Kuşları vurmuşlar Perihan kuşları!
Tüylerinden yastık yapmışlar,
Kemiklerinden ise kafes.
Sevdiğinin kemiklerine müebbet eylemişler seveni,
Benim sana mahkum olduğum gibi.
Mevzu kuşlara nereden geldi inan bilmiyorum,
Ama seni çok özledim,
Haberin olsun...
Sular kurumuş Perihan sular!
Adına yaptırdığım,
Ama adını okurlar diye kıskanıp yazmadığım çeşme
akmaz olmuş.
Dağdan inen kurt,
Köşesine konan kuş,
Otlaktan dönen kuzular susuz kalmış.
Mevzu suya nereden geldi inan bilmiyorum.
Ama sana çok susadım,
Haberin olsun...
Yağmur yağmıyor artık Perihan yağmur!
Toprak çatladı,
Çiçekler soldu.
Bir tek benim göz pınarlarım dolup taştı.
Yağmur altında el ele yürümeyi sevenler ise,
Sırf bu sebepten ayrıldı.
Mevzu yağmura nereden geldi inan bilmiyorum.
Ama sevginde ıslanmayı çok özledim,
Haberin olsun...
İnsanlar ölüyor Perihan insanlar!
Ölümsüz sandığım babam öldü,
Beni çok seven annem...
Herkes bir bir ölüyor ölmesine lakin,
Sensiz ölürüm diyenler hala yaşıyor Perihan.
Mevzu ölüme nereden geldi inan bilmiyorum,
Ama sensiz yavaş yavaş ölüyorum,
Haberin olsun...
Memleket yanıyor Perihan memleket!
Dağları alevler sarmış,
Sincaplar ağaçsız kalmış.
Herkes bir tas su dökse sönecek yangınları,
İnsanlar sadece izlemeye dalmış.
Mevzu yangınlara nereden geldi inan bilmiyorum,
Lakin sensiz kaldığım için alev alev yanıyorum,
Haberin olsun...
Konu buralara nereden geldi hiç bilmiyorum,
"Perihan kim?" diye de sakın sorma,
İnan ki tanımıyorum.
Benim sevdam biraz deli demiştim sana,
Kime şiir yazarsam yazayım,
Yine seni anlatıyorum...
Gökhan ÇANDIR