IRCRehberi.Net- Türkiyenin En iyi IRC ve Genel Forum Sitesi  
 sohbet
derya sohbet


Merak Ettikleriniz Merak ettiğiniz tüm konulara bu başlık altından ulaşabilirsiniz.

 
 
Seçenekler Stil
Alt 31 Mayıs 2021, 08:21   #1
Standart Marmara Denizinde Deniz Salyası

Marmara Denizi geçen yıl sonundan bu yana su yüzeyini ve derinlerini saran ve 'deniz salyası' olarak adlandırılan müsilajla boğuşuyor.
İstanbul, Adalar, Tekirdağ, Çınarcık, Bursa, Erdek, körfezler, kıyılar ve daha da ciddisi denizin derinleri... Tüm Marmara Denizi Kasım ayından bu yana yoğun müsilajın etkisi altında.
Musilaj yani deniz salyası, Marmara ve Adriyatik gibi daha kapalı denizlerde doğal süreçte oluşması beklenen bir durum olsa da şu an yaşandığı gibi yoğun,
çok ve kalıcı olması "doğal değil".
Tüm uzmanlar şu an yaşanan durumun birincil sebebinin "atıklar" olduğunda hemfikir.
Deniz biyoloğu Mert Gökalp "Marmara feryat ediyor. Bu, Marmara Denizi'nin foseptik çukuru olabileceğinin bir sinyali" uyarısını yapıyor.

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi'nden Profesör Mustafa Sarı, Marmara Denizi'ne arıtmadan atık boşaltımının acilen durması gerektiğini söylüyor.
Bir artı Bir'e konuşan Marmara Çevresel İzleme projesi yürütücüsü, hidrobiyolog Levent Artüz ise "Bu münferit bir olay değil, bir zincir, bir sonuç. Bundan sonra da böyle anomaliler göreceğiz. Marmara Denizi 1989 yılında öldü. Gördüğümüz, bir cesedin çürümesidir" diyor.
Peki müsilaj nedir, neden çok arttı, yakın ve uzak gelecekte Marmara Denizi'ni, deniz canlılarını ve çevresinde yaşayan insanları ne bekliyor?

Müsilaj Nedir ?

Müsilaj, Marmara Denizi gibi kapalı denizlerde zaman zaman ortaya çıkan bir salgı.
Prof. Sarı bu salgıyı "Denizdeki biyolojik üretimin başlangıcını, ilk basamağını teşkil eden fitoplankton dediğimiz mikro alglerin, yani mikroskobik bitkiciklerin aşırı çoğalması sonucu, ortamda vuku bulan bazı şartlara tepki olarak bıraktıkları salgıya müsilaj diyoruz" şeklinde açıklıyor.
Bu mukoza gibi yapı, suyun içindeki bakteri ve virüs gibi mikroorganizmalar için çok uygun bir beslenme habitatı yaratıyor ve bu nedenle aralarında zararlı canlıların da olduğu organizmalar bu salgının üzerinde kümeleniyorlar.
Denizin üstünde gördüğümüz beyaz, köpük gibi yapı aslında "buzdağının görünen kısmı". Aslen bu salgı denizin altında bir tül gibi uzayıp gidiyor.

Prof. Sarı "Marmara Denizi için konuşursak, ilk olarak deniz yüzeyinden 5 metre aşağıda başlıyor, 15-20 metrelere kadar gidiyor. Ancak şu anda yüzeyden başlıyor ve 30 metre derinliğe kadar iniyor" diyor; "Henüz bu sabah Marmara Denizi'ne daldım ve 12 metreden derine inemedim. Elimizde fenerlerimiz olduğu halde önümüzü göremez halde olduğumuz için 12 metreden gerdi döndük" diyor.

Neden Oluşuyor ?


Bilim insanları birkaç farklı sebebi olsa da en baskın nedenin atıklar olduğuna dikkat çekiyor.
Prof. Sarı müsilaj oluşumunun üç temel tetikleyicisi olduğunu söylüyor; birincisi küresel iklim değişimine bağlı olarak Akdeniz havzasında sıcaklıkların yükselmesi.
Deniz yüzey sıcaklığı verilerine bakıldığında, Marmara Denizi'nin sıcaklığı bu yıl 40 yıllık ortalama verinin 2,5 derece üzerinde, yani 2,5 derecelik bir anomali söz konusu.
İkincisi tetikleyici ise Marmara'da deniz şartlarının durağan olması. Profç Sarı Marmara Denizi'nin orijinal yapısı nedeniyle "astımlı bir insana" benzediğini söylüyor.

Denizin üstündeki 25 metre Karadeniz'den gelen sudan, 25 metrenin altı ise Akdeniz'den gelen sudan oluşuyor.
Prof. Sarı "İki su kütlesi arasındaki tabaka Marmara Denizi'nin yüzeyi ile dibi arasındaki ilişkiyi zorlaştırıyor, sirkülasyonları engelliyor. Yüzey akıntıları da tamamen Karadeniz'den gelen sularla ilgili" diyor. Yani Karadeniz'den akıntı gelmediğinde Marmara'nın üst akıntısı da azalıyor, durağanlaşıyor, özellikle körfezlerde sirkülasyon iyice azalıyor.
3. ve en önemli tetikleyici ise kirlilik yani deniz giden atıklar.
Deniz biyoloğu Mert Gökalp "Neden olduğu ve doğal olmadığı çok net ortada; bunu yapan insan ve sorumsuz yaşayış, şehirleşme şekli, atıklar" diyor.
Marmara Denizi'nin çevresinde yaklaşık 25 milyon insan yaşıyor. Türkiye'nin endüstrisinin yarıya yakını da Marmara Denizi'nin çevresinde yer alıyor. Yani evsel, endüstriyel ve tarımsal atıkların tümü doğrudan ya da dolaylı olarak Marmara Denizi'ne gidiyor.
Prof. Sarı "Bizim bu kadar yoğun şekilde atık yükleme potansiyelimiz, Marmara Denizi'nin değişen iklim şartlarıyla beraber artık özümleme kapasitesini düşürmüş durumda" diyor.

Ne Kadar Sürede Ortadan Kaybolması Bekleniliyor ?

Uzmanlara göre bu cevabı bilinemeyecek bir soru ancak bir mucize beklemek anlamsız.
Prof. Sarı "Ekosistemlerde pazarlık olmaz" diyor ve ekliyor:
"Ekosistemlerin dengesi milyonlarca yılda oluşmuştur. Biz sürekli atıklarımızı Marmara Denizi'ne yükleye yükleye bu dengeyi değiştirdik. Yeni bir denge oluşmaya çalışıyor, o yüzden kısa vadede şöyle böyle olacak diyemiyoruz. Önümüzdeki günlerde Karadeniz'den gelecek yüksek akıntı sirkülasyonu değiştirirse 3 tetikleyiciden bir tanesi kırılmış olacak, o zaman biraz azalabilir. Ama aşağısı 30 metreye kadar dolu. Bu korkutucu" diyor.

Hidrobiyolog Levent Artüz ise şu aşamada "vah vah" demekten başka yapacak pek bir şey olmadığını anlatıyor:
"2007'de Marmara Denizi'nde çözünmüş oksijen seviyesi bugünküne nazaran daha fazlaydı. Buna rağmen, müsilaj yapı iki senede parçalandı. Şimdi oksijen çok daha az. Ne olacağını kestirmek güç. Bakteriyolojik parçalanma sonucu parçalanma ürünleri ve bu kütleyi parçalayacak bakteri biyokütlesinin de ne olacağı ve bu durumun olası kümülatif etkileri de meçhul. Net ölçüm yapabilmemiz için deniz ortamının durulması gerekiyor. Şu aşamada bakıp "vah vah" demek dışında yapacak bir şey yok."

Ne Yapılması Gerekiyor ?

Bilim insanları neler yapılması gerektiği konusunda çok söze gerek olmadığında hemfikir: Marmara'ya arıtılmamış atığın boşaltılmaması.
Prof. Sarı Marmara Denizi çevresindeki tüm idari ve sivil yapıların bir araya gelerek iklim değişikliğini de dikkate alan yeni bir atık yönetim politikası geliştirmesi gerektiğini söylüyor:
"Acil eylem planı hazırlamalıyız ve bundan sonra tek 1 litre bile atığı arıtmadan Marmara Denizi'ne bırakmamalıyız".
Deniz biyoloğu Mert Gökalp da "Atığı attığımızda sadece çökertme yapıyorsak, halının altına süpürüyorsak bunu durduramayız" diyor ve ekliyor:
 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Kapalı
Refbacks are Kapalı





Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 05:12.