29 Haziran 2020, 09:40 | #1 |
Ünlü yazarların günlük hayatları
ORHAN KEMAL
“Annemiz Nuriye Hanım oldukça emektar şefkat dolu bir insandı. Fatih’te küçücük bir evde otururduk. Bir açılır kapanır masamız, duvarda eski bir radyomuz vardı. Tek eğlencemiz oydu. Oturacak küçük bir oda ve çok küçük bir mutfak. Anneme, seksenli yaşlarına geldiğinde sormuştum “Anne, babamız parasız pulsuzdu. Düşüncelerini kağıda aktardığı için hapislere girip çıkmıştı. Babamla evlenmeden önce varsıl insanlar, sana evlilik teklifinde bulunmuşlar. Neden gittin babamı seçtin?” dedim. Annem şöyle bir durdu. Duygu dolu gözlerle bana baktı ve “Ben babanı çok sevdim” dedi. Annem, bence bu ailenin kahramanıydı. Annemin adı Nuriye. Babam Cemile adlı romanı annemden esinlenerek yazmış. Annem, babamız hapise girdiğinde bizim umutlarımızı kırmamış, “Okulunuzu okuyup bir yerlere geleceksiniz. Gerekirse emeğimle çalışır, sizi kimselere muhtaç etmeden okuturum” demişti. “Evin en küçüğü olmam nedeni ile biraz torpilliydim. Müzede gördüğünüz yatağın üzerine bir tane gofret koyardı. Çalışmasına ara verip biraz dinleneceği vakitlerde bana seslenirdi. “Işık, koş gel. Bak sana kuş ne getirdi” derdi. Babam, bu numarayı defalarca yaptığı için babamın gofret getirdiğini bilir, yıldırım hızı ile yatağın üzerine atlardım. Gofreti nefes almadan yerdim. Babam, daktilosunun başında beni seyredermiş, ben onun farkına bile varmazmışım. Gofret bittikten sonra alüminyum ambalajına bulaşan çikolatayı yalardım. Sonra işim bitince babamı öper, odadan çıkardım. Yıllar sonra öykülerini okumaya başladığımda Çikolata isimli öyküsü dikkatimi çekti. Ben miydim acaba bu öyküyü yazdıran diye düşünmeden edemedim ve çok duygulandım.” Ağabeyimin bir anekdotu var: “Babamın paralı mı, parasız mı olduğunu kapı vuruşundan anlardık. Melodik tıklatmayla kapıyı çaldığı zaman babamın ekonomik sıkıntısı olmadığını anlardık. Ama babam tok bir şekilde kapıya vuruyorsa, sıkıntılı bir durum olduğunu anlayan annem, “Aman çocuklar gürültü yapmayın. Babanızı üzecek herhangi bir şey yapmayın” derdi.” Kaynak K Dergisi, Radikal Kitap, Vatan Kitap, İpek Çalışlar Röportajları, Mehmet Birkiye (Alıntı)
________________
Hiçbir süs edep kadar güzel değildir... Konu velevki tarafından (29 Haziran 2020 Saat 09:46 ) değiştirilmiştir.. |
|
|
02 Temmuz 2020, 10:46 | #2 |
CAHİT ZARİFOĞLU
Babam evde çok vakit geçirirdi, saçlarımızı tarar örerdi. Yani bunu yapardı ama ilginç olan bunu yapabiliyor olmasıydı bence. Kaç erkek saç örebilir ki? Betül Zarifoğlu
________________
Hiçbir süs edep kadar güzel değildir... |
|
|
02 Temmuz 2020, 10:57 | #3 |
Böylesi güzel düşünceli aileler olabilecekse gelecekte yaşamaktan hala umudum var açıkçası . Paylaşım için teşekkürler sevgili
@[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
________________
*Samimiyetiniz değil
-Pazarlığınız içten ! |
|
|
04 Temmuz 2020, 11:34 | #4 |
Zarifoğlu, dostlarıyla birlikte çok ilginç bir şekilde güreş topluluğuna katılıp güreş tutardı. Yine bir güreş buluşmasında, oradaki arkadaşları arasında en güçlü ve kalıplı olan Halil'e eşleşmişti. Rasim, Alâeddin, Erdem, hepsi Halil'in Cahit'i ilk hamlede alaşağı edeceğini düşünüyorlardı. Ancak soyadı gibi zarif olan şair, incelikli bir teknikle Halil'in sırtını yere getirmişti.
Ve yıllar sonra bu hikayeyi anlatan Alâeddin Özdenören, ''Cahit şiir gibi güreş tutardı.'' diyerek dostunu güreş konusunda bir kez daha onurlandıracaktı.
________________
Hiçbir süs edep kadar güzel değildir... |
|
|
05 Temmuz 2020, 14:43 | #5 |
Nikah şahitliğini bile Necip Fazıl Kısakürek'in yaptığı insan kim bilir ne kadar güzeldir
@[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
'mm ;heart
________________
ellerinde bir güldüm ,
soldum . |
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|