Farkına Farkına
Bir yol değil aslında,
Hiç çizilmemiş bir yara izi o;
Varıldığında değil,
Kaybedildikçe açılan bir kapı.
İçindeki gölge ne zaman boy atsa,
Ayakların kendiliğinden
O sessiz sınıra sürüklenir.
Yükün, hafif görünür uzaktan
Uaklaştıkça ağırlığını itiraf eder:
Çantanda bükülmüş bir umut,
Ceplerinde küle dönmüş mevsimler…
Geri dönmeyi düşünürsün,
Ama zaman, yalnızca ileri akan
Kör bir nehir gibidir.
O an çözersin düğümü:
Cehalet bir avluydu,
Duvarları güneşe bakan.
Bilmekse, uçurumu
Kendi bedeninde duymak.
“Farkına” diye bir ülke vardır insanda;
Kapısı görünmez, dönüşü yoktur.
Ve insan oraya yalnızca
Kayıplarını biriktire biriktire varır.
________________ Başkalarını çözmeye çalıştıkça, kendimi
düğümlemişim haberim yok. |