Tekil Mesaj gösterimi
Alt 03 Ekim 2023, 21:51   #1
Brittle Editör
Editör
Brittle - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Standart Ne Seninle Ne Sensiz...16...sayfa





Safiye Hanım yıllardır özlemini çektiği kız evlat hasretini Sare ile dindirmekte karar vermişti bir kere... Ona köşkte bir oda hazırlamakla başlattı bu yolculuğunu...

Sare bu hasreti dindirmek için biçilmiş kaftandı... Kimsesiz, sevgiye aç, akıllı ve saflık derecesinde tertemiz bir kız.. Henüz kesilmemiş ve cilalanmamış doğada nadir bulunan ham elmas ancak usta birinin elinde işlendikten sonra o büyüleyici güzelliğe bürünüp pırlanta halini alabiliyordu. Sare , Safiye Hanım'ın gözünde tam bir ham elmas idi.
Sare de bu potansiyeli daha onu ilk gördüğü anda hissetmişti. Duru bir güzelliğe sahipti. Saygılı , çekingen ve ar duygusu olan bir kız idi. Ona kalan Sare'yi işleyip hem kız evlat hasretini dindirecek hem de Orhan'ın yanına yakışır bir eş yetiştirecekti.

Hafta sonları 'Evci Çıkışı' yapan Sare cuma akşamından geliyordu köşke.. Onun için de bu yeni hayat bambaşka bir tecrübe oluyordu. Evde olmak, bir halıya çıplak ayakla basabilmek bile bambaşka bir duygu idi. Onun için hazırlanan odasına bayılıyordu. Saatlerce yatağının üzerinde oturup hayaller kurmak, geleceği düşlemek en sevdiği şeylerdendi. Hayatında ilk defa kendisine ait bir odası vardı. Girmek için kapısını tıklatıp izin aldıkları bir oda.. Bu onun için öyle büyük bir lükstü ki..

Birlikte alışverişe çıkar, saatlerce mağazaları dolaşır, yorulunca bir cafeye oturup kahvelerini yudumlarlarken, birbirlerine tüm geçmişlerini anlatıp iyice yakınlaşmış tam bir anne kız gibi olmuşlardı.

Safiye Hanım onunla zaman geçirdikçe onu daha çok seviyor, Orhan'ın onu görür görmez tutulmasını anlayabiliyordu artık. Doğaldı, içinde en ufak bir fesatlık, kötülük yoktu. Gösterdiği yada öğretmeye çalıştığı her şeyi bir çocuk saflığı ile merakla dinliyor ve uyguluyordu. Tavırları o kadar oturmuştu ki tavrındaki bu hal sonradan kazanılacak bir şey değildi. Özden gelen bir asilliği vardı. Yaptıklarında ,konuşmasında bir zarafet kendini gösteriyordu. Safiye Hanım ''Gerçek ailesi kim acaba ve neden yurda bırakmak zorunda kaldı'' diye düşünmekten kendini alamıyordu.

Aylar bu şekilde geçmiş vizeler ardından finaller derken birinci yıl sonu gelmiş fakülte kapanmıştı. Yaz tatili ile birlikte ,Nur Manisa'ya Semih, Kayseri'ye dönmüştü. Safiye Hanım ile Ayhan Bey de her sene yaptıkları gibi Sapanca'ya çiftlik evine geçmişlerdi. Erhan henüz birinci sınıfı bitirmiş olmasına rağmen staj mecburiyeti olmadığı halde bir şeyler öğrenmek için gönüllü olarak bir hukuk bürosunda çalışmaya başlamıştı. Orhan ise Sapanca İstanbul arası mekik dkor vaziyetteydi. Çünkü Sare bütün ısrarlarına rağmen yazın çalışma konusunda inadını yürütmüş ve uzun araştırmalar sonucu Kadıköy'de bir kitapçıda işe başlamıştı.

Büyük bir kitapçıydı çalıştığı yer. Dört katlı binanın giriş katında müzik kaset çalarlar cd ler, plaklar ,albümler her çeşit müzik malzemeleri, birinci katı çocuk ve okul kitapları ,bir üst katta ise her çeşit kitap , son katta ise teras cafe bulunmaktaydı. Aşırı işlek ve yoğun bir yerdi.
Sabah 09:00 da işbaşı yapıyor akşam 19:00 a kadar devam ediyordu. Hafta sonları daha da yoğun olduğu için Sare iznini ancak hafta içi bir gün kullanabiliyordu.

Orhan ve ailesi çalışmak zorunda olmadığını, yıl boyu derslerden yeterince yorulduğunu ,dinlenmesi gerektiğini söyleseler de kabul etmemiş, kendi harçlığını çıkarmak istediğini söylemişti. Kredi Yurtlar Kurumu'nun verdiği bursuna destek olacak, ihtiyaçlarını daha rahat karşılayacaktı. İkinci bir konu da kimseye borçlu kalmak istemeyişi idi. Evlerinde verdikleri oda, her gittiğinde onu hediyelere boğan Safiye Hanım , Orhan'ın her fırsatta ''içimden geldi'' diyerek yaptığı harcamalar yeterince canını sıkıyor, kendini bu konu yüzünden sıkışıp kalmış hissediyordu. O da onlara bir şeyler almak, minnetini az da olsa göstermek istiyor fakat bursu ile kendi ihtiyaçlarını ancak karşılayabiliyordu. Bu nedenle çalışıp kendi parasını kazanmak ve onlara ufak da olsa küçük hediyeler alabilmeyi çok istiyordu.

Sare 'nin çalışma hayatına atılması ile birlikte Orhan ile görüşmeleri kısıtlanmıştı. İzin kullanacağı günün öncesinde Orhan geliyor, iş çıkışı birlikte yemek yiyip vakit geçiriyor yurdun kapanma saatine yakın yurda bırakıyordu. Ertesi gün birlikte bir şeyler yapıyor ,görüşemedikleri günlerin acısını çıkarmak istercesine her anın kıymetini bilerek zamanı paylaşıyorlardı.

Yazı bu şekilde geçirdikten sonra fakültenin açılmasına az bir zaman kala, gerek Orhan'ın gerekse Safiye Hanım'ın onca ısrarına daha fazla dayanamayan Sare işinden on gün erken ayrılmış ve kalan bir kaç günü birlikte geçirmek için Sapanca'ya gitmişti.

Bir kaç günlüğüne diye gittiği Sapanca da on gün kaldı. Birlikte çok güzel vakit geçiriyorlardı. Akşamları büyükler bir bahçede toplanıp çay kahve eşliğinde sohbet edip anılarını yad ederken ,gençler de hep birlikte ya göl kenarına gidiyor ya merkeze cafelere iniyor çeşitli aktivitelerde bulunuyorlardı
.O akşam da Karasu Sahil e gitmeye karar verdiler. Üç araba peş peşe sahile gittiler. Ateş yaktılar. İçlerinde müzikle uğraşan bir arkadaşları gitar çalarken söylediği şarkılara hep birlikte eşlik ettiler. Her şey çok güzel gidiyordu.
İçlerinden biri telefonla konuşmasını bitirip Orhan'a dönerek:

- Necmi ile konuştum şimdi...Burada olduğumuzu söyleyince ''biz de gelelim'' dedi.

- Aaa burada mıymış Necmi? Gelsin tabi.. yıllar var görmeyeli..

-Evet. Nevin de onlardaymış Beraber geliyorlar.

derken Sare'den tarafa da kaçamak bir bakış attı. Onları dikkatle dinlemekte olan Sare'nin gözünden kaçmadı bu bakış..Dönüp Orhan'a baktığında memnuniyetsiz bir ifade ile ateşi izlediğini gördü.
________________