09 Nisan 2020, 11:05 | #1 |
Nazım’ın Kalbinde “Piraye” Olmak
Ben adını ağaçlara, banklara, deftelere yada duvarlara yazmadım.
Ben adını, gönlüme yazdım. Nazım gibi sevin. Ama Piraye'nize de haksızlık etmeyin. Nazım’ın Kalbinde “Piraye” Olmak Hayat hikayesi her dinlendiğinde boğazların düğümlendiği, memleketine bu kadar bağlıyken vatan haini ilan edilen, Türk şiirinin tartışmasız en büyük şairlerinden biri Nazım Hikmet. Onun, kişiliği ve aşkları da şiirleri kadar ölümsüz sanki… Hapis yılları boyunca yılda sadece birkaç kez görüştüğü Piraye’yle olan ilişkisi de anlatılacak türden. Nazım Hikmet yaşamı boyunca birçok kez aşık oldu. Nazım Hikmet’in en güzel aşk şiirlerini yazdığı, en uzun süre evli kaldığı kadın kız kardeşinin arkadaşı olan Piraye idi. Nazım ile genç kadın eşinden henüz boşandığı sırada tanıştılar. Sanat eleştirmeni Vedat Örfi ile 16 yaşındayken evlenen Piraye’nin iki çocuğu vardı. Nazım, Piraye’yi çok sevdi. Ancak evlilik yaşamlarının 13 yılı boyunca Nazım cezaevindeydi. Nazım’ın 1933’ten 1950’ye kadar on yedi yıl boyunca kendisine yazdığı mektupları, Piraye bir tahta bavulda sakladı. İşte o mektup ve şiirlerin birkaçını o sandıktan çıkarıp, tekrar yerine koymak üzere ödünç istiyorum Piraye hanımdan. “Sevgili, Bütün bir uykusuz geçen geceden sonra sana bu mektubu sabah sabah yazıyorum. Oğlumla beraber çıkarıp gönderdiğiniz resim uyutmadı beni. Niçin uyutmadı? Neden uyutmadı? Bu niçin’e, neden’e cevap vermek için baştan başa bir şiir kitabı yazmak lazım. O kitap günün birinde yazılacaktır. Şimdi muhakkak olan bir şey varsa, bütün bir gece uyumadığımdır. Bana aşk mektubu gönder, diyorsun. Şimdiye kadar gönderdiklerimin çoğu neydi zaten. Sen benim gözlerimin içine bakarak bir kere olsun seni seviyorum dememişsindir. Ben, her yerde, her zaman, yaldızlı bir denizin üstünde, çam ağaçlı bir balkonda olsun, karanlık, yalnız senin gözlerinin ışıltısını gördüğüm ılık bir odada, bir hapishanenin görüşme yerinde olsun, mektupla olsun, mektupsuz olsun, nesirle olsun, şiirle olsun, içimden her gelişte sana, seni seviyorum, demişimdir. Ben bu aşk mektubu yazmasını beceremedim. Sen yaz da bana model olsun diyorsun. Senin aşk mektubun harikuladeydi. Buranın ölçüsüyle, böyle bir mektup için üç sene yatılır billahi… Zati sen benden çok daha derinsin, yavrum. Belki ben daha sanatkârım. Benden emin olman beni öyle bahtiyar, öyle mağrur kıldı ki… Bir binbir gece şehrinin altın kakmalı kapılarından muzaffer girmiş eski zaman kahramanı gibi hissediyorum kendimi….” Bir tanem! Son mektubunda: “Başım sızlıyor, yüreğim sersem” diyorsun. “Seni asarlarsa, seni kaybedersem” diyorsun; “Yaşayamam” Yaşarsın karıcığım, Kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgârda; Yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı En fazla bir yıl sürer Yirminci asırlarda ölüm acısı. Ölüm, Bir ipte sallanan bir ölü. Bu ölüme bir türlü razı olmuyor gönlüm. Fakat, Emin ol ki sevgili, Zavallı bir çingenenin Kıllı, siyah bir örümceğe benzeyen eli Geçirecekse eğer ipi boğazıma, Mavi gözlerimde korkuyu görmek için Boşuna bakacaklar Nâzım’a! Ben, Alaca karanlığında son sabahımın Dostlarımı ve seni göreceğim. Ve yalnız, Yarım kalmış bir şarkının acısını Toprağa götüreceğim… Karım benim! İyi yürekli, Altın renkli, Gözleri baldan tatlı arım benim; Ne diye yazdım sana İstendiğini idamımın, Daha dava ilk adımında Ve bir şalgam gibi koparmıyorlar, Kellesini adamın. Haydi, bunlara boş ver. Bunlar uzak bir ihtimal. Paran varsa eğer Bana fanila bir don al, Tuttu bacağımın siyatik ağrısı. Ve unutma ki Daima iyi şeyler düşünmeli Bir mahpusun karısı NAZIM HİKMET (11 Kasım 1933, Bursa Hapishanesi) “Bu yazılar, seni benden önce görmek bahtiyarlığında oldukları için onları kıskanıyorum” 1946 da Bursa Mahpushanesi’nde yatarken dayısının kızı Münevver’in ziyaretleri sıklaşmaya başlamıştır. Gönlüne sual olunmaz şairimizin ve artık Nâzım Hikmet ile Münevver aşkı başlamaya yakındır. Şair mektup yazar Piraye’ye ve anlatır durumu tüm açık yürekliliği ile… Piraye Hanım yıkılır ama kimseye belli etmez. Bu arada Münevver bir çocuk sahibi evli bir kadındır. Kocası ayrılmak istemez. Nâzım, Münevver aşkı içinden çıkılmaz hale gelir. Nâzım Hikmet bu aralar bir mektup yollar Piraye Hanım’a. Şöyle der: “Yeryüzünde hiçbir insan, hiçbir insana benim sana yaptığım kötülüğü yapmamıştır. Bütün bunlara rağmen gel. Sana “gel” diyecek kadar yüzsüz ve alçaksam ne halt edeyim, öyleyim işte. Fakat gel. Ve benden nefret ederek, beni hor hakir görerek de olsa, beni bir daha yalnız bırakma!” Gelmezse intihar edeceğini söyleyen mektuplar yazar karısına… Haberler gönderir… Piraye dayanamaz gider. Daha sonra da Nâzım Hikmet’in Piraye Hanım’a yazıları devam eder. Nâzım Hikmet açlık grevi yapmıştır mahpushanede ve rahatsızlandığı için hasteneye yatırılmıştır. Piraye Hanım’la son görüşmelerinin hikayesi de şöyledir: Özel bir bağışlanma bekleyen şair serbest bırakılacağını düşünmektedir ve gene Münevver Hanım’la görüşmelere başlamıştır. Piraye Hanım bilir durumu ama gene de hastaneye gider ve Nâzım Hikmet’e çıktığında evine gelebileceğini söyler. Tam bu konuşma sırasında, kapısı açılır görüşme odasının ve içeriye Nâzım Hikmet’in kız kardeşi ile Münevver Hanım girerler. Şairimiz iki arada kalmıştır ve durumu oldukça sevimsizdir. Piraye Hanım çıkar odadan. Bu Piraye ve Nâzım’ın son görüşmesidir. 1930 da başlayan aşk 1950 de noktalanır. Bu 20 yıl hep tutuklanmalar ve mahpuslukla geçmiştir. Piraye Hanım kocasını hiç yanlız bırakmamış ve sabırla beklemiştir. Boşandıktan sonra da 1995 yılında ölene kadar da hiç bir gazeteciye tek bir laf etmemiş ve kimseyle bir daha evlenmemiştir. Nazım Hikmet ve Piraye Hanım aşkından geriye, uzun mahpusluk yılları boyunca yazılan yüzlerce şiir, mektuplar ve kitaplar kalır… Hayranlıkla okumamız için! |
|
|
09 Nisan 2020, 11:44 | #2 |
muhteşem bir hikayedir bu emeğine sağlık.
________________
Düştüğüm her kuyudan mücadele ederek çıkmayı çocukken öğrendim. "Aslolan hayattır, hayat da BEŞİKTAŞ" [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
|
|
|
09 Nisan 2020, 11:48 | #3 |
@[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
emeğine sağlık ...
________________
Derdime dermansın ey duam; Seni gönlümden dilime düşürenime; Hamd olsun... ~MqS~ |
|
|
09 Nisan 2020, 13:28 | #4 | |
Alıntı:
|
||
|
09 Nisan 2020, 13:30 | #5 |
@[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Emeğine Sağlım Kahve Borcunu Ne Zaman Odeyeceksin :)
|
|
|
09 Nisan 2020, 13:31 | #6 | |
Alıntı:
En kisa zamanda :)) Biraz gecikmeli oldugu icin cikolata&lokum ikrami ile affettiririz :) |
||
|
09 Nisan 2020, 13:33 | #7 |
[/I]Sabırsızlıkla Bekliyorum O Halde Geldim Ziyaretine Yine Cvb Vermedin Bana Bende Beklemedim :)
|
|
|
09 Nisan 2020, 14:31 | #8 | |
Alıntı:
Yazan da olmamis Yanlis yeremi gittin :) |
||
|
10 Temmuz 2020, 15:55 | #9 | |
Alıntı:
________________
Ne kadar yakın olursan ol, bazı şeyler hep uzağındadır.. |
||
|
10 Temmuz 2020, 16:01 | #10 |
Münevver olmasaydı güzeldi her şey :)
Emeğine sağlık @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] :cici:
________________
*Samimiyetiniz değil
-Pazarlığınız içten ! |
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|