IRCRehberi.Net- Türkiyenin En iyi IRC ve Genel Forum Sitesi  
 sohbet
derya sohbet


1Beğeni(ler)
  • 1 Post By Okan44


 
 
Seçenekler Stil
Alt 14 Ocak 2021, 05:45   #1
Standart Arzusu çok olanın, Huzuru Az Olur.

İnsan bütün zîhayat âlemi içinde
nazik, nazenin, nazdar bir çocuk hükmündedir.

Rahmanürrahîm'in dergâhında;
ya za'f u acziyle ağlamak veya
fakr u ihtiyacıyla dua etmek gerektir.
Tâ ki, makasıdı ona müsahhar olsun veya teshirin şükrünü eda etsin.

Sözler - 316

Çünki âbid, namazında der:
ﺍَﺷْﻬَﺪُ ﺍَﻥْ ﻻ َٓ ﺍِﻟَﻪَ ﺍِﻻ َّ ﺍﻟﻠَّﻪُ
Yani: "Hâlık ve Rezzak, ondan başka yoktur. Zarar ve menfaat, onun elindedir.
O hem Hakîm'dir, abes iş yapmaz.
Hem Rahîm'dir; ihsanı, merhameti çoktur" diye itikad ettiğinden

her şeyde bir hazine-i rahmet kapısını bulur.

Sözler - 19

Demek ki,
insanın vazife-i fıtriyesi;
taallümle tekemmüldür, dua ile ubudiyettir.
Yani:
"Kimin merhametiyle böyle hakîmane idare olunuyorum?
Kimin keremiyle böyle müşfikane terbiye olunuyorum?
Nasıl birisinin lütuflarıyla böyle nazeninane besleniyorum ve idare ediliyorum?"
bilmektir.

Ve binden ancak birisine eli yetişemediği hacatına dair
Kadıy-ul Hacat'a
lisan-ı acz ve fakr ile yalvarmaktır ve
istemek ve dua etmektir.
Yani aczin ve fakrın cenahlarıyla makam-ı a'lâ-yı ubudiyete uçmaktır.

Sözler - 316

Hem insanı bütün hayvanatın madûnuna düşüren
hadsiz za'f u aczi,
fakr u ihtiyacatı ve

bütün hayvanlardan daha bedbaht eden,
vasıta-i nakl-i hüzün ve elem ve gam olan aklı,

o nur ile nurlandığı vakit, insan bütün hayvanat, bütün mahlukat üstüne çıkar.

O nurlanmış acz, fakr, akıl ile niyaz ile nazenin bir sultan ve
fîzâr ile nazdar bir halife-i zemin olur.

Sözler - 237

İbadetin manası şudur ki:
Dergâh-ı İlahîde abd,
kendi kusurunu ve
acz ve fakrını görüp
kemal-i rububiyetin ve
kudret-i Samedaniyenin ve
rahmet-i İlahiyenin önünde
hayret ve muhabbetle secde etmektir.

Sözler - 41

Bilhâssa ubudiyete müteveccih
acz ve fakr cihetinde

pek büyük bir vüs'ati var, pek büyük bir ehemmiyeti bulunuyor.

Çünki Fâtır-ı Hakîm, insanın
mahiyet-i maneviyesinde nihayetsiz azîm bir acz ve hadsiz cesîm bir fakr dercetmiştir.
Tâ ki, kudreti nihayetsiz bir Kadîr-i Rahîm ve gınası nihayetsiz bir Ganiyy-i Kerim bir zâtın hadsiz tecelliyatına câmi' geniş bir âyine olsun.

Sözler - 321

Belki şöyle bir insanın vazife-i asliyesi,

nihayetsiz makasıda müteveccih vezaifini görüp,

acz ve fakr ve kusurunu ubudiyet suretinde ilân etmek ve

küllî nazarıyla mevcudatın tesbihatını müşahede ederek şehadet etmek ve

nimetler içinde
imdadat-ı Rahmaniyeyi görüp şükretmek ve

masnuatta kudret-i Rabbaniyenin mu'cizatını temaşa ederek
nazar-ı ibretle tefekkür etmektir.

Sözler - 325

Ey nefsim! Deme:
"Zaman değişmiş,
asır başkalaşmış, herkes dünyaya dalmış, hayata perestiş eder.
Derd-i maişetle sarhoştur."

Çünki ölüm değişmiyor.
Firak, bekaya kalbolup başkalaşmıyor.

Acz-i beşerî, fakr-ı insanî değişmiyor, ziyadeleşiyor.

Beşer yolculuğu kesilmiyor, sür'at peyda ediyor.

Sözler - 170

Demek şu meşhud saltanat-ı insaniyet ve terakkiyat-ı beşeriye ve kemalât-ı medeniyet; celb ile değil,
galebe ile değil, cidal ile değil,

belki ona onun za'fı için teshir edilmiş,
onun aczi için ona muavenet edilmiş,
onun fakrı için ona ihsan edilmiş,
onun cehli için ona ilham edilmiş,
onun ihtiyacı için ona ikram edilmiş.
Ve o saltanatın sebebi, kuvvet ve iktidar-ı ilmî değil,

belki şefkat ve re'fet-i Rabbaniye ve rahmet ve hikmet-i İlahiyedir ki; eşyayı ona teshir etmiştir.

Sözler - 327

İşte şu bütün ihtiyaçlarımla ve zaîfliğimle ve
fakr ve aczimle beraber altı cihetten gelen dehşetler ve vahşetlerle
perişan bir halde iken; kalem-i kudretle
sahife-i fıtratımda
ebede uzanan arzular ve sermede yayılan emeller aşikâre bir surette yazılmıştır,
mahiyetimde dercedilmiştir.
ﺑَﻠْﻜِﻪ ﻫَﺮْ ﭼِﻪ ﻫَﺴْﺖْ ، ﻫَﺴْﺖْ

Belki dünyada ne varsa, nümuneleri fıtratımda vardır.
Umum onlara karşı alâkadarım.
Onlar için çalıştırıyorum, çalışıyorum.
ﺩَٓﺍﺋِﺮَﻩﺀِ ﺍِﺣْﺘِﻴَﺎﺝْ ﻣَﺎﻧَﻨْﺪِ ﺩَٓﺍﺋِﺮَﻩﺀِ ﻣَﺪِّ ﻧَﻈَﺮْ ﺑُﺰُﺭْﮔِﻰ ﺩَﺍﺭَﺳْﺖْ
İhtiyaç dairesi, nazar dairesi kadar büyüktür, geniştir.
ﺧَﻴَﺎﻝْ ﻛُﺪَﺍﻡْ ﺭَﺳَﺪْ ﺍِﺣْﺘِﻴَﺎﺝْ ﻧِﻴﺰْ ﺭَﺳَﺪْ
ﺩَﺭْ ﺩَﺳْﺖْ ﻫَﺮْﭼِﻪ ﻧِﻴﺴْﺖْ ﺩَﺭْ ﺍِﺣْﺘِﻴَﺎﺝْ ﻫَﺴْﺖْ
Hattâ hayal nereye gitse, ihtiyaç dairesi dahi oraya gider.
Orada da hacet vardır.
Belki her ne ki elde yok, ihtiyaçta vardır.
Elde olmayan, ihtiyaçta vardır.
Elde bulunmayan ise hadsizdir.
ﺩَٓﺍﺋِﺮَﻩﺀِ ﺍِﻗْﺘِﺪَﺍﺭْ ﻫَﻤْﭽُﻮ ﺩَٓﺍﺋِﺮَﻩﺀِ ﺩَﺳْﺖِ ﻛُﻮﺗَﺎﻩْ ﻛُﻮﺗَﺎﻫَﺴْﺖْ

Halbuki daire-i iktidar, kısa elimin dairesi kadar kısa ve dardır.
ﭘَﺲْ ﻓَﻘْﺮ ﻭ ﺣَﺎﺟَﺎﺕِ ﻣَﺎ ﺑَﻘَﺪْﺭِ ﺟِﻬَﺎﻧَﺴْﺖْ

Demek fakr u ihtiyaçlarım,
dünya kadardır.
ﻭَ ﺳَﺮْﻣَﺎﻳَﻪﺀِ ﻣَﺎ ﻫَﻢْ ﭼُﻮ ﺟُﺰْﺀِ ﻻ َﻳَﺘَﺠَﺰَّﺍ ﺍَﺳْﺖْ
Sermayem ise,
cüz'-i lâ-yetecezza gibi cüz'î bir şeydir.
ﺍِﻳﻦْ ﺟُﺰْﺀْ ﻛُﺪَﺍﻡْ ﻭَ ﺍِﻳﻦْ ﻛَٓﺎﺋِﻨَﺎﺕِ ﺣَﺎﺟَﺎﺕْ ﻛُﺪَﺍﻣَﺴْﺖْ
İşte şu cihan kadar ve milyarlar ile ancak istihsal edilen hacet nerede?
Ve bu beş paralık cüz'-i ihtiyarî nerede?
Bununla onların mübayaasına gidilmez. Bununla onlar kazanılmaz.
Öyle ise başka bir çare aramak gerektir.
ﭘَﺲْ ﺩَﺭْ ﺭَﺍﻩِ ﺗُﻮ َﺍﺯْ ﺍِﻳﻦْ ﺟُﺰْﺀْ ﻧِﻴﺰْ ﺑَﺎﺯْ ﻣِﻰ ﮔُﺬَﺷْﺘَﻦْ ﭼَﺎﺭَﻩﺀِ ﻣَﻦْ ﺍَﺳْﺖْ
O çare ise şudur ki:
O cüz'-i ihtiyarîden dahi vazgeçip,
irade-i İlahiyeye işini bırakıp,
kendi havl ü kuvvetinden teberri edip,
Cenab-ı Hakk'ın havl ü kuvvetine iltica ederek hakikat-ı tevekküle yapışmaktır.
Ya Rab!
Madem çare-i necat budur.
Senin yolunda o cüz'-i ihtiyarîden vazgeçiyorum ve enaniyetimden teberri ediyorum.
ﺗَﺎ ﻋِﻨَﺎﻳَﺖِ ﺗُﻮ ﺩَﺳْﺘْﮕِﻴﺮِ ﻣَﻦْ ﺷَﻮَﺩْ ﺭَﺣْﻤَﺖِ ﺑِﻰ ﻧِﻬَﺎﻳَﺖِ ﺗُﻮ ﭘَﻨَﺎﻩِ ﻣَﻦْ ﺍَﺳْﺖْ
Tâ senin inayetin,
acz u za'fıma merhameten elimi tutsun.
Hem tâ senin rahmetin,
fakr u ihtiyacıma şefkat edip bana istinadgâh olabilsin,
kendi kapısını bana açsın.
ﺁﻥْ ﻛَﺲْ ﻛِﻪ ﺑَﺤْﺮِ ﺑِﻰ ﻧِﻬَﺎﻳَﺖِ ﺭَﺣْﻤَﺖْ ﻳَﺎﻓْﺖْ ﺍَﺳْﺖْ ﺗَﻜْﻴَﻪ ﻧَﻪ ﻛُﻨَﺪْ ﺑَﺮْ ﺍِﻳﻦْ ﺟُﺰْﺀِ ﺍِﺧْﺘِﻴَﺎﺭِﻯ ﻛِﻪ ﻳَﻚْ ﻗَﻄْﺮَﻩ ﺳَﺮَﺍﺑَﺴْﺖْ
Evet, herkim ki rahmetin nihayetsiz denizini bulsa,
elbette bir katre serab hükmünde olan
cüz'-i ihtiyarına itimad etmez;

rahmeti bırakıp ona müracaat etmez...

Sözler - 211

Evet emr-i ﻛُﻦْ ﻓَﻴَﻜُﻮﻥُe mâlik bir
Sultan-ı Cihan'a acz tezkeresiyle istinad eden bir adamın ne pervası olabilir?
Zira en müdhiş bir musibet karşısında ﺍِﻧَّﺎ ﻟِﻠَّﻪِ ﻭَﺍِﻧَّٓﺎ ﺍِﻟَﻴْﻪِ ﺭَﺍﺟِﻌُﻮﻥَdeyip itminan-ı kalb ile
Rabb-ı Rahîm'ine itimad eder.

Sözler - 32

Hem mü'mine der: "İhtiyarın cüz'î ise;
kendi mâlikinin irade-i külliyesine işini bırak.

İktidarın küçük ise, Kadîr-i Mutlak'ın kudretine itimad et.

Hayatın az ise,
hayat-ı bâkiyeyi düşün.

Ömrün kısa ise; ebedî bir ömrün var, merak etme.

Fikrin sönük ise; Kur'anın güneşi altına gir, imanın nuruyla bak ki:
Yıldız böceği olan fikrin yerine
herbir âyet-i Kur'an,
birer yıldız misillü sana ışık verir.
Hem hadsiz emellerin, elemlerin varsa, nihayetsiz bir sevab ve hadsiz bir rahmet seni bekliyor.
Hem hadsiz arzuların, makasıdın varsa,
onları düşünüp muztarib olma.
Onlar bu dünyaya sığışmaz.
Onların yerleri başka diyardır ve onlarıl veren de başkadır."

Sözler - 635

Gecede zulümat, nasıl nuru gösterir.
Öyle de:
İnsan, za'f u acziyle, fakr u hacatıyla, naks u kusuruyla,
bir Kadîr-i Zülcelal'in kudretini, kuvvetini, gınasını, rahmetini bildiriyor ve hâkeza pek çok
evsaf-ı İlahiyeye bu suretle âyinedarlık ediyor.

Hattâ hadsiz aczinde ve nihayetsiz za'fında, hadsiz a'dasına karşı bir nokta-i istinad aramakla,
vicdan daima Vâcib-ül Vücud'a bakar.
Hem nihayetsiz fakrında, nihayetsiz hacatı içinde, nihayetsiz maksadlara karşı bir
nokta-i istimdad aramağa mecbur olduğundan,
vicdan daima o noktadan
bir Ganiyy-i Rahîm'in dergâhına dayanır, dua ile el açar.

Demek her vicdanda şu nokta-i istinad ve
nokta-i istimdad cihetinde iki küçük pencere,
Kadîr-i Rahîm'in bârigâh-ı rahmetine açılır,
her vakit onunla bakabilir.

Sözler - 686

Arkadaş!
Her bir insanın bir nokta-i istinadı bulunduğuna nazaran,
istinad noktalarının tefavütüne göre insanların yapabileceği işler de tefavüt eder.

Meselâ:
Büyük bir sultana istinadı olan bir nefer, bir şahın yapamadığı bir işi yapar.

Çünki nokta-i istinadı şahtan büyüktür.
Evet kudret-i ezeliye tarafından memur edilen baûda yani sivrisineğin Nemrud'a olan galebesi; ve bir çekirdeğin
"Fâlik-ul Habbi Ve-n Neva" tarafından verilen izin ve kuvvete binaen koca bir ağacın cihazatını, malzemesini tazammun etmesi,
yani içine alması bu hakikatı tenvir eden bir hakikattır.

Mesnevi-i Nuriye - 81

Kardeşim ben
ﺍﻟﺮَّﺣْﻤَﻦِ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢِ
isimlerini öyle bir nur-u a'zam görüyorum ki, bütün kâinatı ihata eder ve
her ruhun bütün hacat-ı ebediyesini tatmin edecek ve
hadsiz düşmanlarından emin edecek,
nurlu ve kuvvetli görünüyorlar.

Bu iki nur-u a'zam olan isimlere yetişmek için en mühim bulduğum vesile;
fakr ile şükr, acz ile şefkattir.
Yani: Ubudiyet ve iftikardır.

Mektubat - 30

Acz, nidanın madenidir.
İhtiyaç duanın menbaıdır.
Feyâ Rabbî, yâ Hâlıkî, yâ Mâlikî!
Seni çağırmakta hüccetim hacetimdir.
Sana yaptığım dualarda uddetim fâkatimdir.
Vesilem fıkdan-ı hile ve fakrımdır.
Hazinem aczimdir. Re's-ül malım, emellerimdir.
Şefiim, Habibin (Aleyhissalâtü Vesselâm) ve rahmetindir.
Afveyle, mağfiret eyle ve merhamet eyle
yâ Allah
yâ Rahman
yâ Rahîm!
Âmîn!
*-*-*

Mesnevi-i Nuriye - 106


alıntı
________________

www.sohbetzirve.com / [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
 
Alt 14 Ocak 2021, 08:06   #2
Bordo aşktır, mavi tutku..
Absent - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Standart

Arzular şelale başgaaaan

________________

Öpüşmek; alt katı kiralamak için, üst katta yapılan anlaşmadır..
 
Alt 14 Ocak 2021, 21:37   #3
She
✰ ÖzeL..
She - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Standart

Emeğinize sağlık, ne kadar az o kadar çok huzur..

________________

~ E & B ~
 
Alt 14 Ocak 2021, 21:48   #4
Banlı Üye
Hesna - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Standart

Dooğru

 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Kapalı
Refbacks are Kapalı





Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 19:56.