Tekil Mesaj gösterimi
Alt 25 Ocak 2023, 02:18   #1
1903
1903 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Standart Şirince Köyü, İzmir

Şirince Köyü, zeytin ve meyve ağaçlarıyla çevrili yemyeşil tepelerin arasına, ortasından derenin geçtiği iki yamaç üzerine kurulu eski bir Rum köyü. Özgün tarihi mimarisini korumayı başarmış, İzmir’in Selçuk ilçesine 8 km uzaklıkta yer alan Şirince, set set yükselen terasları, eski evleri, butik otelleri, kiliseleri ve yemyeşil dokusuyla Ege’nin en güzel köyü.

Yunan yazar Dido Sotiriyu, ‘Benden Selam Söyle Anadoluya’ adlı kitabında, doğup büyüdüğü toprakları; “Şu yeryüzünde cennet diye bir yer varsa, bizim Kırkınca o cennetin bir parçası olsa gerek.” cümleleriyle anlatmış o zamanki adı Kırkınca olan Şirince’yi. Mübadele Döneminde köyde yaşayan Rumların, Rumeli’den gelen Türklerle yer değiştirdiği Şirince, yüzlerce yıldan beri hep oradaymış ve yüzlerce yıl hep aynı şekilde kalacakmış hissi veren bir köy.



Şirince Köyü, İzmir

Şirince, Ege’de yıldızı en hızla parlayan kasaba oldu son birkaç yılda. Tüm dünya Maya Takvimine göre 2012’de Kıyametin kopacağı söylentileriyle çalkalanmıştı, belki anımsarsınız. Nasıl çıktıysa, 21 Aralık’ta Marduk Gezegeni dünyaya çarpacak ve yeryüzünde sadece iki yerin bu kıyametten sağ çıkacağı haberleri yayılmıştı. Biri Fransa’nın güneyinde yer alan Bugarach, diğeri ise bizim Şirince köyüydü.

Şirince’de Maden Dağında belirecek Nuhun Gemisine binenler sağ kurtulacaktı. Birçok gazetecinin ve TV kanalının akın ettiği köy böylece tüm dünya basınına haber oldu. Her ne kadar Mayalar yanılmış olsa da bu inanış Şirince turizmi için bulunmaz bir fırsat oldu. Sadece Egelilerin bildiği saklı bir köyken ünü ve güzelliğini tüm Türkiye öğrendi.

Şirince’nin nasıl kurulduğu ile ilgili çok rivayet var. Efes ve Ayasuluk halkının zaman zaman zarar gördüğü sıtmadan kaçmak için suyunun bol, toprağının bereketli, havasının da güzel olduğu bu köyü kurdukları söylenir. Başka bir rivayete göre de Aydınoğullarının 1300’lerin başlarında yöreye gelip Selçuk Kalesini merkez edinmeleri sırasında, azat edilen bir grup Bizans bakiyesi Rum, Şirince’ye yerleşirler.

“Yerleştiğiniz yer güzel mi?” sorusuna, göz dikmesinler, kendilerini rahatsız etmesinler diye hep ‘Çirkince’ diye cevap verirler. O tarihten sonra da Kirkidje, Kyrkindje, Kirkindsche, Kirkidje, Kırkıca ve nihayet Çirkince diye anılır.

Adı Çirkince olsa da havası, suyu, zeytin ve bağlarıyla, bahçeleri çiçeklerle donatılmış beyaza boyalı evleriyle 800 haneden oluşan bir Rum köyüydü Mübadele öncesinde. Bulunduğu coğrafyanın ve ikliminin koşullarına uygun mimari geleneğiyle tüm yapıların uyum içerisinde olduğu köyde 1900’lü yılların ilk çeyreğinde yaklaşık 2 bin Rum yaşıyordu.

Çirkince’de 1909’da doğmuş, kadın hakları mücadelesinde ön saflarda yer almış kadın Yunan yazar Dido Sotiriyu, ‘Benden Selam Söyle Anadoluya’ adlı kitabında, doğup büyüdüğü toprakları; “Şu yeryüzünde cennet diye bir yer varsa, bizim Kırkınca o cennetin bir parçası olsa gerek.”cümleleriyle anlatır. Bir zamanlar çalışkan ve mutlu halkın yaşadığı, akşam saatleri zeytinden dönen delikanlılarla kızların mandolin eşliğinde şarkılar söyledikleri bir ‘cennet’ olarak betimler.

O yıllarda Ege güneşiyle ballanan incir köyün ana geçim kaynağıydı. Şirince’de toplanan incirler develerle Kemeraltı‘na götürülüp satılırdı. Şeftali, zeytin, zeytinyağı, bağcılık ve şarap üretimiyle de geçinen köylülerin ovada incir bahçeleri, dağın sırtlarında zeytinlikleri vardı.

Çirkince, Mübadele Anlaşmasıyla Rum nüfusun tamamını kaybeder. 1923’ten sonra Yunanistan’dan gelenlerin yerleştirildiği bir Mübadil köyü olur. Rumlar Yunanistan’ın Katerin şehri yakınlarında Nea Efesos Köyüne yerleştirilirken, Pravişte, Kavala ve Selanik’ten gelen Müslümanlar Çirkince’ye yerleştirilir.

Köyden göçenlerin yerine yerleştirilen tütüncü Muhacirler, değerini bilmediklerinden değil zeytin ve incir üretimine yabancı olduklarından, iş bilmezler, iki sene üst üste mahsul alamazlar. Meteliksiz olduklarından parayla da işlerini gördüremezler, incirlerini, zeytinliklerini yok pahasına satarlar, satamayan da kışın kesip yakar. Tutunamayanların her biri bir tarafa dağılır, kısa sürede köy bozulur.

Çocukken, I. Dünya Savaşı yıllarında Çirkince’de bir süre kalan Sabahattin Ali’nin yolu 30 yıl sonra tekrar köye düştüğünde gördüğü eski Şirince’den eser kalmadığını kitabında yazmış. Verimli tarlalardan elde edilen zeytinyağı, incir ve şarapların doldurduğu evlerin ahıra dönüştürüldüğünden, sokaklarda donsuz ve cılız çocukların olduğundan söz eder.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında köyü ziyaret eden İzmir Valisi Kazım Dirik’in talimatıyla adı Şirince olarak değiştirilinceye kadar da Çirkince olarak bilinen Şirince Köyü, ortasından derenin geçtiği iki yamaç üzerinde dizili inci gibi evleriyle oldukça şirin bir Ege köyü şimdi. Şirince, adına yakışır şekilde yemyeşil ve doğallığını yitirmemiş bir yer.

Sit alanı ilan edilmiş köy mimari dokusu, eskisine sadık kalınarak korunmuş. Bir zamanlar virane olan Şirince evlerinin çoğu bugün onarılmış. Dar sokakların iki yanında birbirinin manzarasını kesmeyecek şekilde dizili evlerin zemin katları taş, üst katları ise ahşap. Dış cepheleri kireçle badana edilmiş. Kiremit çatılı evler pansiyon ya da lokantaya dönüştürülmüş. Şirince, uzaktan yemyeşil bir doğa içerisinde adeta bir tablo gibi.

Şirince Gezilecek Yerler

Günübirlik turlarla gelenler sabah Efes Antik Kentini gezdikten sonra öğleden sonra Şirince’ye geliyor. Yarım gün köyün dantel gibi sokaklarında gezmek, hediyelik eşya dükkanlarını incelemek ve şalvarlı teyzelerden el emeği ürünler almak için yeterli. Ama ben konaklamalı gidilmesini tavsiye ediyorum. Şirince ve çevresi birkaç günlük ziyareti hakkedecek kadar zengin.


1. Şirince Çarşısı





Şirince Çarşısı, Şirince’nin kalbinin attığı merkez. Arnavut kaldırımlı sokaklarındaki hemen her kapının önünde, başları yemenili üstleri çiçekli şalvarlı köylü kadınları da el emeği göz nuru ürünler satıyor. Ev yapım turşu, kuru patlıcan, salça, kuru biber, tarhana, bal, pekmez ve reçellerden, doğal sabun çeşitlerine, hünerli ellerinden çıkan dantel ve örgü ürünlerin yanında şile bezi elbiseler ve iğne oyalı örtülere kadar her şey var.

Şirince’ye ilk gittiğim doksanlı yılların başını anımsıyorum, o dönem Selçuk’ta yaşıyordum. Kendi halinde sessiz ve sakin bir Anadolu kasabasıydı. Eskiden sadece köylüler meydanda dantelini, zeytinyağını satarak tarımdan elde ettiklerinin yanı sıra küçük bir gelir sağlamaya çalışırdı. Şimdiyse köy hızlıca bir rant dönüşümü yaşıyor.

Sokaklarında istemeyeceğiniz kadar hediyelik eşya dükkânı var. Son zamanlardan köye dışardan gelenleri açtığı hediyelik eşya dükkanları ve tezgâhlar, yöresellikten uzak, Çin’den getirilmiş, yerli yersiz bir sürü öteberiyi sergileyen ucuz hediyeliklerle dolu.

Satıcılar dükkân veya tezgâh önünde çığırtkanlık yapıp hem gürültü kirliliği yapıyor hem de sokak gezisi yapanları satın almaya zorlayıp rahatsız ediyorlar. Kulağımın arkasından konuşarak benle yürüyüp rahatsız eden bir satıcıyla ağız dalaşına girdiğim dahi oldu. Şirince, eski parlak günlerine dönmeye çalışsa da kitle turizmine kurban gitmiş gibi görünüyor.

Ben yine de sık sık gidiyorum bu güzel köye, tercihim daha çok hafta içi ve konaklamalı gitmek oluyor. Yada sırf Nişanyan Evleri’nde kalmak, dinlenmek için gidiyorum. Kalabalığın olmadığı sabah erken veya akşam geç saatlerde sokaklar pek bir güzel yine de.

Köylüler dere kenarlarında yetişen mürver bitkisinin özünden çok ferahlatıcı leziz bir içecek yapıyor. Bunu en güzelini içeceğiniz yer Nişanyan Evleri, otelde konaklamaya gelen misafirler ilk olarak hoş geldin içeceği olarak mürver şerbeti ikram ediliyor. Aziz John Kilisesinin avlusundaki cafede de Şirince manzarasına karşı içebilirsiniz. Kimi yerlerde ise kahveyle birlikte ikram ediliyor.

Köydeki pansiyon ve küçük lokantalarda gözleme başta olmak üzere serpme kahvaltı, ızgara çeşitleri ve Türk mutfağından seçme lezzetler sunuluyor. Köy meydanından kiliseye doğru çıkarken görebileceğiniz Üzüm Cafe, fırından taze çıkmış kurabiyelerinin yanı sıra peynir tabakları eşliğinde şarap tadımı yapabileceğiniz bir yer. Limonatası da ünlü.

Şirince sokaklarında gözlemeden çöp şişe, yerel ot mezelerinden şirince köfteye kadar geniş bir yelpazede lezzetli yiyecekler ziyaretçilere sunuluyor. Buranın dağlarında yetişen otlarıyla yapılmış mezeleri çok ünlü. Efe kebap, çökertme, keşkek ya da saç kavurma Şirince’de en çok tercih edilen yemekler arasında yer alıyor.

Şirince Köyü gezildikten sonra, dinlenmek için en uygun yer, asırlık çınar ağaçları gölgesinde Çınaraltı Meydanı. Çınar ağaçlarıyla bezeli meydandaki çay bahçesinde kumda pişirilen Türk kahvesi ya da demli çayı içmeden köyden ayrılmamak gerekiyor. Sabit bir ısıda kumda yapıldığından daha bir lezzetli. Brad Pitt’in oynadığı Truva filminin takılarını yapan Demetrius of Ephesus dükkânı da Şirince çarşısında.

2. St. John Baptist Kilisesi





St. John Baptist Kilisesi (Aziz John Baptist Kilisesi), köyün en eski tarihi yapısı. Restorasyonu tamamlanıp da ziyarete açılalı çok zaman olmadı. Kilisenin ilk kuruluş tarihi hakkında net bilgi yok. Yıkılan kilisenin yerine 1805’te yeniden yapılmış, 1932’de onarım geçirip şu anki görüntüsünü almış.

Şirince’ye ilk gittiğim yıllarda burası tamamen virane haldeydi. İçindeki freskler de tamamen tahrip olmuştu. 1988’de Efes Müzesinin başlattığı restorasyonla kısmen onarıldı. Şu anki halini ise 2005’ye orijinale uygun olarak yapılan son restorasyona borçlu. Gayet de güzel oldu.

Yüksek bir teras üzerine kurulu kilisenin avlusundaki kafenin muhteşem köy manzarası var. Günümüzde dilek havuzu olarak kullanılan, ortasında Meryem Ana heykeli bulunan havuzun olduğu büyük bir avluya da sahip olan kilise, Kültür Bakanlığı’nın restorasyon çalışmalarının ardından eski görkemine kavuştu.

Herhangi bir giriş ücretinin alınmadığı kilise geçici sergilere ev sahipliği yapıyor. Kilise, her gün 08.30-17.30 saatleri arasında ziyarete açık. Köyün en eski mahzenine sahip kilisede şarap tadımı yapılıyor.

3. Taş Mektep





Taş Mektep, 1906 yılında kurulmuş eski bir Rum okulu. Diğer ismi Büyük Okul. Çirkinceli Rumların da katkısıyla İzmir’de yer alan bir eğitim şirketi olan Homer tarafından kurulmuş. Okulda Yunan Dili, tarih, matematik, coğrafya, beden eğitimi, müzik ve din derslerinin yanında 3. Sınıftan itibaren de Fransızca dersleri verilmiş.

1920’li yılların başına kadar köyde yaşayan Rumların eğitimine devam ettiği bir okul, Mübadelenin ardından Türk okuluna dönüştürülmüş. Doksanlı yılların başına kadar faaliyette kalmış. 1996’dan bu yana Artemis Restoran ve Şarap Evine ev sahipliği yapan binada, yöreye özgü birbirinden güzel lezzetler misafirlere sunuluyor.

Tarihi yapının içerisinde birkaç odadan oluşan Şirince Taş Mektep Müzesi de bulunuyor. Eğitim tarihi ve Mübadele Tarihi olmak üzere iki bölümden oluşan müzede, Osmanlıca ağırlıklı belgelerden günümüz Türkçesine tercüme edilmiş bilgiler sunuluyor. Eğitim tarihini belgeleyen çok sayıda fotoğraf ve objenin yer aldığı müze 08.30-19.00 saatleri arasında ücretsiz ziyarete açık.

4. St. Dimitrios Kilisesi



Şirince Köyü girişinde yer alan Saint Dimitrios Kilisesi‘nin tarihi geçmişi ile net bir bilgi olmasa da kilisenin tarihi geçmişinin 1800’lü yıllara uzandığı düşünülüyor. Yukarı kilise olarak da adlandırılan Aziz Dimitrios Kilisesi, Mübadele sonrasında köye yerleşen Türkler tarafından camiye dönüştürülmüş.

2016’da restorasyonun yapılan kilisenin duvarlarında 19. yüzyılın sonlarında Rum sanatkârlar tarafından yapılan 12 Havari freskleri var. Kilise 09.00-17.00 saatleri arasında ücretsiz ziyaret edilebiliyor.

5. Tiyatro Medresesi ve Matematik Köyü



Türkiye’nin birçok ilkine ev sahipliği yapan köydeki Nesin Matematik Köyü ve Tiyatro Medresesi, Şirince’yi Şirince yapan diğer yerlerden. Birinde Matematik öğretilirken diğerinde performans sanatları araştırmaları yapılıyor. Her ikisi de tamamen bağışçı ve gönüllülerin çalışmalarıyla sürdürüyor. Şirince merkezine yürüme mesafesinde Kayser Dağının yamaçlarında yan yana yer alıyorlar.

Tiyatro Medresesi, Türkiye’nin ilk sanatsal araştırma ve gösteri merkezi. 2011’de açılan medrese, çalışmak ve dinlenmek isteyenler için bir sanat vahası.Tiyatro, sinema, dans, müzik, felsefe gibi çok sayıda alanda atölye çalışmaları yapılıyor. 100’den fazla sanatçının konaklayabileceği ve çalışabileceği ortak alanları var. Sanatçılarla seyircilerin bir araya gelip tanışma ve tartışma imkânı sunan merkezde atölye çalışmaları, tiyatro eğitimleri, yaz kampları, panel ve konferanslar düzenleniyor.

Matematik Köyü, Türkiye’de eğitim sistemini tamamlayan bir oluşum. Edebiyatçı Düşünür Aziz Nesin’in matematik profesörü oğlu Ali Nesin tarafından kuruldu. Yazar Sevan Nişanyan’ın da çok büyük emekleri var. Nesin Vakfına ait zeytin bahçesi içerisindeki arazide, kâr amacı gütmeyen bir sistemle yönetilen Matematik Köyünde her yıl farklı yaş gruplarına özel matematik kampları düzenleniyor. Matematik Köyünün başarısının ardından köyün yanı başında kurulan Felsefe Köyü‘de kurulmuş.

6. Hodri Meydan Kulesi



Nişanyan Evleri’nin bulunduğu İlyas Tepe’de köyü kuş bakışı izleyebileceğiniz Hodri Meydan Kulesi de Nişanyan Evlerinin bir parçası. Köyü yukarıdan gören en güzel yer de bu kule. Otel müşterileri buradan köyün enfes manzarasını fotoğraflıyor. Resepsiyondan anahtarı rica ettiğinizde veriyorlar.

Kule aynı zamanda romantik akşam yemekleri veya özel teklif organizasyonları için de kullanılıyor. Evlilik teklifi, özel kutlama anları için özel süsleniyor, özel menüleri ta kuleye kadar çıkarılıp enfes gün batımında yiyebileceğiniz şekilde servis ediliyor.

7. Nişanyan Evleri



Şirince’den bahsedip de Şirince’nin bugünlere gelmesinde çok önemli rolü olan yazar ve dilbilimci Sevan Nişanyan ve Müjde Tönbekici’den söz etmemek olmaz. 1995’ten bu yana virane durumdaki Şirince evlerini aslına uygun dokuda restore ederek hayat döndüren ikili Türkiye’de butik otelciliği başlatan kişiler olarak da biliniyor.

Cumhuriyet Döneminde bürokratik kararla adı değiştirilen 15 bin civarındaki yerleşiminin eksiksiz envanteri olan ‘Adını Unutan Ülke’ adlı kitabın da yazarı Sevan Nişanya, Aziz Nesin ile birlikte Matematik Köyünün kurulmasına öncülük etmiş. Ütopyasını yaratmaya yönelik köyde giriştiği bütün onarım ve inşaat işlerinde bürokratik engellere takılan ama bildiği yoldan da dönmeyen biri Sevan.

İnandığı doğruları savunan ve sınır tanımaz cesaretiyle Şirince’yi rant kapısı olarak görenlerin işlerine çomak sokan Sevan Nişanyan’ın köye yaptırdığı çeşmeler ve bugün Şirince’nin dokusuna çok yakışan Selvi ağaçlarının sıralandığı yolu yaptırması bile hakkında dava konusu olur. Başı dertten kurtulamayıp devletin sert yüzüle tanışan Nişanyan sık sık hapse atılır. Cezaevi süreci uzadıkça, böyle sürmeyeceğine karar veren yazar, firar edip Kuşadası’nın karşısında yer alan Samos Adası’nda yerleşti.

Müjde Tömbekici ise her parmağında bir hüner olan, ülkemizin en aktif girişimci kadınlarından biri. Daha 21 yaşında, meraklı bir üniversite öğrencisiyken Şirince’ye vurulur. İçinde iki, üç keçinin, bir eşeğin barındığı, artık iyice çökmüş bir ev bulup yerleşir. Türkiye’nin en iyi butik otellerinden biri olan Nişanyan Evleri şimdi Müjde’nin sorumluluğunda. Şirince’ye her gittiğimde burada kalıyorum. Sessiz, sakin, her köşesinde ayrı bir güzellik var.

Nişanyan Evleri, uzun Servi ağaçların arasına gizlenmiş her biri birbirinden farklı konseptte bina ve küçücük bağ evlerinde oluşan, Türkiye’nin en güzel butik otelleri arasında. Geniş bahçesinin içerisinde birbirinden uzakta yer alan bağ evleri ve konakları, köyün dokusuna uygun doğal malzemelerle, örnek gösterilecek bir mimari anlayışla yapılmışlar. Büyük şehrin gürültü ve patırtısından kaçmak için bir sığınak.

Şirince’nin en yüksek noktasından şahane köy manzarasına bakan Nişanyan Evleri’nin kimisi halis muhlis köy evi, kimisi kerevetli, şömineli konak, kimisi zarif bir han. Kendinizi zamanın dışında başka bir anda hissediyorsunuz. Bir savunma kulesi, bir kütüphanesi, enfes bir bahçesi var. Her ayrıntının en ince şekilde düşünüldüğünü her bir noktada görüyorsunuz. Tüm bunları tamamlayan muhteşem bir de Roma havuzu var. Otele girişte ferahlatıcı mürver şerbeti ile misafirlerine hoş geldin diyorlar.

Nefis kahvaltısı, bağ evlerinin otantik dokusu, nefis teras manzarasında leziz akşam yemekleri için gidilir. Nişanyan Evlerinin kafe ve restoran olarak da hizmet veren açık ve kapalı terasları var. Müjde’nin mutfağından ne çıksa güzel zaten, yanına da çoğunlukla Yedi Bilgeler şarapları sunuluyor. Çalışan personel ilgili, kibar ve olması gerektiği kadar cana yakın.

8. Şirince mahezenleri
İzmir çevresinde gezilecek yerler arasında bulunan Şirince denince akla ilk gelen şeylerden biri de Şirince şarapları. Özellikle meyveli şarapları günübirlik ziyaret edenlerin alışverişlerinin temel öğesi. Üreticiler, suyu çıkabilen her meyvenin şarabını yaptıklarını söylüyorlar.

Karadut, böğürtlen, şeftali, kavun, armut, elma ve hatta çileklisi dahi var. Her yıl Şarap, Bağbozumu, Dostluk ve Kültür festivaline düzenleniyor. Ekim ayında gerçekleştirilen festivalde etkinliklerin yanı sıra şarapçılık ve üzüm yetiştiriciliği alanında ödüller veriliyor.

Meyve şaraplarını sevmem, çoğu da klasik ev şarabına meyve özütlerinin katılmasıyla elde edildiğinden meyve şarabı demek çok da doğru değil aslında. Mahzenlerde kendiniz şarap tadımı yapıp beğendiğiniz ürünü alabilirsiniz. En ünlü şarapçıları Artemis, Kaplankaya, VinCent ve Akberg. Şirince şarabı yerine nar suyu içmeyi tercih ediyorum ben.

9. Selçuk
UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alan Efes Antik Kenti‘ne 12 km uzaklıkta. Sahip olduğu kültürel ve tarihsel değerleri ile ülkemizin önde gelen turizm merkezlerinden Selçuk’taki Saint Jean Kilisesi, Selçuk-Efes Müzesi, Yediuyurlar, Meryem Ana Evi, Artemis Tapınağı, Selçuk Kalesi, İsabey Cami görülmesi gereken yerler arasında. Pamucak Sahili, Çamlık’taki Tren Müzesi ve Kuşadası da listeye eklenirse enfes bir rota olur.

Şirince’de kalacaksanız denize girmek için gidebileceğiniz adreslerden biri de Pamucak Sahili. Türkiye’nib en uzun plajlarından birisi burası. Şirince’de Pamucak’a gitmek yarım saat sürüyor. Plajı ince kumlu, öğleden sonraları dalgalı.

10. Kuşadası
Kuşadası, Şirince’den 40 dakika uzaklıkta Aydın’ın bir ilçesi. Turkuaz renkli denizi, kilometrelerce uzunluktaki plajları, Dilek Yarımadası ve Büyük Menderes Deltası Milli Parkı’nın doğal güzellikleriyle bezeli. Ülkemizin ilk yıldızı parlamış kasabası burasıydı. Türkiye turizminin ve gece hayatının merkeziydi bir zamanlar.

Kuşadası Çarşısı olarak da bilinen Kuşadası Kaleiçi bölgesi çok sayıda eğlence mekanı, kültür merkezleri, hediyelik eşya dükkanı, uluslararası ve yerel markaların mağazaları, restoran ve kafeler ile Kuşadası’nın en hareketli noktası. Denize girmek ve çarşısında dolaşmak için Şirince’den gidilebilir.

Şirince Köyü, Selçuk ilçe merkezine 8, Efes Antik Kenti’ne 12, Kuşadası’na 30, İzmir’e ise 85 km mesafede. İzmir şehir merkezinden İZBAN banliyö trenleri ile Selçuk’a kadar gidilebiliyor. Selçuk’tan ise her yarım saatte bir Şirince’ye dolmuş kalkıyor.

İzmir’den özel araçla Şirince’ye gelmek isteyenler İzmir-Aydın Otoyolu’nu kullanarak 1 saat gibi bir sürede köye ulaşabiliyor. Otoyolun Selçuk kavşağından çıktıktan sonra ilçe merkezi girişinden Şirince yönünde ilerlemek gerekiyor. Kuşadası ile Selçuk arasında da dolmuş seferleri var.


Alıntı:
ALINTI