27 Mart 2025, 22:50
|
#1 |
| | Aşk-ı Musammim Senin yanındayken bütün savaşlarımı unuturdum. Bir barıştın bana, elimi tuttuğunda kaybolurdu telaşlarım.
Oysa bilmeliydim, bazı ateşler yakmaz, ama kavurur. Bazı sevgiler, huzur sanıp içine düştüğün en derin uçurumdur. Kendi ellerin ile diktiğin mezar taşı ile.
Sen gözlerime baktığında, bir şehir susardı içimde. Onca karmaşıklığın çözülmesi bir ana kalırdı. Yaslardım başımı göğsüne, sonsuz derinliğine dalardım okyanusun. Tüm kavgalarım son bulurdu. Bir şarkı mırıldanırdı ruhum, eşlik ederdik bakışlarımız. Dansımız devam ederdi sonsuz gelen gecelere.
Aşk sandık biz bunu, oysa en güzel zehirdi tenimizde. Bir yudum aldıkça biraz daha yok olduk birbirimizde.
Şimdi geriye ne kaldı? Ellerim hâlâ ellerinde duruyor mu? Yoksa biz çoktan tarih olmuş eski bir şiirin içinde, altı çizili iki kelime miyiz sadece?
Okusalar hikâyemizi, kendilerini bulurlar mı? Yoksa sadece gözyaşlarının gölgesinde kaybolan bir masal mı oluruz?
Haksızlık değil mi bu kadar çok severken kayıp vermek?
Belki de bazı aşklar hiç yaşanmamalıydı… Ama ya yaşandıysa, unutulabilir mi?
27.03.25
EBS "Aşk-ı Musammim"; "öldürücü, zehir gibi aşk" anlamına gelir. |
|
| |