Doğruları konuşmak ama uygulamamak insanımızın en çirkin özelliklerinden biri haline gelmiş. Hırsızlık kötü diyoruz ama sadece bize serbest gibi düşünüyoruz. Bütün kötülükler kötü ama bize gelince serbest. Herkesin yaptığını eleştiriyoruz ama aynılarını biz yapınca bize serbest. Bize küfür edilmesini istememek ama herkese küfretmek gibi bir şey bu. Bir gün bir mecliste oturuyoruz. Zannedersem 17-18 kişi vardık. Haberde bir belediyenin temizlik görevlisi, çöp konteynırında bulduğu bir çanta dolusu parayı karakola götürüp teslim ediyor. Paranın sahibi de bulunuyor ve temizlik görevlisine minnetle teşekkür ederek altın hediye ediyor. Bunu bizim ortamda izleyen kim varsa temizlik görevlisine enayi diye bağırdılar. Buna namaz kılanlar da dahil. Adama o kadar hakaretler edildi ki, tenis topunu takip eden asiller gibi gözlerim o hakaretten bu hakarete döndü dolaştı. İnanamıyorsunuz... Bir milletin içinde bu kadar haram düşkünlüğü, yalan düşkünlüğü, ihanet düşkünlüğü, kötülük düşkünlüğü varsa, biz kendimizi siyasileri konuşarak paralamayalım. Nasılsanız öyle yönetilirsiniz. Tezgahları besleyen toprak, meclisi besleyen halktır. Halk düzelmezse meclisin düzelme ihtimali yoktur. Herkes önce kendi kalbini, aklını, kendi evini, kapısının önünü temizleyerek başlamalı. Eleştirmek kolaydır ve vakit kaybıdır. Artık çözüm odaklı bakıp harekete geçmek lazımdır. Çünkü gerçekten çok kötü hallerdeyiz. |