Kadınca Yaşam ve kadın - erkek ilişkilerinin paylaşıldığı bölüm. |
|
Seçenekler | Stil |
07 Mart 2021, 14:11 | #1 |
İyi ki Varsınız! Türk Bilim Kadınları.
Bu listedeki kadın bilim insanlarımızın kaçını tanıyorsuz? Koronavirüs aşısını geliştiren de var, tarihin ilk kara delik fotoğrafını çeken de... Sadece Türkiye'ye değil, tüm insanlığa rehber oluyorlar.
Tarihin her döneminde kadınlar, insan olmanın getirdiği zorlukların yanı sıra eşit yaşamak adına bireysel hak ve özgürlükleri için de mücadele etmek zorunda kaldılar. Ancak dünyanın neresinde, tarihin hangi sayfasında olursak olalım; tüm insanlığa ışık tutan, mücadelesi ile sonraki nesillere örnek olan kadınlar da var. Belki bu listemizde hepsinin adını anamayacağız, ancak biliyoruz ki insanlığa yol gösteren o kadınlardan bazılarını çok yakından tanıyorsunuz... Astrofizikçi Feryal Özel:
NASA’da araştırmacı olarak görev yaptıktan sonra Arizona Üniversitesi’nde astrofizik dersleri veren Özel, 2013 yılında Amerikan Astrofizik Derneği tarafından en başarılı astrofizikçilere verilen Maria Goeppert ödülünün de sahibi. Kendisi Türk Bilim Akademisi’nin de üyeleri arasında bulunuyor. Tarihçi Afet İnan:
Aldığı eğitimle ülkenin en iyi tarihçilerinden birisi olan Afet İnan, Türkiye’ye döndüğünde Türk Tarih Kurumu'nun kuruluşu ve açılışında büyük rol üstlendi. Aynı zamanda öğretmenlik yapmaya da devam eden ve akademik eğitimini ilerletip 1950 yılında tarih profesörü olan Afet İnan, 1985 yılında aramızdan ayrıldı. Sümerolog Tarihçi Muazzez İlmiye Çığ:
Fizik Mühendisi ve Mucit Canan Dağdeviren:
Biyokimyager Naşide Gözde Durmuş:
Tıp Doktoru Türkan Saylan:
Tıp Doktoru Özlem Türeci:
Doç. Dr. Burcu Özsoy Çiçek:
Teksas Üniversitesi’nde aldığı eğitim sırasında Mars ve Antarktika gibi iki araştırma konusundan Antarktika’yı seçen Özsöy, bunu Mars’a gidemeyeceği için yaptığını söylüyor. Antarktika’daki araştırmaların bir kısmı, koşulları Mars’ı andırdığı için uzay çalışmaları kapsamında yürütülüyor. Burcu Özsoy Çiçek, hala araştırmalarını İstanbul Teknik Üniversitesi bünyesinde sürdürüyor. Fizikçi Engin Arık:
Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN) üyesi olan Arık, Türk fizikçilerin burada çalışma yapması için gerekli temelleri atan kişidir. Türkiye’nin toryum elementi açısından zengin olduğunu sürekli belirten Arık, bu element ile çalışan nükleer santrallerin kurulması için çalışmalar yürütüyordu. CERN’deki ekibin kaptanı olan Engin Arık, 2007 yılında Isparta’da gerçekleşen uçak kazasında hayatını kaybeden değerli bilim insanlarımız arasındaydı. Eczacı ve Botanikçi Asuman Baytop:
İnşaat Yüksek Mühendisi ve Antropolog Ayten Aydın:
Emekliye ayrıldıktan sonra okuma azmini kaybetmeyen Aydın, antropoloji üzerine bir üniversite eğitimi daha aldı. Sonrasında biyolojik ve kültürel antropoloji, sosyoloji, tarih, sanat tarihi, felsefe, müzik, tıp kültürü ve beşeri bilimler gibi çalışmalar yaptı, “Türkiye Halkının Kültürel Evrimi” adında bir de kitap yazdı. Arkeolog Jale İnan:
Kimyager Remziye Hisar:
Bir röportajında “Buluşlarda hep yabancı isimler görmek beni kahrediyordu. Fen alanında bir tek Türk ismi görememenin ezikliğini, bu dalda başarılı olursam giderebilirim diye düşünüyordum" demişti. Azerbaycan’a giderek Bakü’deki bir lisede öğretmenlik yapmaya başlayan Hisar, burada evlendiği eşinden bir erkek çocuk sahibi oldu. Kurtuluş Savaşı yıllarında Adana’da öğretmen olarak çalışmaya devam etti. O çocuk, yıllar sonra Fizikçi Feza Gürsey olarak dünyaya adını duyuracaktı. Cumhuriyetin ilanından sonra Paris’e, tedavi gören eşinin yanına giden Hisar, Sorbone Üniversitesi’nde kimya üzerine eğitim almaya devam etti. Ardından genç Cumhuriyetin Milli Eğitim Bakanlığı’ndan burs kazanarak Pasteur Enstitüsü’nde biyokimya eğitimi aldı. Remziye Hisar, 1933 yılında Türkiye’ye dönüp İstanbul Üniversitesi, İTÜ gibi kurumlarda fizik ve kimya üzerine dersler verdi. 1959 yılında profesör olup İTÜ Maden Mühendisliği Fakültesi Kimya Kürsüsü’ndeki çalışmalarına devam etti. Pek çok uluslararası ödül aldı, 1979 yılında emekli oldu. Nisan 1992’de oğlu Feza Gürsey’in ölümüne dayanamayan Remziye Hisar, Haziran 1992’de arkasında, herkesin örnek alması gereken bir miras bırakarak aramızdan ayrıldı. Bilgisayar Mühendisi Ece Kamar:
Harvard’da beyin-makine arayüzleri algoritmaları üzerine odaklanan Kamar, şimdilerde Microsoft Araştırmaları bünyesinde araştırmacı olarak görev yapmaya devam ediyor. Şirketin gelecekteki insan-makine birlikteliğine yönelik politikalarını belirleyen bilim ekibinde yer alıyor. Microsoft ürünlerinin bazılarında Kamar’ın araştırmaları sonucunda alınmış patentler kullanılıyor. Gökbilimci Hatice Nüzhet Gökdoğan: Atatürk’ün silah arkadaşlarından Tümgeneral Mehmet Zihni Toydemir’in kızı olarak, 1910 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. 1928 yılında yatılı kız lisesinden mezun olup devlet bursunu kazanarak Fransa’da matematik ve fizik üzerine eğitim almaya gitti. 1932’de Lyon’da matematik, 1933 yılında Paris’te fizik eğitimi aldı, ülkesine döndü. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'ndeki ilk doçent olarak atanan Nüzhet Gökdoğan, 1936’da İTÜ’nin ilk kadın akademisyeni oldu. Gökdoğan’ın İstanbul Üniversitesi’nde tamamladığı tez, üniversitede yapılan ilk tez olduğu için 1 numara ile kaydedilmiştir. 1948 yılında profesör olana dek astronomi alanında Türkiye’deki çalışmalarına devam etti. Türk Kadınlar Derneği ve Türk Matematik Derneği’ni kurdu. 1951’de ABD’nin Michigan kentine gitti, uluslararası gözlemevlerinde görev yaptı. Ardından Türkiye’nin ilk kadın dekanı olarak İÜ Fen Fakültesi’ne atandı. Gökdoğan 2003 yılında aramızdan ayrıldı. Gökbilimci Dilhan Eryurt:
NASA’nın Goddard Araştırma Merkezi’nde görev yapmaya başlayan Eryurt, Güneş’in gittikçe parlaklık ve ısı kaybettiğini kanıtlayan bilim insanıdır. Bu tespitiyle Ay’a düzenlenen insanlı seferlerin gidişatında önemli bir katkı sağladığı için Apollo Başarı Ödülü’ne layık görüldü. Ardından yıldızların oluşumu üzerine çalışmalar yapmaya devam etti. NASA’dan 1973 yılında ayrıldıktan sonra tüm bilgi ve tecrübesiyle ODTÜ’de görev yapmaya başladı. 1993 yılında emekli oldu. Dilhan Eryurt, 2012 yılında Ankara’da yaşamını yitirdi. Fizikçi Şenel Fatma Boydağ:
Genetikçi Profesör Yasemin Alanay: Günümüz Türk tıbbının en başarılı simalarından olan Yasemin Alanay, çocukluk döneminde yaşanan genetik hastalıklar üzerine çalışmalar yürütüyor. 1996 yılında Hacettepe İngilizce Tıp Bölümü’nden mezun olan Alanay, ABD’de de çalışmalar yaptıktan sonra yurda döndü. Çocukluk döneminde kemik ve yüz gelişiminden sorumlu olan iki yeni gen türünü bilim literatürüne kazandırmayı başarmıştı. Fizikçi ve Edebiyatçı Aslı Erdoğan:
Onbaşı, Edebiyatçı ve Akademisyen Halide Edip Adıvar: 1884 yılında dünyaya gelen Adıvar, ülkemiz edebiyatının en güçlü eserlerini veren ilk yazarlar arasında yer alır. Kendisi babasının baskısıyla Osmanlı’nın son yıllarında Üsküdar Amerikan Kız Koleji’nde eğitim görmeye başladı. Genç Halide, İngiliz ya da Amerikan kültürünü daha küçük yaşlarında tanımış olmanın avantajıyla Kurtuluş mücadelesinde büyük bir rol üstlenecekti. 1908 yılında kadın haklarına ilişkin yazılar yazıp yayımlamaya başladı. Gazetelerde yazmaya devam ederken, öğretmenlik ve müfettişlik görevlerini yürüttü. Balkan Savaşı’nda hastanelerde görev yaptı. Adıvar’ın adını Türkiye, 1919 yılında İstanbul Sultanahmet Meydanı’nda yaptığı protesto mitingiyle tanıdı. Adıvar, İzmir’in işgal edilmesine yönelik halkın harekete geçmesini sağlayan bu konuşmasıyla tarihin seyrini değiştiren simalar arasına adını yazdırdı. Anadolu’daki Türk askerine silah desteği sağlayan örgütte yöneticilik yaptı, Milli Mücadele döneminin öncüleri arasında yer aldı. 1919 yılında Wilson Prensipleri Cemiyeti’ni kuran kişiler arasına katıldı. Amerikan mandası üzerine bir tez yazıp Mustafa Kemal’e Sivas Kongresi hazırlıkları sırasında mektupla gönderdi. Adıvar’ın bu tezi reddedildi, çünkü ülkenin manda altına girmesini kolaylaştıracak bir yaklaşımı vardı. Aradan geçen yıllar sonunda Milli Mücadele sona ermiş, genç cumhuriyetin ilk akademisyenlerinden birisi olmuş Halide Edip Adıvar, “Mustafa Kemal Paşa haklıymış” sözüyle, bir nevi yazdığı tezi çürütmüştür. Türkiye’ye dönmeden önce Adıvar; Oxford, Yale, Illinois, Michigan, Cambridge ve Sarbone gibi üniversitelerde konferanslar düzenledi. Ardından Hindistan’daki diğer öncü üniversiteler ile bir dizi konferanslar düzenledi. 1939 yılında Türkiye’ye dönüp İstanbul Üniversitesi’nde görev yapmaya başladı. Bir dönem milletvekilliği yapsa da sonradan araştırmacı olarak çalışmaya devam etti. 1964 yılında aramızdan ayrılan Adıvar, ülkemizin en çok satan edebi romanlarının yazarlarındandır Alıntıdır. |
|
|
07 Mart 2021, 14:20 | #2 |
emegine saglik
@[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
kadinlarda biryere gelebiliyoruz bakin iste kaniti
________________
No MoRe DramA
|
|
|
07 Mart 2021, 14:21 | #3 |
"Bilim Adamı" tamlamasını bile değiştiren kadınlara selam olsun. Emeğinize sağlık Slyther.
|
|
|
07 Mart 2021, 15:01 | #4 |
Güzel kadınlar iyi ki varsınız
Emeğine sağlık SLyther
________________
bazen insanlar iyilesmek istemez.
cünkü , icindeki acı sevdiklerinin son hatirasidir.. per aspera ad astra ✨ |
|
|
07 Mart 2021, 15:02 | #5 |
emegine saglik güzel bi paylasim olmus
________________
Hope. . . ✨
|
|
|
07 Mart 2021, 15:12 | #6 |
Çok güzelsiniz,çok ta değerli.
İyiki, paylaşım için teşekkürler
________________
“Size kafamda bir hüküm giydirmedim bayım. çünkü benim kafamda cezanız idamdı. ama sizden kafamda dahi öldüremeyecek kadar nefret ediyordum. Çünkü ölüler kokardı ve zihnimde ölünüzün kokusunu dahi istemiyorum...”
|
|
|
07 Mart 2021, 15:15 | #7 |
Güzel paylaşım olmuş. Var olun.
Teşekkürler
________________
Hiçbir süs edep kadar güzel değildir... |
|
|
07 Mart 2021, 15:24 | #8 |
Ulke yonetimlerinde kadinlarin da cogunluk olmasinda fayda goruyorum acikcasi
________________
|
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|