerine Leakey ve eşi arkeolog Mary Leakey ile fosil araştırmaları için Tanzanya'daki Olduvai Gorge bölgesine gittik.

Fosiller hakkında çok daha fazla şey öğrenebilir ve iyi bir paleontolog olabilirdim. Ama çocukluk hayalim hep aklımdaydı; vahşi hayvanları kendi hayatlarını özgürce sürdürdükleri alanlarda rahatsız etmeden izlemenin bir yolunu bulmalıydım. Başka hiç kimsenin bilmediği sırları, sabırlı bir gözlem ile ortaya çıkarmak istiyordum.

Bu duygularımı Dr. Leakey de fark etmiş olmalıydı. O zamanlarda artık bilim cemiyetinde Evrim Teorisi yaygın bir şekilde kabul edilir hale gelmişti. O da şempanzelerin insan ile ortak atadan geldiğini kabul ediyordu ama bunu gösteren daha çok davranışsal kanıta ihtiyacımız olduğunu düşünüyordu. Bu yüzden, doğal yaşam alanlarında yapılacak gözlemlerin değerli olacağına inanıyordu ama gözlemlerin akademisyenlerin kendi ön yargılarını pekiştirecek biçimlerde yapılmasını istemiyordu. Şempanze ve insanlar arasındaki davranışsal benzerlikleri ortaya koyabilecek, taze bir göz ve tertemiz bir zihin arıyordu. İşte aradığı kişi bendim.

Tanganika Gölü kıyısındaki yaban alanda şempanzeleri incelemeye başladığımda, İngiliz yetkililer Afrika'da yabani hayvanlar arasında yaşayan genç bir kadın fikrinden pek hoşlanmadılar. Annem yine bir süperkahraman gibi ileri atılıp, ilk üç ay boyunca bana eşlik etmeye gönüllü olunca, sorun çözüme kavuştu. 14 Temmuz 1960’da Tanzanya’nın batısındaki Gombe Nehri Şempanze Koruma Alanı’nda çalışmaya başladım.

Başlangıçta Gombe şempanzeleri üzerinde çalışmak kolay olmadı. Hayvanlar korku içinde benden kaçtı. Sabır ve kararlılıkla her gün ormanı taradım, kasıtlı olarak şempanzelere çok erken yaklaşmamaya çalıştım ve onları uzaktan izledim. Şempanzeler zamanla benim varlığımı kabul ettiler. Gözlemlerimde her bir şempanze bireyinin de bizler gibi duyguları, özgün davranışları ve kişilikleri olduğunu fark ettim ve belki de onlara insan gibi yaklaşmam gerektiğini düşündüm. Onlara insan isimleri vermeye başladım.

30 Ekim 1961'de, bilim tarihini değiştirecek, şaşırtıcı bir olaya tanık oldum: Şempanzelerin et yediklerini gözlemledim. Gri sakalından ötürü David Greybeard adını verdiğim şempanze, avladığı bir domuz yavrusunu ağacın tepesine çıkarmış ve iştahla yemişti. Hatta bir dişi şempanze de bu ziyafete eşlik etmişti. O güne dek şempanzelerin et yemediklerine dair yaygın bir görüş vardı.

Sonrasında işler daha da tuhaflaştı: David Greybeard ve bir diğer şempanze olan Goliath'ın, höyüklerinden termitleri çıkarmak için aletler yaptığını hayretler içinde izledim! Bir ağaçtan ince bir dal seçip, yapraklarını soyuyorlar ve dalı termitlerin yuvasına sokuyorlardı. Birkaç saniye sonra termitlerin tutunduğu dalı çıkarıp afiyetle yiyorlardı. Bu çok önemli bir keşifti. O zamana kadar bilim dünyasında sadece insanların alet yapabildiği düşünülüyordu. Öyle ki, insanlığın tanımı buna dayandırılıyordu: “İnsan, alet yapıp kullanabilen hayvandır” deniyordu. Dr. Leakey, şempanzelere yönelik keşfimi duyduktan sonra gülümseyerek şöyle demişti:

Alıntı:
Şimdi ya insanın tanımını yeniden yapmalı ya da şempanzeleri de insan olarak kabul etmeliyiz.
Önemli keşiflerimin birinden daha bahsedeyim: Şempanzelerin aynen insanlar gibi iz sürerek, plan yaparak, suç işlediklerini gördüm. Sürünün yakınında yalnız dolaşan bir erkek şempanze varsa, grubun lideri onu takip ediyor, saldırıyor hatta öldürmek için uygun ortamı kolluyordu.

Şempanzeler aynı zamanda güçlü sosyal becerilere de sahipti. Birbirlerine sarılıp öpüşerek sevgilerini gösteriyorlar, güçlü anne ve çocuk bağları geliştiriyorlar ve sosyal rakiplerini alt etmek için zekâlarını kullanıyorlardı. Güzel bir rastlantı sonucu, o esnada ben de anneydim ve bir çocuk büyütüyordum. Bu nedenle anne ve yavru şempanzeleri gözlemlemek ayrıca ilgimi çekiyordu. Şempanze annelerin yavrularına nasıl bakacaklarını bilecek şekilde doğmadıklarını fark ettim. Birçok hayvanda olanın aksine, şempanze annelerinde yavru bakımı tamamen içgüdüsel değildi. Anne adaylarına yavru bakımını öğreten kendi anneleriydi. Nasıl mı? Annelerin büyük kızlarını daha küçük yaştaki kızların bakımıyla görevlendirerek, onlara etkili annelik becerileri öğrettiğini tespit ettim ve gözlemlerimi kayıt altına aldım.

Gombe'deki çalışmalarım sayesinde daha çok tanınır hale geldim ve 1962'de Cambridge Üniversitesi'ne doktora adayı olarak kabul edildim. Üniversite diploması olmadan doktoraya kabul edilen sayılı bilim insanlarından biri olmam ilgi çekmişti ve böylece Afrika’da faaliyet gösteren National Geographic ekibi, çalışmalarıma destekleyici olmaya karar verdi. Gombe'deki yaşamını belgelemesi için fotoğrafçı ve film yapımcısı Hugo van Lawick'i göndermişlerdi. Bu durumun hayatımın önemli bir dönüm noktası olacağını nereden bilebilirdim? Ağustos 1963'te, National Geographic'te "Vahşi Şempanzeler Arasındaki Hayatım" adlı ilk makalem yayınladı.

Beni mutlu eden ve hayatıma bambaşka değer katan gelişme ise Van Lawick’e âşık olmamdı. Evlendik ve kısa süre sonra da oğlumuz Hugo Eric Louis van Lawick doğdu. Araştırmalarıma evlilik ve doğum araya girmesine rağmen, hız kesmeden devam ettim. Hugo ile 10 yıl süren keyifli, üretken ve karşılıklı saygıya dayalı bir evlilik yaşadık ve sonunda dostça ayrıldık. 1975'te ise Tanzanya parlamentosu üyesi ve Tanzanya Milli Parkları Müdürü Derek Bryceson ile evlendim. Ancak kısa bir süre sonra Derek hastalandı ve ne yazık ki ona kanser tanısı kondu. Birlikteliğimiz çok uzun olamadı, çünkü bir süre kanserle mücadele ettikten sonra maalesef onu kaybettim.

Tanzanya’daki Gombe Koruma Alanı, 1968'de Milli Park oldu ve ben, sonraki yirmi beş yılın çoğunda orada araştırma yapmaya devam ettim. Gombe şempanzelerinin yaşamını çarpıcı bir şekilde detaylandırdığım ve 1971'de yayınlanan İnsanın Gölgesinde isimli kitabımı yazdım. 1970-1975 yılları arasında Stanford Üniversitesi'nde profesörlük yaptım. 1973'te bir süre Tanzanya'daki Dar es Salaam Üniversitesi'nde misafir Zooloji profesörü olarak çalıştım.

1977'de şempanzeleri kendi yaşam alanlarında korumak için Jane Goodall Enstitüsü'nü kurdum ve çalışmalarımı 1986 yılına kadar sürdürdüm. 26 yıllık birikimimi “Gombe Şempanzelerinin Davranış Kalıpları” adlı kitabımda yayınladım.

Ormansızlaştırmanın, endüstriyel amaçlar için doğanın sınırsızca tahrip edilmesinin, hem yaban hayatı hem de Tanzanya'daki insanlar üzerinde yıkıcı bir etki yarattığını görmek acı veriyordu. Ayrıca laboratuvarlarda araştırmalarda kullanılan şempanzelerin durumlarını bilmek, artık farklı şeyler yapmam gerektiği yönünde ilham verdi. Zamanımın çoğunu, geçen yüzyıldan itibaren sayıları hızla azalarak 1 milyondan 200 bin civarına düşen vahşi şempanzelerin yaşadığı sorunlar hakkında farkındalık yaratmak için harcamaya karar verdim. İnsanlar en yakın akrabamızı yok etmeye çalışıyorlardı. Üzülerek görüyorum ki, giderek artan insan nüfusu, daha fazla yabanıl araziyi ele geçirmeye, ormansızlaştırmaya, diğer türleri doğal yaşam alanlarından kovmaya ve onları ölüme mahkûm etmeye devam ediyor.

Tüm bildiklerimi özellikle çocuklar ve gençlerle paylaşabilmek amacıyla, 1991 yılında, insanlar ve hayvanlar için çevreyi iyileştirmek hedefli eylem programları yapan küresel bir gençlik topluluğu olan Roots and Shoots'u kurdum. Hatta geçtiğimiz yıllarda Türkiye’de de şubesini açtık ve Evrim Ağacı ekibinin düzenlediği bir etkinliğe de katılarak, çalışmalarımı Türkiye’deki bilimseverlere anlattım.

Yerel insan topluluklarının yaşam alanları ve hayvan türlerini korumanın bir yolu olarak sürdürülebilir geçim kaynakları oluşturma, tarım biçimleri geliştirme ve eğitim sağlamak amaçlı çalışmalarım nedeniyle 16 Nisan 2002'de Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan beni Birleşmiş Milletler Barış Elçisi olarak görevlendirdi.

Doğanın sağlığını hızla tahrip ediyoruz, en yakın kuzenlerimizin yaşam alanlarını yok ediyoruz bu mücadele her bireye görev düşüyor. Diğer maymunları yalnızca anlarsak, umursarız. Yalnızca umursarsak, yardım ederiz. Yalnızca yardım edersek, kurtulabilirler. Sadece biz değerli değiliz, onlar da değerliler. Kuyruksuz maymunlar, insanlar ile o kadar çok sayıda ortak özelliğe sahiptirler ki, onların da haklarını insanlarınki gibi korumamız şarttır. Tek bir gezegenimiz var ve birlikte yaşamayı başarabiliriz.

Son olarak şunu söylemek isterim: Sakın vazgeçmeyin! Her zaman ileriye dönük bir yol vardır. Dünyada neler olup bittiğini ve doğaya ne kadar zarar verdiğimizi hiç düşündünüz mü? Bunu düşünün. Yaptıklarımız umutla ilgilidir. Ve umut var! Umut sensin, sen benim umudumsun. Dünyanın neresine gidersem gideyim, insanların gözünde bunu görüyorum… Şempanzelerin gözlerine baktığımdaysa… Şöyle diyeyim: Bir şempanzenin gözlerinin içine baktığınızda; düşünen, mantığı olan bir kişiliğin size baktığını görürsünüz.
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
________________

<b><font color=red>[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. <a href=Üye Olmak için TIKLAYIN...]" border="0" />
 
 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Kapalı
Refbacks are Kapalı





Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 11:24.