Küçük Bedenlere Büyük Acılar Her çocuğun gözlerinde umut, kahkahasında masumiyet saklıdır. Onlar dünyaya nefreti, kini, kötülüğü bilmeden gelirler. Oyun oynamak, sevilmek, korunmak isterler. Ama ne yazık ki, bazı çocukların hikâyesi ne oyunla başlar ne de sevgiyle devam eder. Hayat, onlara yaşanmadan biten bir masal gibi davranır. Çünkü onların küçük bedenleri, büyük acıların hedefi olur.
Çocuk cinayetleri, insanlığın en karanlık yüzlerinden biridir. Bir çocuğun başına gelebilecek en büyük kötülük, bir yetişkinin vicdansız ellerinden zarar görmektir. Bu tür haberleri duyduğumuzda içimiz yanar, boğazımız düğümlenir. Ama sonra hayat devam eder, biz unuturuz. Oysa o çocuk bir daha hiç gülemeyecek, bir daha hiç "anne" diyemeyecek.
Bu sadece bir çocuğun hayatını kaybetmesi değildir. Aynı zamanda bir ailenin yıkımıdır, bir toplumun vicdan kaybıdır. Her çocuk kaybı, geleceğimizden eksilen bir umut demektir. Bir çocuğun göz göre göre şiddete, istismara ya da cinayete kurban gitmesi, hepimizin sorumluluğudur. Çünkü biz zamanında koruyamadığımız her çocuk için birer suç ortağıyız.
Sessiz kalmamak gerek. Görmek, duymak, ses çıkarmak gerek. Komşunun çocuğu ağlıyorsa bir kere değil, defalarca bakmak gerek. Bir öğretmen bir çocuğun gözündeki korkuyu fark ediyorsa, sustuğu her anı sorgulamak gerek. Çünkü bazen bir bakış, bir söz, bir ihbar bir çocuğun hayatını kurtarabilir.
Çocuk cinayetleri, sadece bir haber başlığı değil; insanlığın en utanç verici yaralarından biridir. Her kaybedilen çocukla birlikte geleceğimiz biraz daha kararır, umudumuz biraz daha eksilir. Bu sorunu görmezden gelmek, yok saymak ya da sadece üzülmek yetmez. Hepimizin elini taşın altına koyması, çocukları korumak için sorumluluk alması gerekir. Çünkü çocuklar bizim geleceğimizdir ve geleceğimizi karanlıkta bırakmaya kimsenin hakkı yoktur. Her çocuk güvenle büyümeli, sevilmeli ve yaşama hakkına sonuna kadar sahip olmalıdır. Onların sessizliğine ses olmak, hepimizin insanlık borcudur. |