![]() |
| | #1 |
| Bu gece... Kağıt sessizdi. Kalem elimde titriyordu. Ve içimde susturulmuş bir kalabalık, İlk kez sıraya girip konuşmaya başladı. Şöyle yazdım: "Ey kendini susturan ben, Ey içini yıllarca duvara fısıldayan, Hangi sevgiyi sığdırdın bu yalnızlığa? Hangi vedaya alıştın da hâlâ adını sayıklıyorsun uykuda?" Sonra bir mısra daha döküldü: "Kendine hiç sarıldın mı? Ağlarken sırtını okşadın mı? Ellerini tuttuğunda titredin mi, Yoksa sen de herkes gibi kendine uzak mıydın?" Yazdıkça yandım. Yandıkça yazdım. Ve sonunda şöyle bitirdim: "Ben... Kendine mezar olmuş bir adamım. Üzerimde senin yokluğunla büyüyen çiçekler var. Ve her biri biraz ben, biraz sensiz." Sonra kağıdı katladım. Duvardaki küçük bir çatlağı buldum. Usulca oraya sıkıştırdım. Sanki kalbimi oraya gömüyordum. Bu sabah doktor geldi. "Uyuyabildin mi?" dedi. Başımı salladım. Ama o uyku... sadece kağıdın içinde vardı. Bugün aklımın selasını okumadım. Ama kendi mezar taşıma ilk şiirimi yazdım. ALINTIDIR. 👍 1
________________ Zaman zaman vazgeçmeli insan,rahatlamak için… Hayatın kendisine ait olmayan bir şeymiş gibi geçip gidişini izlemeli. ∞ ![]() | |
| |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |