IRCRehberi.Net- Türkiyenin En iyi IRC ve Genel Forum Sitesi  
 sohbet
derya sohbet


39Beğeni(ler)


 
 
Seçenekler Stil
Alt 23 Nisan 2020, 01:31   #21
Ece
Ece - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Standart

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Eski zamanların birinde yaşarmış güzel insanlar
Pencerelerden çiçekler, yüzlerden samimiyet,
Yüeklerden vefa eksik olmazmış..

Her daim birbirini yoklayan
Çekinmeden kapısını çaldığın
Kardeşinden öte komşular.
Bende var sende de olsun ,
Bugün bana yarın sana yardımlaşması..

Sokaklarında koşup oynayan çocuklar,
Domates biber patlıcan satan amcalar,
Eski elbiselerini verip yerine mandal leblebi keçiboynuzu aldığın eskiciler.
Her daim tüten bacalar,
Minicik evlere dolu dolu misafir sığdıran güleryüzlü teyzeler
Sıcacık sarilmalar, icten kucaklamalar.

Şimdi bir hayal gibi hepsi
Bir tek o zamanlarda yasayanlarin bildiği
Öyle uzak, öyle nefessiz.
Geçmişten bir masal dinlediniz....

İnan Durak Taş

________________

https://megaresim.com/upload/fe06aa64.gif
 
Alt 16 Mayıs 2020, 10:42   #22
Ece
Ece - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Standart

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ben eski zaman aşığıyım.
Utanmanın ar , yanakların al olduğu, pembe çiçekli elbiseli kızların mendillerinde saklanan aşkların müptelası..
Köşe başında verilen sözlerin bir ömür tutulduğu, cebe değil yüreğe bakılan, sevdiğinin gözlerine türkü yakılan, bir tutam saç teli koynunda yatılan
sadakatin sabırla harmanlandığı,
yetinmenin güzelliğini bilenlerin aşığı...
Elden gönderilen gül kokulu mektupların , gizli sevdaların, uzaktan sevmelerin, dokunmadan yanan yüreklerin sonra..

Kuru bir çiçek gibi eski bir defterin arasına sıkışıp kalmış,
vefanın cefa bilinmediği zamanların
aşığıyım ..
*İnan Durak Taş

________________

https://megaresim.com/upload/fe06aa64.gif
 
Alt 20 Mayıs 2020, 10:16   #23
Ece
Ece - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Standart

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Eskiden bu kadar kötülük yoktu
Çünkü üreten insanlardık küçüğünden büyüğüne ,
Bu gün gibi hatırlıyorum özlemle o günleri
Annelerimiz sabah erkenden kalkar ilk önce ocağa yemeği koyardı olurda bir tanrı misafiri gelirse yada cocuklar okuldan gelince yemeği olsun diye ,
Dört kişilik bir aileydik ama annem bol tutardı kokmuştur bir tabak yan bir tabak karşı komşuya ...

Sonra evi temizler alırdı eline kanaviçesini ,
Aşkla işlerdi el emeği göz nuru çeyizlerimizi ablamla benim ...

Hazır bir şeyi koymaya utanırdı o zamanların kadınları kız çeyizine annemde öyle...
Okul önlüklerimizin yakalıkları bile danteldi kolalı...

Okullarda edep nizam vardı saç sakal tırnak gerektiği gibi değilse o öğrenci eve yollanırdı ...
Öğle ezanına kadar işi gücü bitirip kolu komşuya haber edilirdi o günlerde evin çocuğuyla yada camdan seslenirdi komşu teyzeye ,
Annemin selamı var musaitsen bu gün oturmaya gelecek diye...

Oda selam söyle buyursun gelsin diye cevap verirdi ardından diğerlerine haber ederdi...
Annem el işini koyar çantaya
Gideceğimiz teyze olmazsa olmaz bir kek patates salatası birde poğaça atardı fırına ...

Dantel modelleri kanaviçe örnekleri çıkardı çay faslından sonra ortaya ..
Akşam ezanı okunmadan dağılırdı kolu komşu evlerine ...

Akşam babam gelirdi elinde file sokağın köşesinden ...
Koşar karşılardık ablamla girerdik eve güle oynaya...
Herkes akşam yemeği için toplanırdı aynı sofrada ...

Self servis nedir bilinmezdi dahası tepside ayrı gayrı yemek yemek ayıp sayılırdı...

Düğün cenaze olunca kapılarda ayakkabı koyacak yer bulunmazdı ...
Tencere tencere taşınırdı insanlar düğün cenaze evine...

Şimdi çeyizler hep hazır ev işlerini gündelikçi
Yemeklerde en hızlı olan ne varsa artık
Yap pilav al hazır köfte birde salata al sana akşam yemeği ..
Şimdi nerde o kokmuştur birer tabak da sağa sola,
Çek resmini at sosyal medyaya
Hamile varmış alamayan varmış kimin umurunda...

Evlerde toplanmak kaldı mazide ,
Dışarıda Alman usulü artık hangi mekan yakınsa. .
Düğünler butik cenazeler çekirdek aile ile ...

Ayrılıklar parmakla sayılacak kadar azdı o zamanlar ,
Kırılır sarılır ama dışarıya sızdırılmazdı hiç bir şey çünkü evlilik kolay harcanamayacak kadar degerli ve kutsaldı...

Şimdi en ufak bir şeyde bitti hadi güle güle...

Tüketmekten üretmeye fırsat bulamayan
Herkesin birbiriyle yarış halinde olduğu bir zamandayız ....

Eskide kaldı okullarda disiplin
Şimdi öğretmenler korkar oldu öğrencilerden
Haklılar da bıçak çakı hatta silahlı saldırıdan kaç eğitimcimizi kurban verdik kimbilir...

Saç sakal şöyle dursun . kızlar rengarenk saçlarla erkekler bir karış sakalla tırnaklar bir metre çapa...
Şimdi öğrencilik böyle sıkıyorsa bir şey söyle..
.
İşini bitiren kadınlar nerede el işi hak getire ,
Ya sosyal medyada ya mekanlarda
Azınlığı tenzih ederim ama üzgünüm böyle....

Yok yok Allah sonumuzu hayır etsin ama malesef gidişatımız hayra değil şerre hemde tam gaz tutmuyor frenler ne yazık ki...
Tükete tükete tükeniyoruz farkında bile değiliz...

Neyse bu uzar gider bana müsaade
Bu gün gün var da annemde çıkmam lazım
Eski kadın nede olsa yapmıştır şimdi kek poğaça zamanında orada olmalıyım,

Eski kadınlar gibi olamam belki ama
En azından tutunayım ucundan bucağından ..
Tamamen kopmadan o günlerden....(alıntı)

________________

https://megaresim.com/upload/fe06aa64.gif
 
Alt 20 Mayıs 2020, 20:11   #24
✰ ÖzeL..
oMeN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Standart

Gelir mi gelmez mi ALLAH bilir ama konu 10 numara eline sağlık

________________

Edep; aklın Tercümanıdır. İnsan edebi kadar akıllı, Aklı kadar şerefli, Şerefi kadar Kıymetlidir. Massive..




~ E & B ~
 
Alt 23 Mayıs 2020, 18:49   #25
Ece
Ece - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Standart

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Eskiden;
*Çocuklar doğduğunda telefon başvurusu yapılırdı. (Telefon sırası 8-10 yılda gelirdi.)
* Telefonun ve radyonun üzerine dantel örtü konurdu.
* Gazocağı ve tel dolabımız vardı. Annem, tıkanan gazocağını, ucunda kılcal tel olan bir aletle açmaya çalışırken habire söylenirdi.
* Banyoda tuhaf bir soba vardı ve tuhaf bir yakacakla ısıtılırdı.
* Banyomuz kurnalıydı, hamam tasımız vardı.
* Naylon terlikler çıkmadan önce tuvalette takunya bulunur, ve herkesin ayağına olması için en büyük numara seçilirdi.
* Okul kapısında ayva, şam tatlısı,macun şeker,susamlı şeker,pamuk helva,kestane satılırdı.5 kuruşa ince bir dilim şam tatlısı,alırdık.
* Renkli patiskadan dikilme beli lastikli külotlarımız vardı. Artık yünlerden örülen fanilalara, nazardan korunmamız için muska takarlardı !!
* Okul açılacağı zaman Sümerbank ayakkabıları alınır, çok sevdiğim modeller için de bayramı beklemem söylenirdi.
* Bayramlarda, kıyafetlerimiz ve yeni ayakkabılarımız başucumuzda dururdu.Bazılarımız koynuna alır, yatardı.
* Uyduruk oyuncaklarımız vardı. Hatırlı bir kişiden çok güzel bir oyuncak araba veya bebek geldiği zaman, bozulmaması için kaldırırlır, bize verilemezdi !! Biz ona o bize bakardık.
* İlkokulda sepet kadar kurdele takardık. Ne kadar kabarık ve büyük olursa o kadar makbuldü. 2 kafa gezerdik !!
* Babalarımızın gömlek yakaları, bizim okul yakalarımız pazar akşamları kolalanırdı.
* Genellikle herkes pazar günleri yıkanırdı!! banyo kazanı merasimle yanar, banyolar yapılır çamaşırlar yıkanırdı.
* Filmler, sokak sokak dolaşan arabalardan bağırarak duyurulur, reklamı yapılırdı.
* Sokaklardan, yoğurtçu, yorgancı, kalaycı, dondurmacı, eskici, bileyci , sülükçü(!!) geçerdi.
* 25 kuruşa Bisiklet kiralar, ''şans kader kısmet talih niyet 5 kuruuş'' diye bağıran ve yuvarlak delikleri kazıtarak ilkel piyango çektiren çocukların peşine Fareli Köyün Kavalcısı gibi takılırdık
* Herkesin en güzel ve en büyük odası misafir odası olarak ayrılır, kapısı kapatılırdı. Sonra da tüm aile küçük bir odaya tıkılınır, hayat geçirilirdi.
* Radyo en kıymetli eğlencemizdi. Orhan Boran ve Yuki kaçırılmazdı . Uğurlugil ailesindeki Arap Bacı'ya herkes hayrandik.
* İlkokulda okuma bayramı, kurdele bilmezdik. Herkes okurdu, kimse de bayram etmezdi.
Aşı oluncağı zaman tek iğne ile neredeyse koca sınıf bitirilirdi. Aids henüz çıkmamıştı, eşcinsellik duyulmamıştı.
* Okulda, Kürt ,Türk, Ermeni, Yahudi, köylü, şehirli bilmezdik. Kimse kimseye böyle garip soru sormaz, merak dahi edilmezdi.
Herhangi bir sebeple götürülen hediye paketini açmak , geleneklerimize aykırıydı,ayıptı. Misafir gidince ilk iş onu açmak olurdu.
* Misafirlikte ne kadar aç olursanız olun, ikram tabağındakileri bitirmek de ayıptı. Görgülüler bir lokma mutlaka bırakır, görgüsüzler hepsini yerdi.
* Dondurma mayıs sonunda çıkar, annem temmuza kadar izin vermezdi.
* Erkek çocuklar misket,kuka,bezden yapılmış topla futbol oynarlar;kızlar daha çok ip atlarlardı.
* Kız ve erkek çocukların en sevdiği oyun Saklambaç ve 7 adet kırık testi parçasının üst üste konularak önce topla yıkılıp sonra tekrar dizilmesi suretiyle oynanan Dalya diğer adıyla dombik oyunu idi.
* Sokakta oynarken en sevdiğimiz yiyecek, bir dilim taze ekmek üzerine sana yağı ve toz şekerdi.
* Külotlu çoraptan önce tüm kadınlar jartiyer kullanır, yaşlılar, baldırlarına lastik takardi.
* Fotoğraflarda gülmek laubalilikti. Pek çok kişinin düğün resimleri cenaze törenlerini andırırdı. Ağır, vakur ve ciddi olmak önemliydi.
* Anneler, vapurda, trende, otobüste rahatlıkla bebek emzirirlerdi.
* Çarşıda, pazarda anne ve babamızdan bir şey istemek ayıptı. Ancak sorulursa yanıtlardık. Canımız istediği halde çoğunlukla da red ederdik.
* Defter-kitap kaplama kağıtları ya kırmızı ya da mavi olurdu. * Gazete kağıtlarından kese kağıdı yapar, undan yapılmış tutkalla yapıştırırdık.
* 'Bir maniniz yoksa annemler bu akşam size gelecek ' bir teklif değil, bir kararın iletilmesi gibiydi. Bu soruya 'hayır' demek mümkün değildi, adetlerimize göre ayıptı. Önemli bir program varsa (bilet, başka ziyaret vs) derhal iptal edilir, aile telaş yumağına dönerdi...
(alıntı)

________________

https://megaresim.com/upload/fe06aa64.gif
 
Alt 21 Temmuz 2020, 21:08   #26
Ece
Ece - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Standart

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Kredi kartı nedir bilmezdik... O yıllar O yüzden bakkala falan borç yazdırırdık. Bakkallar süpermarket olmadığı için haciz falan gelmezdi.

Öğretmenler saygı görürdü. Ana baba gelip höt zöt edemezdi.
Öğretmenlerden gizli sigara içmek cesaretti ama, okul önünde uyuşturucu satmak akla hayale bile gelmezdi!...

Komşunun çocuklarını istediğin gibi öper koklar oynardın.. Kimse "Ulan çocuğu taciz mi edecek? " diye seni kollamazdı.

Semtlere göre okul farkı yine vardı ama kimsenin anası babası "benim çocuğum onunla, bununla aynı sınıfta olamaz" diyemezdi.. Ayıptı, günahtı, gerçekten Allah’tan da kuldan da utanırdı insanlar.

Sokaklar böyle boş ve ruhsuz değildi, herkes sokaklardaydı aksine kimse eve girmezdi, büyükler çay, kek, börek sohbete dalarken, çocuklar sokaklarda tipi tip, gazoz kapağı, misket, yakar top, çelik çomak, uzun eşşek, saklambaç oynar, gençler mahalle maçları yapardı.

O zamanda televizyon vardı ama her evde bulunmazdı, siyah beyazdı herşey ama yaşamımız renkliydi. Böreğimizi, çekirdeğimizi alır Tv olan komşumuza sinemaya gider gibi giderdik.

Herkesin televizyonu yoktu, filmler diziler kısıtlıydı ama bizim Teksas, Tommiks, Zagor, Mandreke gibi kolleksiyonlarını yaptığımız çizgi kahramanlarımız vardı.

Ya komşuluk? Bayramlar da başkaydı, öyle seyahatler, tatil vs yoktu.

Sabah evden çıkar akşama kadar sokakta oyun oynar, komşu evinden su içer, yemek yer yine oyuna koşardık. Şimdi iki çocuğum var bırakın sokakta oynatmayı kapımın önündeki bahçemizde bile tek başına bırakıp da oynatamıyoruz

Aynen anlatıldığı gibi gelecek korkumuz yoktu. kin, nefret nedir bilmezdim. öteki, beriki bilmezdik evet eski TÜRKİYE çooooook güzeldi

Acılarımızı paylaşırdık, ya bana birşey olursa diye bu kadar dertlenmezdik, birimizde cenaze olsa yassını bütün sokak tutardık.

Sevmek öyle kolay değildi, aşk emek isterdi, yürek isterdi, öyle üç günlük aşklar yoktu, yıllarca içinden sever ama söyleyemeye korkardın, sevdin mi adam gibi severdin.

Komşu kızları komşu erkek çoçuklarına emanetti. Çoçuklar oynarken gece 22.00 23.00 lere kadar anne baba bahçelerde komşularla oturur bizler oynardık ama hiç kimse kimseye kötü gözle bakmazdı.

Sıkımı bir başka mahalledeki bir kimsenin çocuğu senin mahallende çapkınlık yapacak

Komşu Ayşe abla hadi yavrum bana 2 ekmek aliver dese, sorgulamadan, düşünmeden gidiyordun.

İnsanlar insandı, adamlar adam, komşular komşu, hüzünler ve sevinçler ortaktı, yaşamda bir tat vardı.

Kısacası yaşamaktan da zevk alırdık, mücadele etmektende...
*Alıntı

________________

https://megaresim.com/upload/fe06aa64.gif
 
Alt 22 Temmuz 2020, 11:38   #27
✰ ÖzeL..
oMeN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Standart

Kredi kartı nedir bilmezdik... O yıllar O yüzden bakkala falan borç yazdırırdık. Bakkallar süpermarket olmadığı için haciz falan gelmezdi.

Öğretmenler saygı görürdü. Ana baba gelip höt zöt edemezdi.
Öğretmenlerden gizli sigara içmek cesaretti ama, okul önünde uyuşturucu satmak akla hayale bile gelmezdi!...

Komşunun çocuklarını istediğin gibi öper koklar oynardın.. Kimse "Ulan çocuğu taciz mi edecek? " diye seni kollamazdı.

Faizin adı değişti oldu kredi :d öğretmenin yanında sigara içemezdik demişsin ya ben yıllar sonra bile öğretmenimi gördüğümde sigarayı sakladım : ) çocuklara gelincede aileleri yanlış anlayacak diye insanlar artık çocukların başlarını bile okşamaya korkar oldu ne yazık ki ;khv

________________

Edep; aklın Tercümanıdır. İnsan edebi kadar akıllı, Aklı kadar şerefli, Şerefi kadar Kıymetlidir. Massive..




~ E & B ~
 
Alt 22 Temmuz 2020, 11:46   #28
Ece
Ece - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Standart

Alıntı:
Faizin adı değişti oldu kredi :d öğretmenin yanında sigara içemezdik demişsin ya ben yıllar sonra bile öğretmenimi gördüğümde sigarayı sakladım : ) çocuklara gelincede aileleri yanlış anlayacak diye insanlar artık çocukların başlarını bile okşamaya korkar oldu ne yazık ki
Ne guzel ifade ettin @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] malesef oyle bi hal aldik..

________________

https://megaresim.com/upload/fe06aa64.gif
 
Alt 20 Ağustos 2020, 11:47   #29
Ece
Ece - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Standart

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

“Yağ satarım, bal satarım, ustam öldü ben satarım.” diye başlayan oyunlarımız “Önüm arkam sağım solum sobe, saklanmayan ebe”yle biterdi. Terleyen sırtımızda kenarları işlemeli havlular. Bir parça ekmek arasına sürülen yağ, peynir, salça. O hep keder kokan anne ellerini hatırladınız değil mi?

Yaz bitmiştir, sonbahara el vermiştir. Durumu iyi olanlar çoktan kömür kamyonlarını evlerinin önüne dayamışlardır. Kapı önlerine dökülen kömür yığınları, parayı sayıp alabilenler için biraz da gururu kaynağıdır gizliden gizliye.

Yağmur yağar. Hava soğumaya başlar.
Yazlıklar toplanır, yerine dolaplardan çıkarılan kışlıklar koyulur.
Binbir cefayla, bodrumdan çıkarılan soba boruları, odanın ortasına kurulan kahverengi sobalar. Biz çocuklarda tatlı bir heyecan. Bilinmez neden ama hangi mevsim gelirse gelsin, biz yine de mutlu olacak bir şey bulurduk. Sanki mutlu olmaya bahane mi yoktu. Sokaklardan topladığımız gazoz kapaklarını, kapının önünden simitçileri, siyah beyaz ekranlarda, nefes almadan seyrettiğimiz çizgi filmleri, babaların işten döndüklerinde, ceplerinden çıkarıp, başımızı okşayarak verdikleri gofretleri, köylerden gelen nineleri, dedeleri hatırladınız değil mi?

Her misket sanki bir başka bir dünyaydı bizim için.
Sokağımızı geçip, başka bir sokağa girsek, yeni bir ülke keşfetmiş gibi olurduk hepimiz.
Çift kale maçlar, apartman önlerine serilen kilimlerde oynanılan evcilik oyunları, yakartop, uzun eşek, saklambaç. Sonra bayram telaşları. Gece uyurken, yatağımızın yanında duran, boyumuzdan büyük kıyafetler, ayağımıza bol gelen ayakkabılar. Hepsi bayramın hatrına. Hepsi çocukluk aşkına.

Hastaysak, ilaçtan önce ıhlamur, nane, limon.
Üzgünsek, anne kucağı,
Kendimizi yalnız hissettiysek, baba dizi.
Parasız yıllar,
Hüzünlü zamanlar,
Çileli mevsimler,
Kederli evler…

Komşunun komşuya gülümsediği, kadınların birbirlerine “Nasılsın kardeş bugün?” diye sorduğu, yapılan yemek kokmuştur, ayıp olmasın diye, komşuya gönderilen tabakları, akşam gezmelerini, içilen çayları, edilen sohbetleri, o samimiyeti, o kardeşliği, paylaşmayı, sevmeyi ve doya doya sevilmeyi hatırladınız değil mi?

Akşam yollara çökmüştür çoktan. Pijamalar giyilmiş, sobaların yanına oturulmuştur.
Ya bir divan vardır duvar dibinde ya da bir çekyat.
Sobanın üstünde kestane ve ekmek. Yaramaz olanlarımız, büyüklere çaktırmadan arada bir kızgın sobaya tükürüp, tükürüğün nasıl yandığını seyreder pis pis gülerek. Banyodan çıkan, sabun kokulu kızların saçları taranır dualarla. Her evde mutlaka bir dede ya da bir nine vardır, bize masallar anlatan. Akşam yollara çökmüştür çoktan. Dağılmıştır pazar yerleri. Meydan sokak kedilerine ve köpeklerine kalmıştır.

Herkes rızkını almadan uyumazdı. Bir evde bir aç varsa, tok yatılmaz, bir evde bir cenaze varsa, göbek atılmazdı. İnsanın insana benzediği, yüreğin ne işe yaradığının bilindiği zamanlardı o zamanlar. O zamanları hatırladınız değil mi?

Tamer Dursun.....

________________

https://megaresim.com/upload/fe06aa64.gif
 
Alt 28 Eylül 2020, 21:02   #30
Ece
Ece - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Standart

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Ezandan önce uyanırdı annem !
Kadın dediğin güneş üstüne doğmadan uyanmalıydı çünkü. Bereketi kaçarmış evin,
rızkı kesilirmiş adamın, öyle derdi hep .
Çatlamış dudaklarından dualar süzülürdü sabahın soğuğunda .
Buz tutardı yazmasındaki oyalar .
Elleri hamur kokardı her daim .
Sanki annem demek hamur demekti .
Elinde kuruyan hamurları bile ziyan etmez, ovalayıp karınca yuvalarına serpiştirirdi.
Her şeye yeterdi annem ! Çünkü
Anne demek yetmek demekti.
Ağrıyan yerlerini susturur, acıyan göğsünü bastırırdı. İşi gücü emeği, ocakta yemeği vardı onun.
Bir ıhlamurla geçiştirdigi soğuk algınlığı, bir evlat gülümsemesiyle unuttuğu gönül dalgınlığı vardı.
Akşam olunca evinin perdesini kapatmaya alışkın elleri, bir de her sabah sulamayı farz edindiği gülleri vardı.
Kimse öksüz değildi o varken, kimse sahipsiz değildi. Çünkü anne demek sahip demekti...
Ezandan önce uyanırdı annem. Güneşi kucağına alır, yorganımızın içine saklardı. Kınalı ellerinde kireç tutan parmakları vardı, çıtırtıları beyaz bir gece gibi kalbime batardı. Yorgunluk gözlerinden damlardı, çünkü anne demek yorulmak demekti . Çünkü anne demek ömrünü bağışlamak demekti.

*İnan Durak Taş

________________

https://megaresim.com/upload/fe06aa64.gif
 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Kapalı
Refbacks are Kapalı





Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 08:44.