Tekil Mesaj gösterimi
Alt 27 Kasım 2025, 14:28   #1
HiKaye
HiKaye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Standart Muhittin Çoban ile Söyleşi...!

Kubilay Altuntaş: Kimi yapıtlar vardır görmezden gelinir, üstünden atlanır, gösterilmez, üstü örtülür, kimi yapıtlar görülmez, kimi yapıtlarda inatla gösterilir, işte burada dedirtir. Reklam üstüne reklam yapılır, unutturulmaz, göze sokulur. Yapıtın iyi olup olmamasının önemi yoktur, en iyi yapıtmış gibi insanın gözüne sokulur. Bu o yapıtı üreten kişi içinde geçerlidir. Yazar Muhittin Çoban’ın İşgal adlı romanı için de geçerli gibi geldi bana, hatta öteki yapıtları için de diyebiliriz. Bunu sadece okur açısından söylemiyorum, eleştirmen açısından da söylüyorum. Hadi okuyucu görmedi, gösterilmedi, eleştirmenler neden görmedi, es geçti, görmek istemediler. Ama bu sorunun yanıtını ben değil onlar vermeli. İşgal keyifle okuduğum bir romandı, yazarın diğer kitaplarından da keyif aldığımı söylemeliyim, son kitabı “Savunma”da. Okunacak romanlardan. Adana’yı, Çukurova insanını anlatan sayılı yazarlarımızdan biridir diyebilirim, en iyisi diyemiyorum, çünkü en iyisinin sınırı nerede başlıyor nerede bitiyor bilmiyorum ve kıyaslama yapmayı da sevmiyorum.
Yazarla buluşmuşken özellikle İşgal adlı roman üzerine konuşmak istedim. İşgal gençlik romanı gibi görünüyor. Henüz on yedi yaşındaki insanların toplumsal duyarlılıkları işleniyor gibi görünse de bir bakıyorsun, işçinin, köylünün romanı da. Bu öyle bir toplumsal duyarlılık ki, bir araya geliyorlar eğitim sistemini protesto etmek için okulu işgal ediyorlar dört buçuk saat boyunca. Ortalama on yedi yaşındaki bu gençler nasıl bir duyarlılıkla okul işgal ettiler diye sorarak söyleşiye girdim.
Muhittin Çoban: O günlere bakarak bu soru yanıtlanabilir. Yaşananlara bakarsak şu an yaşadıklarımız kat kat daha ağır. Eğitim sistemi berbat ve gerici. Bu ağır koşullara bakınca gençler neden okulları işgal etmiyor, eğitim sitemini niye boykot etmiyor gibi sorularda sorulabilir. Sözünü ettiğimiz o okul işgali Borsa Lisesinde yaşanıyor. Bu gençler gerici faşist eğitim sistemine hayır demek için işgale yöneliyor. Maraş katliamının yaşandığı günlere denk geliyor. Aynı günlerde Adana’nın hemen hemen her okulunda boykotlar yaşanıyor. Kimi fabrikalarda grevler var. Mahalleler faşist saldırılara karşı direnme içerisinde. Toplumda politikleşme var. Duyarlı olan her insan ne yapacağını, nasıl tepki vereceğini biliyor. Susmanın insanlığa ihanet olduğunu da biliyorlar, görmezden gelmenin ne kadar acı sonuçlar vereceğini de biliyor. Boykotlarla sonuç alınamayacağını düşünen bu gençler seslerini iktidara duyurmak için okulu işgal ediyorlar. Bir grup genç demeyeceğim, çünkü bir grup gencin başaramayacağı bir tepki bu, hemen hemen her üç öğrenciden ikisinin katıldığı bir işgal eylemidir bu. Biz gerici faşist eğitim istemiyoruz diyen gençlerin toplumsal duyarlılığını gösteren bir eylemdir. Bu romanımda bu gençleri yazmaya çalıştım. Ne kadar başarılı anlattım bilemem. Haklısınız bu romanım göz ardı edilmek isteniyor. İstensin, nereye kadar göz ardı edilecek? Aslına bakarsan burada sadece eleştirmen suçlu değil, yayınevleri de suçlu, onlar da bu romanımın tanıtımını yapmadılar..!!