IRCRehberi.Net- Türkiyenin En iyi IRC ve Genel Forum Sitesi  
 sohbet
derya sohbet


 
 
Seçenekler Stil
Alt 19 Ekim 2021, 16:39   #1
Editör
SessiZ_Gemi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Standart Türkiye'nin geçmişi ve yaşananlar

İktidarı, şiddeti de içerebilecek biçimde güç uygulayarak değiştirme pratiğinin Türkiye’deki köklerinin Osmanlı geçmişine dayanan izdüşümleri olduğu, bunun arkasında da güçlü merkezi devlet yapısı üzerinden toplumu dizayn ve ülke yönetimini elinde bulundurma isteğinin yattığı görülecektir. Buradan hareketle Türkiye Cumhuriyetinde her on yılda bir tekrar eden darbelerin (iktidarın şiddete dayalı biçimde el değiştirmesi anlamında) Osmanlı geçmişinde de oldukça sık tekrar ettiği görüldüğünden bu süreci bir gelenek yani “darbe geleneği” olarak görmek mümkündür. Ancak darbeleri gelenek kavramı ile birlikte zikretmek darbelerin meşruiyetini kabul etme anlamına geleceğinden bu tür bir ifade kullanmaktan kaçınılması gerektiği düşünülmelidir.

Darbe (coup de etat), şiddeti de içerebilecek biçimde kuvvet uygulayarak ordu (ya da ordu destekçisi gruplar) marifetiyle hükümeti yıkmak, değişmesini sağlamaktır. Örneğin 27 Mayıs 1960, 12 Eylül 1980’de gerçekleşen askeri müdahaleler darbedir.

Arapça uyarmak, dikkat çekmek kökünü ifade eden ‘ihtar’ kelimesinden türetilen muhtıra ise, uyarı yazısı anlamına gelir. Örneğin 12 Mart 1971 tarihinde mevcut hükümete belli konularda ihtarda bulunan ordunun girişimi tarihte 12 Mart Muhtırası olarak bilinir. Darbeden farkı görüldüğü gibi hükümetin ikaz edilmesi dışında hükümetin alaşağı edilmesine yönelik fiili bir harekâtın olmamasıdır.

Türk siyasi hayatı bir de 28 Şubat 1997 süreciyle anılan ‘Postmodern darbe’ ifadesiyle tanışmıştır ki bu dönemde ordunun hükümete yönelik muhtıra niteliğindeki açıklamaları bir ordu mensubunun diliyle bu anlamı kazanmıştır. 12 Mart ve 28 Şubat muhtıralarının bir özelliği, doğrudan hükümeti devirme hedefi olmadığı (onları ihtar etmekle yetinme amacıyla sınırlı-imiş- gibi görüldüğü) halde mevcut hükümetlerin değişmesine neden olmalarıdır.

Yine bir hususun daha altını çizmek gerekmektedir o da (askeri) darbe ve ihtilal arasında farkın olduğudur. Bu farkı belirtme ihtiyacının arkasında yatan neden, 27 Mayıs darbesinin kendini bir ihtilal olarak tanıtmış olmasıdır. İhtilal (revolution), darbeden farklı olarak şiddet yoluyla sadece mevcut hükümeti değil aynı zamanda siyasi düzeni (rejimi) de değiştirir. Ayrıca ihtilaller darbelerde olduğu gibi bir grup azınlığın değil büyük bir çoğunluğun eseri olarak vücut bulurlar. Örneğin Fransız İhtilali ve Bolşevik İhtilali tarihin nadir ihtilallerindendir ve geniş halk kesimlerini arkasına alarak köklü sistem (rejim) değişiklikleri yapmışlardır.

Darbe karşılığı olarak görülebilecek müdahalelerin Osmanlı köklerine bakıldığında, bunların gerçekleşme sebebinin yenilik (modernleşme) çabalarından rahatsız olan ya da yeniliklerin kendi menfaatlerini engelleyeceğini düşünen kesimler (başta yeniçeriler olmak üzere) tarafından yapıldığı görülmektedir

Osmanlının yenileşme çaba ve gayretlerinin arkasında yatan ana neden askeri alanda meydana gelen yenilgiler sonrası hem idari hem de ekonomik alanda yeni düzenlemelerin yapılması gerektiğine dair bir inanç ve ihtiyacın doğmasıdır. Bu çabalar kabaca III. Selim dönemi ile başlatılır ancak yazının teması ekseninde biraz daha gerilere gidildiğinde mevcut değişim talep ve icraatlarının ne tür müdahaleler doğurduğuna dair örnekler de görülecektir. Bu örnekleri şu şekilde sıralamak mümkün

OSMANLI DÖNEMİNDEKİ DARBELER

Osmanlı dönemindeki darbelerden bahsederken bir anakronizme düşüldüğüne dair hatalı algılamayı ortadan kaldırma adına, Osmanlı dönemindeki darbelerle anlatılmak istenenin, merkezi iktidarı temsil eden padişah ya da sadrazamların şiddet yoluyla değiştirilmesi olduğunu belirtmek gerekir. Tarihsel sıra ile şiddete dayalı biçimde iktidar değişikliğini darbe ile karşılayabilecek şu örneklerden bahsetmek mümkündür, elbette ki örnekler çoğaltılabilir.

Genç Osman Vakası (20 Mayıs 1622):

İmparatorluğun yenileşme çabalarına ihtiyaç duymasına sebep olan hususların başına askeri başarısızlık ve yenilgilerle tanışma sürecinin başlaması gelmektedir. Bu başarısızlığın arkasında ise, yeniçerilerin düzensizliği, başıbozukluğu, kural tanımazlığı vb. vardır. Yeniçerilere düzen vermek isteyen Genç Osman, 1622 yılında ayaklanan yeniçeriler tarafından Yedikule Zindanı’nda öldürülür. Bu olay Osmanlı tarihinde ordunun (yeniçerinin) gerçekleştirdiği ilk şiddet yoluyla iktidar değişikliği (darbe) olarak yorumlanır.
Tevfik ERDEM
________________

Sadece sessiz
 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Kapalı
Refbacks are Kapalı





Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 21:30.