Psikoterapist ve çiftler danışmanı Susan Adler “Kızgınlık bir ilişki katilidir” diyor. Daha mutlu ilişkiler istiyorsak, suçu atmamız, hatalarımıza sahip olmamız ve çatışmayı değil bağlantıyı artıracak şekilde hareket etmemiz gerekir.
“Pek çok ilişki probleminin aslında ilişkinin kendisi ile çok az ilgisi var.”

Chicago psikoterapisti Susan Adler'in yıllarca çiftlerle çalıştıktan sonra geldiği bir TEDxOakParkWomen sohbetinde paylaşılan sonuç budur. Aslında, gördüğü sözde ilişki zorluklarının birçoğunun, bireylerin kendi sorunları ile çok daha fazla ilgisi olduğuna inanmaktadır.

Anlaşıldığı gibi, çoğu insanın bu kör noktaya sahip olduğunu söylüyor: “Kendi mutsuzluğumuzun ilişkimize vurgu yaptığını görmek yerine, mutsuzluğumuz için ilişkimizi suçluyoruz - deliriyoruz, sonra eşit olmaya çalışıyoruz, sonra nedenini merak ediyoruz işler kötü gidiyor. ” Ve bu güçlü suçlama, kızgınlık ve misilleme karışımına tekrar tekrar maruz kaldıktan sonra, Adler'in söylediği gibi, “hala bir çift olabilirsiniz, ancak artık bir takım değilsiniz.”

Hepimiz daha iyi, daha yakın bağlara sahip olmaktan yararlanabiliriz. “Bunlar oldukça zor zamanlar,” diyor Adler. “Ya birbirimize - özellikle birlikte çalıştığımız insanlara - daha düşünceli, daha sevgi dolu versiyonlar olmaları için ilham verebilirsek?”

Burada, daha mutlu ilişkiler için üç ipucu paylaşıyor.

YOL # 1: Hislerinizi eşinize, öfke dışında bir şeyle ifade edin

Eşiniz beklentilerinizi karşılamadığında veya sizi bir şekilde hayal kırıklığına uğrattığında kızgın veya üzgün hissetmek normaldir. Adler'e göre “Öfke duyguların koruması gibidir”. Birçoğumuz, daha zor, rahatsız edici duygularımızı kontrol altında tutarak bir fedai olarak hareket etmeye güveniriz. “Yaralanmamızı, üzüntümüzü ve kırılganlığımızı uzaklaştırmak için öfke kullanıyoruz ve bu süreçte en çok sevdiğimiz insanları uzaklaştırıyoruz.” Diye açıklıyor.

Partneriniz bir dahaki sefere kırmızı görünmenizi sağlayacak bir şey yaptığında, hemen saldırıya girmekten kurtulun. Bunun yerine, kendinizi ayırmaya çalışın (banyoya veya odanın bir köşesine gitmek bile yeterli olabilir), derin bir nefes alın ve kendinize sorun: 'Tüm bu öfkenin altında gerçekten ne hissediyorum?' ” yerleşmek için biraz zaman ayırın, eşinize sizin için neler olduğunu bildirin. “Hayal kırıklığı veya öfke dışında herhangi bir şeyi ifade etmek sizi yakınlaştırabilir,” diyor Adler, başka bir argüman değil, bir konuşma başlatmanıza yardımcı olur.


YOL # 2: Eşiniz kontrolden çıktığında, doğru yolu seçin, yani yapıcı olun

Gün kaçınılmaz olarak eşinizin akıllıca davrandığı zaman gelecektir - sinirli, huysuz, mantıksız, testis, tartışmacı, dikenli, adınız. Benzer bir şekilde yanıt vermek doğaldır. Günaha karşı koyun ve kendinize hatırlatın - Adler'in söylediği gibi - “O tavşan deliğine onlarla gidebilir veya farklı bir seçim yapabilirsiniz.”

Ve bu farklı seçim nedir? “Kendinize yardımcı, sabırlı, şefkatli ve nazik olmak için meydan okuyun” diyor Adler. “Bunların hepsi araştırmanın ilişkileri mutlu ettiğini gösteren faktörlerdir.” Örneğin, “Aman tanrım, senin sorunun ne?” Diye bağırmak yerine, durun, bir nefes alın ve 'Üzgün olduğunuz için üzgünüm… Nasıl yardım edebilirim?' Eğer yardım edersen savaşacak bir şey yok. ”

Adler'den sağduyulu bir kural: “Söylediği gibi, 'İyi bir ilişkinin ayırt edici özelliği, bir seferde sadece bir kişinin çıldırdığı zamandır.'” iş ortağı değil, davranışınız eşinizi aynı anda yapmak için eşinizi daha fazla etkileyebilir.


YOL # 3: Yapılacaklarınızı ve isteklerinizi “Onu çok severim” ifadeleri şeklinde ifade edin

İhtiyaçlarınızı iletmenin sağlıklı bir ilişkinin anahtarı olduğu bir sır değil, bu iletişime nasıl yaklaştığınız da aynı derecede önemlidir. Örneğin, eşinizin sonda olduğunuzu varsayalım çünkü eşiniz yine gece çalışmak zorunda olduğu için randevu gecesini iptal ediyor. Eğiminiz onlara, “Duygularım için kesinlikle hiçbir fikrin yok!” Demek olacaktır. ya da “Benim için asla zaman ayırmazsın!”, bu açıklamaların çok ateşli bir tartışma için zemin hazırladığını biliyor olsanız bile.

Adler’in önerisi: Onlardan ne olmasını istediğinizi söyleyerek onlardan ne istediğinizi bildirin. Yani şöyle diyebilirsiniz: “İkimizin birlikte vakit geçirmesi için çalışan bir gece bulabilirsek çok isterdim.”

Bu yaklaşıma bir uyarı var. Adler, “Bunu isterdim” ifadelerine dikkat edin. “‘ ‘Böyle bir pislik olmayı bırakmayı çok isterdim.” Gibi olumsuz şeyler söyleme. Bu olumlu değil; bu eleştiri, ”diye açıklıyor. “Ve geçmişe odaklanan şeyleri söylemeyin,“ Dün mutfağı temizlerseniz çok isterdim ”gibi… İleriye doğru hareket etmeye ve olumlu olmaya odaklanın. Partnerinizi, kendinizi ve ilişkinizi başarı için bu şekilde ayarlarsınız. İhtiyaçlarınızı bu şekilde karşılarsınız. ”

Bu teknikler oldukça etkili olsa da, Adler'e göre, “bu beceriler her durum için ve her çift için değil. Açıkçası, her ilişki hayatta kalmamalıdır; bazıları çok sağlıksız. ”

Sonunda, bu adımlar, bağlantı ve iletişim için daha fazla fırsat yaratmak, bir sıkıntı ve öfke yerinden hareket etmekten kaçınmak ve bireysel stres ve endişelerinizin ilişkinizi nasıl etkilediğini fark etmekle ilgilidir. Adler, “Sorumluluk aldığımızda ve birbirimize değer verdiğimizde, yeni tutumumuz aslında… ortağımızı aynı şeyi yapmak istemesine ilham verebilir.”