![]() |
| | #1 |
| Bazı sporcular, elde ettiği başarılar ve kazandığı kupalardan çok hayattaki duruşuyla öne çıkar. Kısa yaşamında, her ikisiyle de dünyada iz bırakan isimlerden biri ABD’li atlet Steve Prefontaine’di. Oregon Üniversitesi’nde öğrenciylen üniversitelerarası atletizm yarışmalarında birinci olarak adından söz ettirmişti Prefontaine. Uzun mesafe koşularda bir efsaneye dönüşen genç atlet, 2 bin ila 10 bin metre arasındaki tüm koşularda ABD rekorlarını elinde bulunduruyordu. 1970’e gelindiğinde, ABD’nin hatırı sayılır spor dergilerinin kapağında Prefontaine vardı. O sıralarda devam eden Vietnam işgaline karşı eylemlere katılıp açıklamalar yapan Prefontaine, sporcu kimliğinin yanına savaş karşıtlığını da ekleyince ABD’deki muhalif ve hümanist kesimlerin sevgisini ve saygısını kazandı. Daha iyi koşmak için daha iyi ekipmana ihtiyaç duyan Prefontaine, mevcut modelleri denerken kendi ayakkabı tasarımını yapmaya uğraşıyordu. 1971’de, Nike’ın kurucusu Phil Knight’la yolu kesişen Prefontaine, firmanın ürün geliştirme bölümüyle birebir çalışmaya başladı. 1972 Münih Olimpiyatı’na hazırlanan atlet ile Knight arasındaki ilişki profesyonelliğe evrildi ve o meşhur teklif geldi: Knight, Prefontaine’e sadece Nike ayakkabıları giymesi için 5 bin dolarlık bir anlaşma önerdi. Teklifi kabul eden ve hem basın hem de ABD’deki sol kesim tarafından eleştirilen Prefontaine, kameralar karşısına geçip açıklama yapmak zorunda kaldı: “Sporun profesyonel olduğu bir ülkede amatör bir atletseniz bazı şeylerden ödün vermeniz gerekir.” Böylece Prefontaine, Micheal Jordan’dan önce, 1972’de yeni kurulan markanın yüzü hâline gelerek Nike’ın geniş kitleler tarafından tanınmasını sağlarken kendisi için tasarlanan ayakkabılarla insanları koşmaya teşvik eden kampanyalar düzenledi. 1972'de Münih’te katıldığı 5 bin metre yarışındaki en genç isim olarak dördüncülüğü elde etti. Madalya kazanamasa da kendisini atletizme adayan biri olarak bu sonucu bir başarı şeklinde değerlendirdi ve sonraki olimpiyat oyunlarında (1976 Montreal) derecesini geliştirmek için hemen çalışmaya başladı. Münih Olimpiyatı ve daha önce ABD’deki çeşitli organizasyonlarda elde ettiği başarılar, Prefontaine’in “agresif koşucu” ve “asi yarışçı” olarak anılmasını sağlamıştı, herkes Montreal’de ondan madalya ve rekor bekliyordu. 29 Mayıs 1975 günü, antrenman sonrası gittiği bir partiden dönerken spor arabasıyla bir kayaya çarpıp öldüğünde, memleketi Oregon-Eugene’de yayımlanan Eugene Regist Guard gazetesi, ertesi gün “Pre’nin Ölümü, Bir Çağın Sonu” manşetiyle çıkmıştı. Her anlamda bir marka olan; ölümünün ardından, yalnızca madalya ve rekorlarla değil, sadece koşarak ve fikirlerini korkusuzca açıklayarak bile insanların hafızasına kazınabileceğini göstermişti Prefontaine. Bu nedenle başta Nike’ın Oregon yakınlarındaki merkezinin girişinde olmak üzere, ABD’nin üç farklı noktasına heykeli dikildi ve daha önemlisi, ölümünü izleyen yıldan itibaren Eugene kentinde Prefontaine adına uzun mesafe koşu yarışı düzenlenmeye başladı. "ALINTI"
________________ Herkes önce kendi kapısının önünü süpürsün. | |
| |
| | #2 |
| fotoğraf eklemeyi beceremedim
________________ Herkes önce kendi kapısının önünü süpürsün. | |
| |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |