Kaldırım Taşlarında Unutulmuş Bir Ben İstanbul’u sevmek hiç kolay olmadı bana.
Çünkü ne zaman ona yaklaşsam,
Bir yanımı alıp götürdü.
Bir sokağında unuttuğum bakış,
Bir vapurda kaybolan sessizliğim var.
Herkes bu şehri anlatırken boğazı, kuleyi, martıyı söyler.
Ben hiç anlatmadım.
Çünkü ben bu şehri sustuğum yerlerden tanıdım.
Kimse duymadı ama ben defalarca konuştum bu şehirle…
Bir duvar dibinde, bir iskele ucunda,
Kimselerin bakmadığı yerlerde.
İstanbul bazen üstü örtülmemiş bir anı gibi.
Adımladıkça geçmişin ayak izlerine basıyorum.
Birini beklemiş gibi duran çay bardakları,
Hâlâ kapısı açık duran esnaf radyoları…
Sanki herkes birini kaybetmiş de
Hâlâ aramaya devam ediyor burada.
Ben İstanbul’da en çok kendimi kaybettim.
Ama garip şekilde, en çok burada buldum yine.
Yoruldum bu şehirde ama
Sanki başka hiçbir yorgunluk bu kadar anlamlı gelmezdi bana. |