Tekil Mesaj gösterimi
Alt 27 Ocak 2022, 15:58   #1
Zeytin
Zerya
Zeytin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Lightbulb Çirkin Kadın Yoktur, Mutsuz Kadın Vardır

Bir kadına baktığınızda ne görüyorsunuz? Anne mi? Dişi mi? Kız kardeş mi? Nereli olduğu mu? Saçının rengi mi? Bakışı mı? Makyajı mı? Dekoltesi mi? Mutlu bakışları mı? Hepsi mi?

Ya da, birlikte olduğumuz kişinin davranışının altındaki saklı nedenleri görebiliyor muyuz?

İlişkilerde tarafların bir birlerini, cinsiyet özelliklerine göre de, tanıması güzel giden bir ilişkide davranışların temelini oluşturur.

Evlilik ve sağlam bir beraberlik, biraz da “katlanmak” demek olduğuna göre, mutlu ilişkinin bedeli, kişisel egolardan vazgeçmektir. Yani iki kişi, birlikteliğe karar verdilerse, hiçbir şey artık geldiği gibi gitmeyecektir. Aslında, çokta fazla çaba sarf etmek gerekmez. Cevap sadece, daha dikkatle bakmakta gizlidir.

Kadın kızdığında bakışlarında yağmur yağar. Öfkeler rüzgâr gibi dolaşır yüzünün etrafında. Onun alanına o anda girdiğinizde siz de almış olursunuz nasibinizi.

Davranışların altındaki gerçek nedenler, her zaman görünür olanlar değil, çoğu kez saklı olanlardır. Okuldan eve geldiğinizde, annenizden işittiğiniz azarın nedenini düşünün? “Ben ne yaptım şimdi ya? “ diye aklınızdan geçirdiğinizde terliğin havada uçuştuğu o günler? Aslında kızgınlığının sizinle hiçbir alakası yoktur. Onu kızdıran, ya babadır, ya işlerin yorgunluğudur, ya da komşu kadın falandır. (Çoğu kez, onların da bu durumdan haberleri yoktur.)

Kadının öfkesi altında “ kendini ifade edememesi” vardır. Onu kızdıran tek şey, anlaşılamamaktır.

İlişkilerde, İki tarafta “ ben haklıyım” tartışmasına girdiğinde kimse kimsenin sesini duymaz ve aralarındaki mesafe açılır, Duyurmak içinse sesler yükselir. Tartışma başlar.

İlişki, çatışmanın ortasında kalan bir çocuk gibi, psikolojik olarak zarar görür. Eskilerden hepimiz duymuşuzdur; “bir taraf konuşunca diğer taraf susmalı.” Belki de eski evliliklerin başarı sırrı buydu. Ama bugünün ilişkilerinde susmak, hep karşıdan beklendiğine göre aynı nasihat geçerli değildir artık.

O halde, İlişkilerde, cinsiyet dillerini iyi bilmek ve bunun için çaba sarf etmek gerekir. Cinsiyet dillerini bilmek demek, tarafların birbirlerine nasıl davranacaklarını bilmeleri demektir.

Kızgınlığımız, alakası olmayan şeylere davranış şeklimizden kendini belli eder.

Eşyalara dokunuşumuzdan, “evet” dememiz gereken yerlerde, sertçe “hayır!” dememizden, işleri hızlı yapmamızdan, yürürken çıkardığımız topuk seslerinden… Kadın, daha birçok şeyde ele verir kendini;

-Öfkeyle karşına geçip bağırıyor ya da konuşmak istiyorsa bu, iyiye işarettir. Tartışma uzamaz

Sakın “sonra konuşalım” demeyin? Bırakın konuşsun.

-“Konuşmak istemiyorum, git” diye öfkeleniyorsa, tam tersidir.

-Sizi duymuyorsa, “kendi işini kendin yap” demektir.

Kadın susuyorsa, biriktiriyordur.

-Tartışma esnasında suçlayarak yanınızda ağlıyorsa, sizi ikna etmek üzeredir. Ama sahte ağlayışının yüzüne vurulması ölümcül hata olabilir.

-Sessizce ve uzak bir yerde ağlıyorsa, gerçektir ve bu işin sonunda muhakkak intikam vardır. Fakat bir süre unutmuş gibi yoluna devam eder.

-Kadın kırılırsa er ya da geç ilişki biter, kızarsa devam eder.

İlişkilerde tartışma sonrası, eğer hiç müdahale etmez kendine gelsin diye beklerseniz, uzayan süre kadar katlanır her şey. Konuşacakları üst üste eklenir. Artık unutmuştur dediğiniz ilk dakikada, sizi her şeye pişman eder. “Şimdiye kadar neredeydin?” sorusunun cezasıdır bu.

-Asla ani kararlar vermez kadın. Verdiği kararların arkasında koca bir geçmiş vardır. “Ne güzel gidiyordu? Birden ne oldu bu kadına?” diye kara kara düşünmeyin.

Kadın, annelik içgüdüsü ile var olduğu için yapabileceklerinin ve düşünebileceklerinin sınırı yoktur. En uç en karmaşık en imkânsız en ilginç düşünceler, kurgular geçirir aklından. Zira varlığındaki koruma içgüdüsü, gerektiğinde sınırları sonuna kadar zorlamayı mümkün kılar. Dayanıklılığı bu özelliğinden gelmektedir. Özellikle çocuğu olan bir kadın, en zor şartlarda dahi ayakta kalmanın yollarını muhakkak bulur.

Sonuç olarak, tüm çığlıkları, tüm kaprisleri, tüm karmaşa gibi görünen gizemli hallerinin tek bir açıklaması vardır; İLGİ!

Her olumsuz davranışının altındaki haykırış, ilgi eksikliğindendir. Bu durum, her iki taraf için de geçerlidir. Ama dile gelmez.

Taraflar bazen, çözüm bulamadıkları konularda suçlu aralar. Temelde, ilgisizlikten bozulan ilişkide, parasızlık veya ihanet günah keçisi olur.

Dikkatle bakıldığında, kadın mutlu ise, adeta etrafa ışık yayar. Tüm ilişkileri düzene sokar; Eşini daha mutlu eder, ailesiyle daha ilgilidir, çocuğuna daha kaliteli zamanlar ayırır. Mutlu kadın, mutlu çocuklar, bu değişmez. Yemeği bile, mutluyken daha güzel yapar. Sevgiyle yaptığı her şeyde başarılı ve verimli olur.

Kadın bakımlıyken değil, mutluyken daha güzeldir.


alıntı
________________

Eski bir kadınım ben,
Siyah-Beyaz fotoğrafları,
45'lik plakları özlüyorum...
Yine bir gül nihal alıyor gönlümü
eteklerim uçuşarak vals yapıyorum..
Beyoğlu'nda gezerken Pera'yı düşlüyorum
Yelpaze ile serinlemek,
Naif birkaç sözcükle ısınmak istiyorum.
Yüzüne bakmaya utandığım,
elimi tutmaya kıyamayan,
Aşklar hayal ediyorum...
Eski bir kadınım ben,
İnce bir dantel gibi işlemeden hayatı,
Ölmek istemiyorum...