Bir gün yol bitecek. Herkesin varacaği bir son, herkesin elinde bir harita, gönlünde bir rota olacak. Ama sen, sen yine de yürümeye bak. Ama öyle adımlarla değil... Hayallerinle yürü. Duanla, sabrınla, içindeki en kırılgan umudu bile düșürmeden taşıyarak. Cesaretinle yürü, çünkü korkaklar yolda gölgelerle savaşırken, yürekli olanlar kendi karanlıklarından ışık üretir. Bazen sis çöker önüne. Yol, göz gözü görmeyecek kadar bulanır. Ama unutma, sis yürüyene açılır Bekleyene değil. Umudunu bir meșale gibi omzuna alırsan, dağ dediğin dağılmaz ama dağilır. Tas dediğin toprak olur, toz olur, rüzgâr olur da önünden çekilir. Yeter ki sen durma. Yorulacaksın. Dizlerin titreyecek, kalbin bazen susacak kadar daralacak. İnsan bu; yol uzun, yük ağır. Ama unutma, bir insan yürümeye devam edebiliyorsa, hâlâ inancı vardır. Bir insan dua edebiliyorsa, hâlâ yolu vardır. Ve bir insan hayal kurabiliyorsa, hâlâ vakti vardır. Kimse bilmeyecek sen ne taşıyorsun içinde. Kimse duymayacak gece vakti başını yastığa koyduğunda içinden kopan fırtinaları. Ama sen yine de yürümeye devam et. Çünkü yol bitse de, yürüyen insan tükenmez. Çünkü yürüyen insanın kalbi, haritaların gösteremeyeceği yerlere varır. Bir gün herkes varr bir yere. Ama bazıları sadece varr, bazıları ise vardiğı yeri güzelleștirir. Sen ikinci ol. Vardığın yerin toprağına güzelliğinden bir parça bırak. Çünkü yürümek sadece bir mesafe değil, bir iz birakmaktır Ve unutma... Yol bitince değil, insan yürümekten vazgeçince kaybeder!...