![]() |
SEVINMEK neden mutlu eder insanı? Hiç düşündünüz mü? Her ne kadar eş anlamlı iki sözcük gibi görünse de, SEVİNMENİN bedenimizdeki kimyasının adıdır, mutluluk. SEVINMEK kimi zaman sevgi tatminidir, kimi zaman ilgi. Kimbilir belki de aynı kökten (sevmek) gelmesi bundandır. Kimi zaman değer tatminidir SEVINMEK, kimi zaman onur tatmini. Bir beklenti tatminidir kimi zaman, kimi zaman ise bir özlem tatmini. Tüm bu kavramların tatmininin sevgiye dönüşme halidir SEVİNMEK. Çünkü sonuçtan memnunuzdur ve seviniriz. Sonrası ise, sonucu sevme ve genel mutluluk hali. Peki sizce nedir son zamanlardaki bireysel ve toplumsal memnuniyetsizlik fotoğraflarının nedeni? SEVINME olayını (sevinç) yaşayabilmek için, acaba bizi bu hisse götürecek illa bizim dışımızda bir gerekçeye mi ihtiyacımız var? Yoksa etrafımızda gözlemlediğimiz olumsuz olaylar mı barikat kurar olası sevinçlerimizin önüne? Hani hepimiz birbirimizin aynasıyız ya, hani neyi görüyorsak onu yansıtıyoruz ya... Şartlar ne olursa olsun, vücudumuzun kimyasını olumlu olarak etkileyen sevinçleri acaba kendi özbenliğimizin gücüyle yaratabilmeye muktedir degil miyiz? Bırakalım aynalar bizi göstersin. Olumsuzluklar elbette olacaktır. Çalıların arasındaki güller nasıl da güzelleştirir çalılıkları! Şu üç günlük dünyada tüm olumsuzlukların köküne kibrit suyu deyip, başına bir şey gelir endişesi ile sokaklara çıkarılmayan çocuklar gibi içimize hapsettigimiz tüm güzelliklere sarılmanın, o güzellikleri beslemenin ve SEVINEBILMEK için, bizim dışımızda başka bir sebebe ihtiyaç duymadan, iç gücümüzle sevinçler yaratmamızın zamanını gelmedi mi? Olan oluyor; biten bitiyor; gelen geliyor; giden gidiyor... Tüm bu olumsuzluklar kimyamızı alt ust ederken, bakışlarımızı biraz da içimize; en azından hala kirlenmemiş, üzerine toz konmamış, henüz yıpranmamış güzel duygu, birikim ve yeteneklerimize çevirmemizin ve onlarla üretebilme SEVINCINI yaşayabilmemizin zamani gelmedi mi? Unutmayalım, biz dünyaya nasıl bakarsak, dünya da bize öyle bakar. RUZGAR NE KADAR SERT ESERSE, AĞAÇLAR KÖKLERIYLE O KADAR SIKI TUTUNURMUŞ TOPRAĞA... Çalılar bırakın çalı kalsın; biz gül olalım; içimizdeki toprağın üretkenliğine sarılalım, gülelim ve gülümseyelim. Etrafımızı güzelleştirelim. Aynalar bizi göstersin. Ne dersiniz? Meral Demir |
Ne kadar da doğru.. Emeğinize sağlık. |
| Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 14:52. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Copyright ©2019 - 2025 | IRCRehberi.Net